Bölüm 10

5 0 0
                                    

Sam ve Dean yanıma gelmeye çalışsa da zihnim onları oldukları yere kilitlemişti resmen. Bağırmalarına aldırmadım. Ağlamadım. 5 yıllık cehennem, diğer 5 yıllık da pişmanlık ve aramanın sonucu buydu. Hayatımı mahvetmişti. Onun yüzyıllarca sürecek hayatında belki de sadece birkaç yıllık eğlence idim, ama benim 2000 yıllık uykumun sonucunda bu vardı.

"Sonuçlarına katlanamayacağın şeyler yapmayacaktın." sinirle gülümseyerek yerde acı ve kan içinde sürünen Gabriel'a baktım. "Sembolik gücünün esiri olmuşsun Gabriel. Gördüğün halde Lucifer beni günlerce öldürürken hiç sesini çıkarmadın." yere mutsuzmuş gibi baktım. Birkaç saniye için cidden yumuşadığımı sandığı anda kafamı gülerek tekrar yukarı kaldırdım.

"Seni yavaş yavaş öldüreceğim Gabriel. Her anın tadını çıkaracağım." dedim ve tekrar konsantre olarak yumruğumu sıktım. Gabriel, kan kusmaya başlayana kadar devam ettim ve durdum. "Victoria..." tek söyleyebildiği bu olmuştu.

"Senden son 10 yıldır nefret ettiğimi söylemiş miydim? Winchesterların aksine ben kin tutan biriyim Gabriel. Ve sen de dahil, o değer verdiğin bütün kardeşlerini ve onların aptal tanrıcılık oyunlarını öldüreceğim." elimdeki kanlı kılıca baktım.

"I-ıh, bugün değil." dedim ve bileğime baktım. Sol elimin bileğinde Gabriel ile bağlı olduğumuzu gösteren bir Yıldırım şeklinde iz vardı. Odaklandım. Onunla olan herşeyi bitirecektim. Vücudumdaki tüm damarlar sarı bir ışıkla parlamaya başlamıştı. İz yavaş yavaş yok olduğunda Gabriel'a döndüm.

Kendi bileğine bakıyordu. Bir gözyaşı, artık iz olmayan bileğine düştü ve gözlerini sımsıkı yumdu. Ben ise zaferimin tadını çıkararak odayı terk ettim. Arkamdaki Sam ve Dean'i umursamak için vaktim yoktu.

~

Saatlerdir kapalı olan telefonu açtığımda milyonlarca arama ile karşılaştım. Gabriel, istese beni anında öldürürdü. Bunu düşünmek bile acı vericiydi ya. İstememişti.

Düşünmekmiş asıl acı veren insana. Tahmin edilemeyecek kadar çok acıyı tattıktan sonra öğrendim bunu. Geç oldu tabi.

"Seri katil mi? Bu kadar yolu bunun için mi geldik yani?" diye söylenmeye başladım yine. Gabriel, avlanmaktan nefret etse de katlanıyordu benim için. "Uh, ben hemen geri geleceğim Victoria." sesinde kaygı vardı.

"Lucifer mı?" diye sordum, cevabın evet olmaması için dua ederek. Hafifçe başını salladı. "Seninle geleyim ne olur, Gabriel." ne kadar yalvarsam da gitti.

Bir daha da gelmedi.

Zihnimde canlanan anılara iç çekip bunları düşünmemeye gayret ettim. Olmuyordu ama. Olmayacaktı zaten. Olsaydı, 10 yıl boyunca mutlu olurdum bir şekilde.

José, Dave, Andrey ve niceleri. Keşke hayatta olsalardı. Sığınabilecek bir yerim olurdu.

Aslında var.

~

"Victoria." Crowley sinirli bir şekilde oturduğu tahttan beni süzmeye dakikalar boyunca devam etti.

"Konuşma bölümünü geç. Lucifer'ın kafesine ulaşabilir miyiz?" soruyu bu kadar normalmiş gibi sormam Crowley'i korkutmuştu belli ki. "Sorması ayıp, EFENDIM?!"

"Bağırmayı kes, Fergus. Lucifer için değil, Michael için. Başmelek olan hani." gözlerimi devirdim. Ancak Crowley'in endişesi iki katına çıktı. "O deli mi? Kafese sokmayı becerdikleri ikinci başmelekten bahsetmiyoruz bence. Lucifer'dan bile daha tehlikeli." diyerek odada bir ileri, bir geri yürümeye başladı.

"Onu çıkarmayı planlamıyorum. Olimpos'un anahtarı onlar ile beraber kafeste. Michael ona sahipti, ancak kafeste bir yerdedir. Beni içeri sokman gerek." diyerek tavana baktım. Crowley'in 'gerizekalı bu çocuk' bakışlarını görmek istemiyordum.

"Pekala. Ben Rowena'yı çağıracağım. Ancak herhangi bir tehlike durumunda sorumluluk benim değil." dedi ve birden gözden kayboldu. Ben de biraz gezinmeye başladım.

5 yıl sonra, tekrar beraber. Hazırlıklı gitsem iyi olur.

Av & AvcıWhere stories live. Discover now