╰12╮

10.1K 769 392
                                    

Autumn Leaves-12

Hislerim, kontrol edemeyeceğim derecede artıyordu. Onu görüşümde, onunla göz göze gelişimde, ismimi normal bir tonda söylediğinde, yüzüme dokunduğunda, dudaklarını tenimde gezdirdiğinde, bana gülümsediğinde, sahnede onu şarkılarını özgürce söylerken izlediğimde... Her an, ona daha da fazla aşık oluyordum ve bu beni de artık korkutuyordu.

Beni yanından ayırmıyordu. Konser bitince selam vermek için her zaman yanına çağırıyor, insanlar bizi çekerken elimi sımsıkı tutarak havaya kaldırıyordu. Hiç utanması yoktu.

Bugün olduğu gibi.

Yakında geri dönüş yapacaktı ama bundan önce katılması gereken programlar, röportajlar, törenler vardı ve beni de çoğuna götürüyordu. İdol değildim, bunu o da biliyordu ama yine de yanında olmamı istiyor, beni çıldırtıyordu.

Bugünkü röportajını vereceği kişi, garip bir şekilde benimle de röportaj yapmak istemişti. Ve bu yüzden Suga, Taehyung'a Jeongguk ile kalmasını söyleyerek yine beni sürüklemişti. Her zaman yanında olmayı sevmeme rağmen, henüz bu kadar fazla göz önünde olmaya alışamamıştım.

Suga ile yan yana oturmuş, Bay Xijyung ve Suga'nın konuşmasını gülerek dinliyordum. Arada ben de konuşuyor, genellikle gülmekle meşgul oluyordum. Ama tabii ki de buraya öylece oturmaya ya da sadece gülmeye gelmemiştim.

Korktuğum şey başıma gelmişti.

"Jimin, biraz da senden bahsedelim."dedi Bay Xijyung. Sakallı ve hafif tombul yüzünde tatlı ama biraz da insanı geren bir gülümseme vardı. "Suga'nın yanında staj yapacakken kendini birden sahnede bulmak nasıl bir şey?"

Dudaklarımı yaladım. Suga'nın gözleri üzerimdeydi ve ben nasıl cevap vermem gerektiğine hiç çalışmamıştım. "İlk başlarda korkunçtu."deyip gergince kıkırdadığımda, Suga da güldü.

"Seni o kadar çok mu geriyordum Jimin-ssi?"

İşte! Bir röportajın ortasında benimle flört edecekti ve ben tepki vermemeye çalışacaktım, öyle mi?

"Hayır, sadece gözüne girmeye çalışıyordum. Bu yüzden de çok çalışıyordum ve hayatımda hiç o kadar sıkı çalıştığımı hatırlamıyorum. Sadece şirket için iyi olmaya çalışıyordum."dedim ve ona yandan bir bakış atarak tekrar karşımdaki Bay Xijyung'a baktım. Bizi dikkatle izliyordu.

Ama onun yerine Suga'nın dudaklarından tüylerimi diken diken eden iki kelime çıktı. "Geunyang* geunyang..."dediğinde melodik şekilde, gerçek anlamda donup kalmıştım.

Resmen ona söylediğim şarkının ufak kısmını röportajın ortasında söylemişti. Tamam, kimsenin anlamasına imkan yoktu ama yine de bunu ben yanındayken yapmamalıydı!

Tanrım... Peki ya sesi neden o kadar tatlıydı?

Gözlerim benden izinsiz Suga'ya kayarken, o Bay Xijyung'a bakıyordu.

"Peki ne zaman çıkış yapacaksın? Şirketinin sahibi de buradayken bunu sormadan yapamazdım."

Suga'nın konuşacağını anlar anlamaz, araya girmeliymişim gibi hissettim. "Bunun için henüz çok erken. Hala bir stajyerim ve yeteri kadar iyi değilim."

"Yanılıyor."dedi anında Suga. Bana döndüğünü hissettiğimde, kızararak ona baktım. Gözleri dikkatle bana bakarken kaşları çatılmıştı. "Çok sıkı çalışıyorsun, ben bile stajyer olduğum zamanlarda böyle değildim. Yemek yemeyi bile unutuyorsun Jimin-ssi." Dilini şaklattı ve kafasını iki yana sallayarak Bay Xijyung'a döndü. "Onun sağlığı konusunda endişeleniyorum. Neredeyse hiç yemek yemiyor ve buna rağmen saatlerce pratik yapıyor. Lütfen ona bir şeyler söyle. Benim sözümü dinlemiyor."

Autumn Leaves | yoonmin ✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt