Giriş

29.9K 2K 1.9K
                                    

Sıcak havada iki beden ağır adımlarla eve ilerlerken Namjoon hissettiği gerginlikle yutkundu. Kendi içinde yaşadığı telaşlar onu deli ediyordu. Jin'i çocuklarıyla tanıştırmayı henüz planlamamıştı fakat o akşam üzeri Jin yoğun ısrarlarla kendini eve davet ettirmişti.

"Gerçekten, beni evine davet etmen çok büyük bir incelikti Namjoon-ah." Jin geceye güzellik katan gülümsemesiyle Namjoon'a baktı. Namjoon'sa Jin'in güzelliğine kapılıp iç çekti, bu adam onu zorluyordu.

Büyük evin kapısının önüne geldiklerinde Namjoon eve girmeden önce Jin'i uyarma ihtiyacı hissetmişti. "Jin, eğer çocuklar seni rahatsız ederlerse bana söyleyebilirsin." Namjoon büyük bir dikkatle sevdiği adama baktı. Jin'de Namjoon'un bahsederken gözlerinin parlamasına sebep olacak çocukları görmek istiyordu. Namjoon, Jin'in tüm hayatı boyunca beklediği erkekti ve onun çocukları artık kendisinin de çocuklarıydı. O yüzden tereddütsüz yanıtladı gamzeli bedeni. "Saçmalama Namjoon."

Fakat Namjoon minik yaramazlarını tanıdığı için endişelenmekten de geri duramıyordu. Eğer Jin'i sevmezlerse emindi ki, onunda sonu diğer flörtleri gibi olacaktı. Yine de Namjoon Jin'i gerçekten seviyordu ve onu ne olursa olsun yanından ayırmamaya kararlıydı.

"Hadi artık Namjoon-ah." Jin'in ince parmaklarının kolunu sardığını hissettiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. Gözleri radar gibi bir tehlike için etrafı süzerken evdeki sessizlikle kaşları çatıldı. Bu hiç normal değildi.

"Oh, uyuyorlar mı?" Jin'in sesini duymak onu irkitsede kafasını olumsuzca salladı, şimdi uyumaları mümkün değildi. Ayakkabılarını çıkarıp içeriye girdiklerinde dış kapıyı kapattı Namjoon. Bu sırada merdivenlerden paldır küldür inen küçük bedenle derin bir iç çekti, işte başlıyorlardı.

"Baba! Taehyung benim kıyafet dolabımdaki tüm giysilerimi yere attı!" Merdivenleri hızlıca inen küçük bedenin arkasından koşarak başka biri daha geliyordu. "Hayır baba, Jimin yalan söylüyor!"

Jimin küçük ama seri adımlarla kapının önünde duran babasına koşturdu ve arkasındaki Taehyung'u gösterdi. "Benim dolabımı uzay aracı olarak kullanacakmış baba! Asıl yalancı o!"

Jin'se henüz kendisini fark etmeyen çocukları süzmüş ve gülümsemişti. Namjoon'un önünde duran çocuğun Jimin olduğunu anlamıştı, tamda Namjoon'un dediği gibi ince sesli ve tatlıydı.

"Ama baba-" Arkadan gelen Taehyung gözlerine kadar inen saçlarını savurup Jimin'e öldürücü bakışlar attı. Kesinlikle ondan nefret ediyordu.

"Bu doğru mu Taehyung?" Namjoon oğlunun yaramazlıklarına alışsada her geçen gün farklı bir şeylerle karşılaşmak onu yoruyordu.

"Doğru ama uzaya gitmek için araca ihtiyacım vardı!" Taehyung kendini savunurcasına bağırdığı sırada merdivenlerden bir başka beden daha inivermişti. "Baba!" Merdivenlerden inen kızıl saçlı çocuk elindeki resim kağıdını sallayarak Namjoon'a koşturdu ve Jimin'i hafifçe itekliyerek babasına sarıldı.

"Hoseok, bir saniye izin-" Namjoon kenarda ağlamaya hazırlanan Jimin'i görünce Hoseok'tan ayrılmaya çalışsada kızıl saçlı izin vermemiş ve ona daha çok sarılarak yaptığı resmi anlatmaya başlamıştı. "Baba tüm dünyayı güzelleştirecek formülün resmini çizdim."

"Hoseok-" Namjoon son bir umut kızıl saçlı çocuğundan kurtulmaya çalıştı, lakin başarılı olamamış ve Jimin çoktan ağlamaya başlamıştı. Bu sırada Taehyung'ta Jimin'e korkak ve sürekli ağlayan bir bebek olduğunu söyleyerek Namjoon'a hiç yardımcı olmuyordu.

"Anca ağlayabilirsin zaten, sen koca ağlayan bir bebeksin Jimin. Aynı kızlar gibisin." Taehyung ağlayan kardeşine tiksintiyle bakmış ve elinin tekini sallayarak sanki onu yok etmiş gibi davranmıştı, bu sırada da Jimin daha şiddetli ağlamış ve bağırmıştı. "Ben kız değilim!"

"Baba bak burada da güvercinler ağaçtan-"

"Ağlak Jimin, ağlak Jimin!"

"Ben ağlak değilim!"

"Yeter!" Merdivenlerinde ucunda kucağında bir çocukla dikilen siyah saçlı çocuk fazla gürültüye dayanamayıp bağırmıştı. "Sizin yüzünüzden Jungkook uyandı."

"Oh, Yoongi hyung, hiç odandan çıkmayacaksın sandım!" Hoseok babasını bırakmış seke seke kucağında Jungkook'u tutan bedene giderken Jimin gözlerini büyütmüştü telaşla, çoktan onunla dalga geçen Taehyung'u unutmuştu bile. "Yoongi hyungumdan uzak dur!" Jin, Jimin'in bağırmasından sonra ses tellerinin acıdığını buradan bile hissettmişti.

Fazla gürültüden ağlayan Jungkook'u gören Taehyung'sa küçüğünün bu haline dayanamamış ve Yoongi'nin yanına giderek ona destek olmak istemişti. Jimin'se Hoseok'u kolundan tuttuğu gibi çekmiş ve günlük 'Yoongi' kavgalarını yapmaya başlamışlardı.

Namjoon önünde alışık olduğu mazrayla iç çekmiş ve ilerleyerek Yoongi'nin kucağındaki ağlayan Jungkook'u kendi kolları arasına almıştı. Taehyung'ta Jungkook'u kucağına alan babasına baktıktan sonra kavga eden Hoseok ve Jimin'in yanına giderek o da kavgaya katılmıştı. Taehyung'un asıl sebebi ise Jungkook'u ağlattıkları için onlara kızmaktı.

Yoongi önünde kendi için kavga eden çocuklara bakarken gözleri yavaşça arkaya kaymış, onları güzel bir tebessümle izleyen adamı görmüştü. Kaşları yavaşça çatıldığında geniş omuzlu adamla göz göze gelmiş ve ona pas vermeden indiği basamakları bir kez daha çıkarak gözden kaybolmuştu.

"Sana hyungumdan uzak dur demiştim Hoseok! Ondan uzak dur!" Jimin bir gün için ses tellerine daha fazla hasar vermekten çekinmeden bağırdı.

"Yoongi hyung benimde hyungum, sana ne!"

"Jimin senin yüzünden Jungkook ağlıyor pis sümüklü böcek!"

"Çocuklar sessiz olun." Namjoon kısık bir sesle konuşmuş ve kavga eden çocuklarını susturmuştu. "Odalarınıza gidin, yatma saati geldi."

"Of, tamam." Taehyung sanki az önce kavga eden o değilmiş gibi esnemiş ve küçük ağzını kapatarak yukarıya çıkmıştı.

"Jimin, Hoseok'a öyle bakmayı kes ve odana git bebeğim." Jimin kendisinden bir yaş büyük abisine öfkeyle bakıp Taehyung'la aynı olan odalarına gitmek için merdivenleri adımlamaya başladı.

Hoseok'ta, Jimin gittikten sonra babasına iyi geceler dilemiş ve üst kattaki odasına çıkmıştı. Bu sırada Jungkook günün verdiği yorgunlukla babasının omzunda uyumuştu.

"Jin?" Namjoon aklına gelen isimle olduğu yerde irkilmişti. Jin'in çocuklarını sevmemiş olma düşüncesi bile onu korkutuyordu. Fakat onun aksine Jin, geride durmuş heyecanla alt dudağını ıssırıyordu. Bu ailenin parçası olmak istiyordu kesinlikle. Jin sakin adımlarla ilerdeki sevgilisinin yanına gelmiş ve bir kolunu esmer bedenin beline dolarken burnunu da pürüzsüz cilde sürtmüştü. "Sen kesinlikle en doğru seçimsin Namjoon-ah."

Namjoon sevdiği bedenin nefesini yanı başında hissederken titremiş ve kucağındaki Jungkook'u daha sıkı tutmak zorunda kalmıştı. Başını hafifçe eğerek yanağını sevgilisinin anlına yaslarken fısıldamıştı. "Seni seviyorum."

•••

Kim malikanesine hoşgeldiniz!

Family |Bangtan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin