Bölüm 31

9.4K 403 19
                                    

Merhaba arkadaşlar size tadımlık bir bölüm yazdım.Yaklaşık üç en fazla dört bölüm sonra da final yapacağım.Keyifli okumalar !

İZEL DİZDAROĞLU

Havuzda yaşanan gerginliğin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ve Tibet'in bana bulduğu bayan bir yüzme hocasıyla derslerime devam eder olmuştum.

O günden sonra Cenk ile buluşup,ondan bir özür dilemeyi düşünmüş fakat Tibet'in havuzdaki öfkeli halleri gözlerimin önüne gelince cesaretim,aşıdan kaçan bir bebek gibi kaçmıştı.

Havuzda konuştuğumuz şeylerden sonra ve Tibet'e endişemi açık açık hissettirdikten sonra bana hiç eskisi gibi yaklaşmadığını farkettim.Bu bir haftayla birlikte Tibet sadece işe giderken,sabah kalktığında ve gece yatarken beni nazikçe öpüyordu ve ona karşılık vermeme fırsat kalmadan benden uzaklaşıyordu.Bu şekilde davranmasının anlamını biliyordum.Bana zaman tanıyordu.Aramızdaki çekime alışmam için beni kendi halime bırakıyordu ve benim ona gitmemi istiyordu.

Bir gece İrfan amcayı uğurladıktan sonra odamıza çıktığımızda her geceki gibi koynuna girmiştim ve kokusunu derince solurken bu kez onun beni öpmesini beklemeyerek,dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım.Bu öpüşme oldukça nazik başlamıştı fakat Tibet'in sıklaşan solukları ve haşinleşen dudakları onun kendini kaybetmek üzere olduğunu haykırmıştı bana.Hışımla dudaklarını dudaklarımdan çekerken alnını,alnıma yaslayıp derin derin soluklar almış ve ''Senin gelmeni bekleyeceğim küçüğüm..Endişeleneceğin bir şey yok.'' demişti.

Aslında beni yanlış anladığını düşünüyordum.Ben ondan korkmuyordum ki.Bundan bir hafta önce benim korkum kendimeydi.Ama geçen bu bir haftayla birlikte anlamıştım ki aslında hislerimin yönlendirdiği davranışlarım çok normaldi.Tibet'i seviyordum.Evet bu su götürmez bir gerçekti ve bunu ona söylemekten çekinmiyordum.

Onun beni sevdiğini de hissediyordum ama neden bana bunu hiç dillendirmediğini de bilmiyordum.Belki o da bu yeni duygulara benim gibi alışmaya çalışıyordu.Onun yanında olacaktım ve ona zaman verecektim.Tıpkı onun beni sabırla beklediği gibi.

-''Onların da benim gibi kızlarımı var Tibet abi?''

Sena,tabağındaki siyah zeytini ağzına attığında yüzünde hevesli bir gülüş vardı.Azra ve Eymen'in kızları Masal ve Kumsal'ın bu akşam bize yemeğe geleceğini öğrendikten sonra gözlerindeki sabırsız bekleyiş her geçen dakikayla artıyordu.

-''Evet güzelim.'' diyen Tibet'in bakışları benim yüzüme konduğunda yüreğim her zamanki gibi kıpır kıpır olmuştu.Gülümsedim.

-''Akşam için istediğiniz özel bir şeyler var mı?''

Sorduğum soruyla birlikte Sena düşünürmüş gibi yaparken Tibet gözlerindeki garip bir ışıltıyla bana bakıyordu.

Kaşlarımı merakla havalandırıp,gözlerimi Tibet'in güzel gözlerine diktim.

-''Özel bir şey yok.'' diye fısıldarken bakışları dudaklarıma kaymıştı ve yüzü yamuk bir sırıtışa kurban gitmişti..Dayanamayıp onun bu serseri aşık hallerine kocaman sırıttım ve boynuna sarılmamak için kendimi zor zapt ettim.

Onu çok seviyordum.İçimde hissettiğim sevginin tarifini yapmamın mümkünatı yoktu.Ben bedensem o ruhtu.Ben akciğersem o oksijendi.Onsuz anlamsızdım.Onunlayken en anlamlı.

-''Ağlayan kek yapar mısın İzel abla?'' diyen Sena Tibet'te olan bakışlarımı kendine doğrultmayı başardı.

-''Olur güzelim yaparım tabi.Hatta birlikte yaparız.'' dediğimde Sena kahvaltı masasında doğruldu.

CAN YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin