Bölüm 29

1.9K 168 29
                                    


Eve vardığımda kendimi terk edilmiş gibi hissediyordum. Leo evine gitmişti. Valizimi kapı girişinde bıraktım ve ağır ağır direkt duşa gittim. Ardından kendime bir kahve yapıp bornozla salona geçtim. Yakın zamanda başıma ne çok şey gelmişti. Aldatılmıştım, terk edilip ortada beş parasız kalmıştım. Düşmanım dediğim adam bana sahip çıkmıştı ve ona aşık olmuştum. Sonra aniden o da beni bırakıp gitmişti, hatta ölmüştü. Onun için bilmediğim bir ülkeye gidip, günlerce onu çölde aramıştım. Sonra Sait çıkmıştı karşıma.

-"Sait..." Kendi kendime adını sayıkladım. Düşündüğümde gerçekten seviyordum. Ama onu değil. Göründüğü kişiyi seviyordum. Evet, o haklıydı. Çaresiz yalnızlığımla ona tutunmuştum. Ona Lincoln diye tutunmuştum. Lincoln'ın aksine o ahlaklı biriydi benim kafamda. İdeal bir Lincoln'dı. Ama asla Sait değildi.

Gözlerim dolmuştu.

-"Özür dilerim Sait..." Sessizce ağladım. Karnım ağrıyordu. Canım yanıyordu. Koltuğa iki büklüm uzandım ve daha çok ağladım. Telefonumun çalması, beni hem şaşırtmış hem korkutmuştu. Hızlıca uzanıp açtım.

-"Alo?"

-"Sevgilim?"

-"Ah, Lincoln."

-"Başka birini mi bekliyordun yoksa?"

-"Hayır."

-"Sesin kötü geliyor bir şey mi oldu?"

Burnumu çektim.

-"Yok, kötü bir şey olmadı. İyiyim."

-"Yalan söylüyorsun. Ağlamışsın sen."

-"Bunu da nereden çıkardın?"

-"Ben anlarım."

Ona cevap veremedim. Şu an yanımda olmasını öyle çok istiyordum ki... Duyduğum bu büyük suçluluk duygusundan nasıl kurtulacaktım?

-"Marcelo? Neler oluyor?"

-"Bir şey olduğu yok. Ben... Ben sadece..."

-"Çatlatma beni."

-"Ben kendimi iyi hissetmiyorum Lincoln."

-"Hasta mısın?"

-"Öyle değil."

Beni anlamıyordu. Ona Sait için üzüldüğümü söylesem sinirlenecekti. Başka bir şeyler uydurmam gerekiyordu.

-"O zaman sorun ne?"

-"Yalnız hissediyorum" diyebildim.

-"Ah, benim küçük sevgilim. Seni yalnız kalmak zorunda bıraktığım için affet beni. İşlerimi halleder etmez geleceğim. Beni çok özle olur mu? Yoksa şimdiden özledin mi?"

-"Özledim." Duygularımı saklamıyordum artık. Onu kaybetmenin ve ona söyleyeceklerimi söyleyemeden çekip gitmesinin acısını yaşamıştım. Bir daha asla söylemek istediklerimi saklamayacaktım.

-"Beni şaşırttın. Kızıp bağırmanı ve inkâr etmeni bekliyordum. Keşke yanında olsaydım şuan."

-"Ne yapardın?"

-"Saçlarını karıştırır, burnunu sıkar ve sana nefes alamayacağın kadar sıkı sarılırdım. Sende 'ah, ne yapıyorsun, yapma geri zekâlı' derdin ve gülerdik."

İstemsizce kahkaha attım. Ama yine de gözlerimden yaşları geldi. O da güldü.

-"Doğru, aynen öyle derdim."

-"Nasılda biliyorum."

-"Lincoln..."

-"Efendim ufaklık?"

In The Shadow of Love IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin