Bölüm 21

8.8K 437 11
                                    

İZEL TEKİN

İrfan amcanın gözlerime saplanmış,çözümlemek isteyen bakışlarının karşısında kendimi huzursuz hissettiğim yetmiyormuş gibi Tibet'in bakışlarının ağırlığıda tenimi delip geçiyordu.

Aynı ortamda bulunup,ona bakmamaya çalışmak çok zordu.Diğer bir yandan gözlerim gözleriyle buluşursa,sabah yaşadığımız o anların hatırıma süzüleceğini de biliyordum.

Girdiğim çıkmazın kasveti her geçen dakikayla üzerime çöküp,beni oksijensiz bırakmaya çalışıyordu...Ve ben direniyordum..

-''Alıştın mı İzel kızım buraya?''

Alışmaktan başka çarem varmış gibi...

Yüzüme sahte bir tebessüm kondurarak usulca başımı salladım.''Alıştım İrfan amca.''

Tibet'e alıştım..

-''Çocuklar ben sizi biraz yalnız bırakıp,dinlenmeye çıkacağım.Kendimi çok yorgun hissediyorum.''

Onun sözleriyle birlikte ayaklanıp,'' Ben size odanıza kadar eşlik edeyim İrfan amca.'' dedim.

Yüzünü sıcak bir gülümseme sararken,elini itiraz eder gibi sallamıştı.

-''Boşuna yorma kendini..Yardımcı hanım bana odanın yerini gösterse yeter.''

İrfan amca merdivenlere yöneldiğinde,Kadriye ablada peşi sıra takılmıştı.

Onlar merdivenleri tırmanırken,farkında olmayarak ellerimi sıkıca sıkmıştım..

O kadar gergindim ki..O kadar kötü hissediyordum ki...Asla bir saniye bile Tibet'in gözlerinin içine bakmayı düşünmemiştim.

Elimde olsa koşar adımlarla buradan uzaklaşırdım.Bakışlarımı bembeyaz olmuş parmak boğumlarıma indirip,karşıdaki koltukta oturan Tibet'i görmemeye çalıştım.

Ortamdaki sessizlik,kalp atışlarımın sesinin daha pürüzsüz duyulmasını sağlıyordu..

Allahım..

Resmen canım acıyordu..Daha üç,dört saat önce kollarının arasında huzur bulduğum adamın karşısında nefes almakta güçlük çekiyordum..

Vicdanım kollarını boğazıma sarıp sarmalarken,hissettiğim suçlulukla ona olan öfkem bile sönüyordu.

Kendimi sevgilisi olan bir adamın kollarına bırakmıştım.Şimdi de bunun cezasını çekiyordum.

-''B-Ben..'' diye fısıldadım sesimin hayat bulmasını sağlamaya çalışarak..''Yaptığımız şey yanlıştı.''

Kelimeler dudaklarımın arasından süzülürken,bakışlarım hala ellerimdeydi.

Ona bakmaktan korkuyordum.

-'Kendini adamın kollarına atmaya cesaretin var ama..'

İçimdeki acımasız sesin haklılığını gözardı etmeye çalışarak,derin bir nefes aldım ve bakışlarımı Tibet'in kaskatı yüzüne sapladım..

Çenesinde seğiren o kası gördüğümde,aklıma hemen onu okşayıp,öptüğüm gelmişti.

Bakışlarım yüzünün her santimini yalayarak,son olarak gözlerinde durdu.

İfadesizdi.

Duygusuzdu.

Ona kızamıyordum bile.Haksız olduğunu biliyordum ama ona müsaade edenin yine ta kendisi de bendim.

Uzun bir duraksamanın ardından ''Yanlıştı.Bir kere daha olmayacak.'' dedi dümdüz bir sesle..

Bu kadar mıydı yani?

CAN YARIMWhere stories live. Discover now