Gözlerimi,Gizem'in şaşkın ama memnun yüzüne sabitlediğimde tüm gerginliğim tuzla buz olmuştu.

Tibet, bir eliyle elimi avuçlarken kirpiklerimin altından ona kaçamak bir bakış attım.

Kafasını kulağıma doğru eğdiğinde,dudaklarının yakınlığını tenime çarpan ılık nefesiyle hissetmiştim.

-''Yakınımda dur küçük.Birazdan çok kalabalık bir yere gireceğiz.''

Okyanus kokusu burnumu istila ederken,boğuk sesi tüylerimi diken diken etmişti.

Yutkundum ve ondan birazda olsa uzaklaşmaya çalıştım.

Geniş ve uzun holde ilerledikçe, kulaklarımıza doluşan hareketli müzik sesi gittikçe artmaya başladı.

Hol sonlandığında karşımıza aşağıya doğru inen merdiven basamakları çıktı.Bakışlarım, hemen basamakların sonunda bulunan ve umarsızca dans eden insan kalabalığına takıldı.Artık tamamıyla içerisinde olduğumuz yüksek sesli müziğe kulaklarımı alıştırabilmek için epey burun kırıştırmıştım.

Merdivenleri indiğimizde yanımıza hemen genç bir erkek garson geldi.

-''Hoş geldiniz Tibet bey.Locanız hazır.Şöyle buyrun isterseniz.''

Tibet,genç çocuğu başıyla selamladığında,onun arkasından yürümeye başladık ve diğer localardan biraz daha yüksekte kalan yan yana iki locadan birisine girdik.Rahat koltuklara oturduğumuzda tüm kulübü görebiliyordum.İnsanlar çılgın gibi dans ediyor bazıları da ellerinde içkileriyle oturuyor ve dans eden kalabalığı izliyordu.

-''Burası çok güzel.'' diye bağıran Gizem'in sesi yüksek müzikten dolayı kısık bir mırıltı gibi çıkmıştı.

-''Bence de çok güzel.'' dediğimde bakışlarımı kalabalıktan çekip,yanımdaki adama çevirdim.

Yüzünde silik bir gülüşle beni izleyen Tibet,benim ona bakmamla birlikte yüzünü bana yakınlaştırmaya başladı.

-''Beğenmene sevindim.Ama alkolü çok kaçırmak yok.''

Onun bu ilgili ve sahiplenici halleri beni o kadar çok etkiliyordu ki ona doğru yuvarlanarak düşme hızım on katına çıkıyordu.

Bir an önce benden uzaklaşmasını sağlamaya çalışmak için hızla kafamı sallayıp, ''Tamam.'' diye bağırdım.

Garson içki siparişlerimizi alırken Gizem ile birlikte birbirimize bakıp sırıtarak ''Votka.'' diye bağırmıştık.

Oturduğum yerde terlemeye başladığımı hissedince deri ceketimi çıkardım ve koltuğun başlığına koydum.Bu esnada Tibet gözlerini kalabalıktan çekip bana çevirmişti.Hafif çatık kaşları ve gergin çenesini farkettiğimde saçlarımla omuzlarımı örtmeye çalıştım ama pek başarılı olamadım.

Ortamda Skrillex-Summit çalmaya başlar başlamaz,Gizem sevinçle ayaklandı ve beni çekiştirmeye başladı.

Bu bizim müziğimizdi.Canımız sıkıldığına bazen evde bu şarkıyı açıp,çılgınlar gibi dans ederdik ve yastık savaşı yapardık.

Onun ısrarına elbette ki itiraz etmeyerek bende eteğimi çekiştirerek ayaklandım.Gizem'le birlikte uzaklaşmaya başladığımız sırada Tibet'in temasıyla duraksamak zorunda kaldım.Kafamı onun memnuniyetsiz ve gergin yüzüne çevirdiğimde ''Fazla uzaklaşmayın.'' diyerek kolumu bıraktı.

Bende arkamı dönerek kalabalığa karıştım ve kendimi müziğin harika ritmine bıraktım..Havalara atlıyor,Gizem'in etrafında dönüyor,ellerimle saçma sapan hareketler yapıyordum ama bu dünyadaki en güzel şeylerden birisiydi.

CAN YARIMOn viuen les histories. Descobreix ara