74. BÖLÜM - Part 1

4K 169 32
                                    


   Arabalara yerleştikten hemen sonra annem, babam, Ozan, Deniz teyze, Nurten teyze ve hatta sokağı dolduran keyif dolu seslerimizi duyup balkonlarına çıkan mahalle sakinleri, sevgili komşularımız dahil herkes bizi uğurlamak üzere yanımızdaydı.

Ateş ve ben, onun arabasındaki ön koltuklara yerleşip arka koltuğu tamamen yiyecek, içeceklerle doldurmuş yalnızca boğazımızın derdindeydik.

Diğer araba ise, yani Cemre ve Eymen'in geleceği araba dört kişilik kıyafet ve üzerimize giyebileceğimiz diğer her şeyle doldurulmuştu. Elbette kıyafetlere hiç elimi sürmemiştim, çizgili pijamalarımla tatili bitirebilirdim.

Cemre ise bir moda ikonu olup, kumaşlara fısıldamıyor olsa da giyimine özen gösterirdi. Bu özen ve ilgisinin tek sebebinin sosyal medya hesabındaki kalabalık takipçi grubuyla paylaşacağı fotoğrafları olduğunu biliyordum.

Onun az kahrını çekmemiştim;

'Haberim yokmuş gibi çek, kanka.'

'Aşağıdan çek, Görkem, boyum uzun çıksın.'

'Yakından çekme, yüzüm bebek poposu gibi gözükmeli.'

Ve daha niceleri...

Babam, arabada benim oturduğum tarafta, pencerenin arkasından bana bakarken arabanın etrafından dolaşıp Ateş'in olduğu tarafa geçti ve pencereden ellerini uzatıp Ateş'in direksiyonda olan ellerinin yerini değiştirdi hafifçe.

"Ellerin böyle dursun, doğrusu bu. Sana kızımı emanet ediyorum o kadar." deyip başını yeniden camdan çıkaran babama Ateş'in tepkisi anlayışlı bir gülümseme oldu.

Babam başını camdan çıkarıp arabadan birkaç adım geri gitti ve ellerini ceplerine koyup derin bir nefes aldı. Sanki bu yaptığı şeye kendi bile inanamazmış gibi başını sağına doğru çevirip gözlerini devirdi.

"Kızımı emanet ediyorum. Allah Allah ya, ne garip şey. Bugünleri görmek de varmış..." diyerek kendi kendine mırıldanıp, kendini büyüdüğüm gerçeğiyle tanıştıran babamı izledik gülerek.

Babam ise ona baktığımızın farkında değildi bu sırada. Annem de kısa bir süre babama bakıp kıkırdadıktan sonra yolun ortasında kalmış, kendi kendine uzun düşüncelere dalmış olan babama seslenip, onu yanına çağırdı.

"Semih, hadi gel şu tarafa da çocuklar geç olmadan gitsinler artık. Hafta sonunu evin önünde geçirmemeliler."

Babam annemin çağrısı üzerine onun yanına geçip gözlerini kaçırmaya başladı. Sanki bu anı görmezden gelmeye çalışıyor gibiydi. Ya da büyüdüğüm gerçeğini...

Bu sırada yanımdaki camı açıp babama en son on iki yaşımdayken yaptığım gibi avcumu öpüp daha sonra sanki öpücüğümü ona doğru üflermiş gibi yaptım yüzümde onun anlayabileceği bir gülümseme eşliğinde.

Bu sırada babamın bakışları beni buldu ve o gergin damarları ve kalkık kaşları yerini sıcak, bilindik bir gülümsemeye bıraktı.

Bazı şeyler asla değişmezdi çünkü... Her zaman babamın küçük kızı olacağım gerçeği mesela, babamın yüzündeki gülümsemeye duyduğum hayranlık... Ya da bu öpücüğümün babam üzerindeki etkisi mesela, hiç değişmezdi...

Bu sırada annem bir köşede yüzünde sıcak bir gülümseme eşliğinde, elindeki su dolu sürahi ile bizim yola çıkmamızı bekliyordu.

Deniz teyze ise hemen önümüzdeki arabada olan Eymen ve Cemre'nin ellerine giderken yemeleri için birer poğaça veriyordu.

Bu sırada Eymen hızla hareket ettiğinde Ateş de hemen ardından gaza bastı. Birkaç saniye sonrasında şırıl şırıl bir ses duyup başımı ardıma çevirdiğimde ise arabanın arka camının tamamen ıslandığını fark ettim.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin