1. BÖLÜM: "KORKULAR"

8.5K 306 29
                                    

Bölüm Parçası: Anathema- Parisienne Moonlight

1. BÖLÜM: "KORKULAR"

Şafağın ilk ışıklarının sarmaladığı sokak kuytu olmasına karşın hararetliydi.

Soğuk tıpkı bir mızrak gibi içime işliyor ve bedenimin kasılmasına neden oluyordu. Güneşin varlığı hiçbir tesir etmiyordu, İstanbul bu kış da oldukça acımasızdı. Gözlerim evlerinden telaşla çıkan insanların üzerinde bir bir takılı kaldı. Rüzgardan korunmak için büyük bir uğraş gösteriyorlardı.

"Şura?"

Duyduğum tanıdık sesle aralık bıraktığım balkon kapısını kapatarak babama döndüm. "Günaydın." dedim dudaklarım belli belirsiz bir tebessümle kıvrılırken.

"Günaydın kızım. Kardeşin hâlâ uyanmadı mı?"

Ona olumsuz bir cevap vermem için dudaklarım aralanırken Eflin'in içeri girmesiyle kapanması bir olmuştu, ve tabii annemin de.

"Benden mi bahsediyordunuz?" dedi iri mavi irislerini bizim ardımızdan mutfak masasına çevirirken. Çok geçmeden herkes yerine oturmuştu.

Babam onaylarken onun için koyduğum gazeteyi çoktan eline almıştı bile. Görevine oldukça önem veren bir savcı olduğu için gündemi takip etmekten geri kalmıyordu. "Evet, ablan yine erkenden uyanıp kahvaltıyı hazırlamaktan geri durmamış."

Eflin kavissiz düz kaşlarını çatarak çatalını salamlardan birine batırdı. "O benim ablam değil, ikimizde aynı sınıfta okuyoruz."

Onun bu karşı çıkışına karşın dudaklarım keyifle aralandı. Aramızda bir yaş olmasına rağmen annem ve babam ikimizi de aynı zamanda okula yazdırdığı için aynı sınıfta okuyorduk. "Bu senden büyük olduğum gerçeğini değiştirmiyor."

Gözlerini homurtuyla devirerek konuyu kapatınca, tebessümle anneme çevirdim bu sefer de bakışlarımı. Eflin gibi mavi olan gözlerini üzerimde dolandırıyordu, zaten Eflin her hattıyla annemi andırırdı. Uzun sarı saçları, iri mavi gözleri ve ufak tefekliği.. Bense uzun boyum, siyah saçlarım ve yeşil gözlerimle tam bir babamın kızıydım.

"Gözlerin çökmüş.." dedi annem hüzünün gezindiği naif bir ses tonuyla.

"Uyumaya çalışıyorum." İnandırıcı olmaya çalışsamda, mor halkalarını konuk etmekten bıkmış göz altlarım cevabı çoktan vermişti. Gözlerini gazeteden çekerek bana çevirdi babam.

"İlaçlarını almayı unutmuyorsun değil mi?"

"Onları içince sersem gibi oluyorum baba."

"Onlar senin iyiliğin için Şura. Unuttun mu.." Dudaklarından firar etmek üzere olan sözcükleri son anda diline hapsederek mühürledi. "Her neyse, o ilaçları düzenli olarak kullan."

Sözleri zihnimdeki boşluğa altın harflerle kazınırken bir şey söylemedim. Zaten kısa bir süre sonra da babamı yolcu ederek sofrayı toparlamıştık. Odama çekildikten sonra ahşap kapıyı ardımdan kapatarak dolabıma ilerledim. Elimi demir kulpa götürerek açtım ve gri rengin tesir ettiği üniformamı elime aldım. Hazırlanmam çok bir süremi almamıştı, zaten tek yaptığım iç bunaltıcı o formayı giymek oluyordu. Uzun siyah saçlarımı tepemde sıkı bir at kuyruğu yaparken hızlı adımlarla odamdan çıktım.

Uzun koridorun bitişiğinde uzanan merdivenlerden inmek üzereydim ki, ağzı kulaklarında deyimini bizzat üzerinde uygulayan Eflin gözüme ilişti. Kısa ama ince parmaklarının kavradığı telefona büyük bir dikkatle bakmasının yanı sıra bütün dişlerini gösterecek şekilde sırıtması da gözden kaçmıyordu. Tabii bu zamana kadar asla yüzünde görmediğim koyu makyajı da.

PUSUNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ