Kara Melek

12.6K 433 22
                                    

-Görüşürüz Deniz.
- Kendine iyi bak,Melike.
Saatime baktım. Arslan'ın gelmesine bir saat vardı. Gün boyunca ortada görünmeyen Emre'yi aradım.
- Efendim?
- Şu saate kadar uyudum deme sakın!
- Biraz yorgunum.
- Yanına gelmemi ister misin?
- Sen bilirsin.
Sesi ona aitti ama konuşması kesinlikle değildi. Emre hiçbir zaman bu kadar soğukkanlı,umursamaz olmamıştı. O her zaman güleryüzlü ve neşeliydi.
- Geliyorum.
Kapıyı çalar çalmaz açtı.
- Hoşgeldin.
- Ama hoş bulamadım. Bu halin ne?
İçeri girdiğimde ortalığı tam anlamıyla pazar yerine dönmüş halde buldum.
- İçmek hiçbir şeyi unutturmayacak.
- En azından bir süreliğine işe yarıyor.
Koltuğa attığı çamaşırları bir kenara ittim ve oturdum.
- Emre.Kafana takmamalısın. Her şey olacağına varır. Eninde sonunda mutluluğu bulacaksın.
Gözlerini devirdi.
- Tabi belki bir on sene sonra.
- Saçmalama.
Ne kadar depresif olduğunu görebiliyordum ama bunu nasıl düzeltebileceğim hakkında bir fikrim yoktu.
-Bu gece kulübe falan mı gitsek?
-Ben ne diyorum,sen ne diyorsun Emre?
- Bana bir iyilik yapmak istiyorsan beni kendi halime bırak.
- Aşk acısını çok iyi bilirim ama...
Sözümü kesti.
- En azından seni seviyor.
-Emre. Sanırım buralardan biraz uzaklaşmak sana iyi gelecek.
- Kibarca kovuyorsun.
Güldü.
- Teklifim hala geçerli. Bu gece dışarı çıkalım. Arslan'a da söyleyebilirsin,benim için sorun olmaz.
Saatime baktım. Arslan'ın gelmesine az kalmıştı.
- Bir, iki saatten haber veririm.
- Tamam.
Elindeki bira sişesini selam verirmiş gibi kaldırdı.
Dışarı çıktığımda siyah arabanın yaklaştığını gördüm.
- Merhaba.
Cevap vermedi. Sigarasını ağzına götürdü.
- Emre pek iyi değildi,o yüzden...
- Bilmek istemiyorum.
- Güzel.
Başımı dışarı çevirdim.
Son zamanlarda daha fazla içine kapanmıştı.Nedenini bilmiyordum ve sormuyordum da. Çünkü bu halinin normal olduğunu düşünüyordum. Sonuç olarak onunla tanıştığım zamanlarda da böyleydi. Huzurlu hayata kavuşmamız ile birlikte sakinleşmişti. Aslında bu durum beni mutlu bile ediyordu ama yine de yakınlık göstermesini özlemiştim.
- Emre gece kulübe gidelim diyor.Ne diyorsun?
- Olur.
Hayır diyeceğini düşündüğüm için şaşkındım.Ama mutlu da olmuştum. Demek ki ortada benimle ilgili bir sorunu yoktu.
Eve geldiğimizde hemen yemek hazırladım.
- Arslan?
Siyah tişörtünün yerine beyazı giyerken mutfağa geldi.
- Efendim?
Gözlerine bakınca her zamanki sevgiyi görünce kendi kendime olayları büyüttüğümü söyledim.
- Şu kavanozu açabilir misin?
Elimden aldığı kavanozu anında açtı.
- Başka bir şey?
Başımı salladım. Yemekleri tabaklara koyarken tekrar mutfağa geldi. Buzdolabından birasını aldı.
- Nerede yiyelim?
- Burası iyi.
Mutfaktaki küçük masaya tabakları yerleştirdim.
Salata için döndüğüm sırada bana sarıldı. Güldüm.
- Pek sırası değil.
Yine de bırakmadı.
- Arslan?
- Hmmm?
- Bu sessizliğinin nedeni ne?
Yine merakıma engel olamamıştım.
- Hiiiç.
- Emin misin?
Başını salladı.
- Bir şey olsa bana söylersin değil mi?
-Elbette.
Yanağımdan öptü ve masaya geçti. Ben de ona katıldım.
- Yemek çok güzel.
-Sevdin mi?
Başını salladı.
Kahvelerimizi içerken Emre'yi aradım.
- Evet?
- Geliyoruz.
- Güzel. Ne zaman buluşuyoruz?
Arslan'a sordum.
- Bir saate ne dersin?
- Görüşürüz.
Telefonu kapattım.
- Yaprak'lara da haber versek mi?
Sigarasını söndürdü.
- Bilmiyorum.
- Deniz yeter artık. O senin en yakın arkadaşın. Şu sıralar hiç görmeye gittin mi?
Bakışlarımı kaçırdım. Çenemden tuttu.

-Pişman olmanı istemiyorum.

Telefonunu çıkardı.

-Rüzgar?

Son zamanlarda gerçekten de Rüzgar ile çok daha sık konuşuyor ve görüşüyordu.Bunu görenler onu benim değil de Arslan'ın arkadaşı zannederlerdi.

Psikopat Sevgilim 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin