7. Bölüm

1.4K 137 31
                                    

Elizabeth Lauren Everdeen

göz kapaklarım yavaşça aralanırken beyaz tavan bana 'meraba' diyordu. boğazımdaki kuruluğu gidermek içn yutkundum ve kanın o nefret ettiğim metalik tadını hissettim. cidden susamıştım.

kafamı sağımdan gelen horlama sesiyle yan tarafıma çevirdim. tekrar heyecanlandım. onu ilk gördüğüm zamandaki gibi. kalbimin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

kendinizi benim yerime koyun. Uyarnıyorsunuz ve yanınızda Dünyaca ünlü Justin Bieber'ın yattığını görüyorsunuz, hani idolünüz olan. Ve onunla beraber uyuduğunuzu hatırlıyorsunuz. Die in your arms'ı mırıldanırken uyuduğunuzu. şu an sizin de kendinizden geçtiğinize idaaya girerim.

heycanım yüzünden istemsizce sırıttım. o kadar tatlı uyuyordu ki...

gözlerim yüzünü incelerken kirli sakallarına takıldı. çenesinin altından, pamuk gibi yumuşak olduğunu düşündüğüm yanaklarından ve çenesinden minik minik çıkmıştı.

parmaklarım oraya değmek istedi. ellerim yavaşça harekete geçtiğinde Justin anlamadığım birkaç şey mırıldandı. biraz sonra ise parmak uçlarım kirli sakallarını keşfediyordu. uyurken çok masum görünüyordu. üzerinde büyükçe bir haç işareti bulunan göğsü nefes alıp vermesiyle yavaş bir ritimde hareket ediyordu.

gözlerim saçlarında takıldı. karamel rengideydi, parlak ve gürdü. ellerim saçına değmek üzereyken odamdan gelen telefon zili sesiyle sıçradım.

Bir dakika, telefon mu? ama en son benim telefonumu elimden almışlardı.

bunu düşünmeyi bırakıp hızla odama girdim. yatağımın diğer ucundaki komodinin üzerinde altın sarısı renginde bir IPhone 5S duruyordu. daha fazla çalmadan elime aldım ve ekrandaki Flint yazısını görüp telefonu açtım.

"alo?"

"Lauren, benim Flint."

"uhm, evet?"

"öncelikle şunu söyleyim bu senin telefonun. Justin'in ki de odasında. Sadece bu telefonu kullanacaksınız. seninde tahmin ettiğin gibi telefondan bu adadaki hariç başka kimseyi arayamazsın. zaten sosyal sitelerdeki hesaplarınızın hepsi 24 saat boyunca takip ediliyor. en ufak bir hatanız ölümle sonuçlanır. herneyse, bugün hiçbir plan yok. kopartımanınıza alışın. yarın ada turu yapacağız."

"bitti mi?"

"evet."

hiçbirşey söylemeden telefonu kapattım. sinir olmuştum. kendi kendime 'en ufak bir hatanız ölümle sonuçlanır.' diyerek dalga geçtim Flint'le.

telefonun tuş kilidini açtım. uygulamalara baktım. eski telefonumda bulunan uygulamaların hepsi vardı. Twitter'a girip neler olduğuna bakmayı düşündüm. Twitter logosunun üzerine tıkladım ve hesabıma giriş yaptım. anasayfamda gördüğüm şeyler beni kendime getirmişti.

Doğru ya, neler olabilirdi ki? şu an Dünya gündeminin en büyük haberi bizdik. bir kaç tweet ilgimi çekmişti.

'En güçlü ülkeler, kaybolan uçağın bulunması için askeri birliklerini Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderdi.'

'Bieber'ın resmi instagram ve youtube hesabından paylaştığı video büyük yangı uyandırdı. intihar edenlerin sayısı gözle görülür oranda azaldı. FBI, CIA ve diğer bağımlı, bağımsız, gizli, resmi her askeri birlik, dernek, örgüt vb kuruluşlar harekete geçti.'

'Türkiye, Japonya, Bulgaristan, İsrail, Rusya ve Avrupa ülkeleri kaybolan uçak için her türlü yardımda bulunacaklarını Amerika Birleşik Devletleri'ne belirtti.'

INNOCENT (Justin Bieber Fan Fiction)Where stories live. Discover now