2.Bölüm 1.Part (2'1)

4.4K 253 11
                                    

Genç kız kaçmak ister gibi baktığı camdan binaya doğru yürürken bacaklarının titrediğine yemin edebilirdi. Bu iş hayatının en önemli günlerinden biriydi. Aslında en önemli değildi, en heyecanlı günlerindendi. Çünkü bir ilk bugün gerçekleşecekti. İlk defa babası veya ağabeyi olmadan bir toplantıya katılacaktı. Bunu düşündükçe dizlerinin titremesine engel olamadığı gibi yüzünün yanmasına da engel olamıyordu. O kadar ki Selim'in ihaneti bile aklının köşesinden uçup gitmişti.

Toplantıyla ilgili en önemli detaylardan biri de bunun kendi iş yerinde değil, karşı tarafın alanında olacak olmasıydı. Şirkete son kez baktıktan sonra artık bacaklarının titremesinin geçmesini ümit ederek içeri doğru adım atmadan son kez elindeki kartvizite baktı. Her an adamın adını unutabilecek gibi hissediyordu.  

İçeri girdiğinde heyecandan güvenliğin konuşmasına bile izin vermeden görüşeceği kişinin adını söyleyip odasını sormuştu. Fatih ATEŞ, heyecandan adamın ismini unutacağından korktuğu için siyah tükenmez kalemle avucunun içine küçücük yazmıştı. Odasının bulunduğu katı öğrendikten sonra asansöre binip kat düğmesine dokunduktan sonra içeri giren adamla vereceği nefesi veremedi. Daha sessiz vermeye çalıştı, alnından su gibi terler akmaya başlamıştı. Çantasının içinden peçete çıkarmaya çalışırken bir anda yere düşüşüyle nasıl eğileceğini bilemedi, altındaki minicik eteğin açılmasından korkarken. 

Fatih, asansöre bindiğinden beri titreyen, alnındaki teri silmek çantasınsan çıkarmaya çalışırken düşürdüğü peçeteye dağılmışçasına bakan kıza dayanamadı. Yere eğilip peçeteyi aldıktan sonra hızla doğrulduktan sonra peçeteyi avucunun üzerine bırakırken gördüğü yazı dudaklarının kıvrılmasına neden oldu bir anda. Sadece kısacık bir an yanlış kişiyi bu işe bulaştırdığını düşünse de sonra bu fikrinden vazgeçti. Kızın bu heyecanlı halinin işine yarayabileceği bile düşünmeden edemedi içten içe.

" Evin ŞENSOY, değil mi? "

Evin, adını duyduğunda eline aldığı peçeteyle yazıyı gizlemeye çalıştı. İnşallah görüşeceğim kişi değildir diye düşünürken cevap vermeden de edemedi.

" Evet."

Fatih, kızın biraz şaşkın biraz da kaygılı bakışlarının altındaki şeyin ne olduğunu elbette biliyordu. Kendisinin bile anlayamadığı bir içtenlikle gülümseyip cevap verirken buluverdi birden bire kendisini. Kızla hem muhabbeti açacak hem de onu rahatlatacak bir şeyler söylemeliydi.

" Avucunuzun  içinde adım yazdığına ve bu saatte randevumuz olduğuna göre küçük bir tahmin diyelim Evin Hanım. İlk toplantınız mı? "

" İlk yalnız toplantım. Kusura bakmayın biraz heyecanlandım, kabalığımı maruz görüp peçete içinde teşekkürlerimi kabul etmenizi diliyorum. "

" Sizin gibi..."

Bir anda durup açılacağını belli eden sesin ardından açılan asansör kapısının ardından Fatih'in cümlesi yarım kalmıştı. Kıza geçmesi için eliyle işaret ettikten sonra hiç konuşmadan eliyle onu odasına yönlendirirken asistanına rahatsız etmemesini söyleyip odasına girdi.

" Bir şey içer misiniz? "

" Sade bir Türk kahvesi mahsuru yoksa. "

" Hemen. "

Fatih, masanın üzerinden telsiz telefonu alıp sekreteriyle konuştuğu sırada bir yandan da kızı izliyordu. Bir türlü yerleşememişti oturduğu koltuğa, altındaki o etekle yerleşememesinin gayet normal olduğunu düşünürken o Selim denen şerefsizin bu kızla yatmak için mi yoksa sevdiği için mi birlikte olduğunu kısacık bir an düşündü. Aklına gelen bu fikri kızın minicik eteği darmaduman ederken çoktan beraber olduklarını, o şerefsizin bu kıza gerçekten bir şeyler hissettiğini büyük bir öfkeyle düşündü. Kadınların Selim de ne bulduğunu merak etmeye başlamıştı artık iyicene.

EVİN! (AŞK SERİSİ 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin