2. BÖLÜM: "ALEVLER"

6.7K 298 27
                                    

Bölüm Parçası: Madrugada- Hold On To You

2. BÖLÜM: "ALEVLER"

Cennetle cehennemin birleştiği noktada, ruhumu yakıp küle çeviren bir adam vardı.

Kader ağlarını bir kördüğüm gibi üzerime dolamıştı. Ben o kördüğümü çözmeye çalıştıkça daha da dolanıyor, ruhumun küllerini avuçlarıma hapsediyordu.

Oturduğum sıradan kalktığımda üzerime toplanan bakışlara aldırmadım. Nefes boşluğuma dolan çaresizlik, bana kaçmamı söylüyordu. Attığım her adımda zeminin ayaklarımın atında eriyip kaybolduğunu hissettim. Bir bataklıkta yürüyormuş gibiydim.

"Şura, bir sorun mu var kızım?" diyen tarih öğretmeninin sesini duyduğumda ona cevap verecek gücü kendimde bulamadım. Kulağıma dolan uğultular arasında tek idrak edebildiğim deli gibi atan kalp atışlarımdı. Arkamdan seslenilmesine aldırmadan sınıf kapısını aralayarak dışarı çıktım.

Buradaydı.

Ellerimi duvara dayayarak destek almaya çalıştım. Bu gerçek olamaz, dedim kendi kendime. Bu imkansızdı. Buraya nasıl gelmiş olabilirdi, aklım almıyordu. Önüme gelen siyah saçlarımı geriye attığımda, bakışlarımı koridorun sonundaki çıkış kapısına giden merdivenlere çevirdim. Kaçmalıydım. Beni almadan buradan gitmeyecekti, biliyordum. Çıkış kapısından çıktığım anda ensemde biteceğinin farkındaydım. O an gözüme ilişen yangın merdiveniyle adımlarımı oraya doğru attım. Olabildiğince hızlı olmaya çalıştım. Bir süre sonra merdivenlerin bitimine geldiğimde etrafa göz attım.

Kimse görünmüyordu.

Derin bir nefes alarak elimi hızla inip kalkan göğsüme götürdüm. Buradan hızlıca eve giderek babamı arayabilirdim. Ondan daha önce kurtulmuştum. Bunu yine yapabilirdim. Çabuk olmasına özen gösterdiğim adımlarımı çıkış kapısına yöneltirken, bedenimin kaskatı kesilmesine neden olan ses kulaklarımda yankılandı.

"Şura."

Tenimdeki soğuk sulara cehennem ateşinin yayıldığını hissettim. Bedenimi istemsizce ona doğru çevirdiğimde sertçe yutkundum.

Siyah saçları her zamanki gibi dağınık bir çerçeve halinde yüzünü sarıyordu. Zayıflamıştı, çene kemiğinin belirginleştirdiği yüz hatları kendini daha çok var etmişti. Bataklığı andıran kahve irisleri yüzümde geziniyordu. Güzeldi. Yüzü cehennemi cennete çevirecek kadar güzeldi.

Gözlerimden ne ara düştüğünü bilmediğim bir damla dudağımda tuzlu bir tat bıraktı. Adımlarını aramızdaki mesafeyi kapatmak adına attığında sonunda sessizliğimi bozarak elimi ona doğru uzattım. "Dur!" Dudaklarımdan cılız bir şekilde dökülen bu kelime ne kadar etkili olabilirdi bilmiyordum. "Yaklaşma bana."

Kısa sürelik bir duraksama yaşasa da bana yaklaşmayı sürdürdü. Bu hareketi karşısında geriye doğru kaçmak istesem de elini koluma kenetleyerek bunu engelledi. Karşımdaydı, az önce ki uzun mesafemizi birkaç saniyede katletmişti. Kara gözleri her zamanki gibi ifadesiz ve donuktu.

"Benden kaçma Şura. Bunca zaman sonra değil."

Yüzümü acıyla buruşturarak ona baktım. "Bırak beni!" dedim titrek bir nefes vererek. "Alacağın ne kaldı benden artık, bırak!"

Korku bedenimdeki her istikamete uğrarken bile ona diklenmek saçmaydı. Yine gelmişti, varılan mahkeme kararı, hapis cezası.. Hiçbiri ona engel değildi, çünkü o istediğini eninde sonunda elde edecek kadar kararlıydı.

PUSUWhere stories live. Discover now