50. BÖLÜM

5.3K 270 28
                                    


(Multide Ateş var.🔥❤️🔥)

Ateş'ten...

Yanıma gelip oturdu. Yüzümle oynuyordu. Beni güldürmeye çalışıyordu. Yanımda olması bile yetiyordu aslında. Daha iyiydim. Hiç bu kadar suskun olmamıştı. Normalde çok konuşurdu. Ama bugün tüm derdime ortak olmuş, benimle birlikte susmuştu. Fazla bile dayanmıştı. Artık sabrının sonuna gelmiş olacak ki beni konuşturmaya çalışıyordu. Belki de cidden endişeleniyordu. Korkacağı kadar kötü durumda değildim. Sadece kabullenmek, şoku atlatmak zor geliyordu.

Görkem, kulağımdaki kulaklığı önce kulağımdan ardından da telefondan çıkardı. Az önce dinlediğim şarkı yankılandı tüm evde. Çünkü ev çok sessizdi. Sessizliği Görkem bozdu. Çalan şarkıya eşlik etti.

"Gitme adamım,
Ben sensiz ne yaparım?
İnatçı adamım,
Gülümse bakalım."

Şarkı çalmaya devam ederken Görkem artık susmuştu. Eliyle yanaklarımı yukarıya çekiştiriyordu. Beni güldürmeye mi çalışıyordu? Her şey çok hızlı gelişti. Planlı bir şey değildi. Anlık bir refleksle onu belinden tutup kendime çektim. Bacaklarımın üzerinde, yan oturuyordu. Solukları hızlandı. Küçük bir çocuk gibi hemen heyecanlanıyordu. Bu hali de hoşuma gidiyordu.

Hiç olmadığı kadar hızla dudaklarını öptüm. Bir süre karşılık veremedi. Haklıydı. İlkti. Daha önceki öpücüklerimiz öyle yavaş ve masumdu ki bu onu şaşırtmıştı. Kısa bir süre sonra o da beni şaşırttı. Kollarını boynuma doladı. Öpücüğüme karşılık veriyordu.

Görkem'den beklemediğim bir cesaretti bu. Utanmasını, kızarmasını, hatta tepkisizce durmasını beklerdim. Bugün benim için kendinden çok ödün vermişti. Hatta ben bilmesem de benim için piyano öğrenmeye başlamıştı.

Bunu ona yaptıran neydi? Çalan müziğin verdiği coşku mu, benim bu halime üzülmesi mi yoksa sadece sevgisi mi? Ne fark ederdi ki? Benim için buradaydı. Yanımda, hatta çok yakınımdaydı. Hiç olmadığı kadar yakınımdaydı. Kalbinin ritmini duyabileceğim kadar, soluklarını sayabileceğim kadar yakındı. Asla yapmayacağı, yapamayacağı şeyler yapmıştı benim için. Piyano dersleri almıştı. Şehirden uzakta benimle kalmak için annesinden izin almıştı. Hatta o an kucağımda oturup beni öpebilmesi için de yüksek dozda adrenalin almış olmalıydı. Şaşırtıcıydı.

Ayağa kalkabilmek için onu belinden tutup biraz yükselttim. Hemen ardından ben de ayağa kalktım. Önce bacaklarını belime, ardından da kollarını boynuma sarmıştı. Tüm bunlar çok hızlı olmuştu. Dudakları hâlâ dudaklarımdayken merdivenlere doğru yürümeye başladım. O sırada aklıma ona söylediğim söz geldi. 'Sen istemeden sana dokunmayacağım.' demiştim ona. Şu an zorla dokunmuyordum zaten ama belki de pişman olacaktı. Onu böyle bir şeye sürüklemiş olmak istemedim.

Olduğum yerde durup onu yavaşça yere indirdim. Onu zorlayacak değildim. Gözlerine bakarken gömleğinin düğmelerine odaklanmıştım. Düğmeleri açmakla uğraşmayacaktım. İlk iki düğmesini asılarak koparttım. Zor olmamıştı. İki düğme yere düştükten sonra gözlerimi Görkem'in gözlerine diktim. Aradığım pişmanlık yoktu gözlerinde. "Sen istemeden sana dokunmayacağımı söylemiştim." dedim. Bir süre yalnızca yüzüme baktıktan sonra bana bir adım daha yaklaştı. Tamamen burun burunaydık. Yavaşça gömleğimin ilk düğmesini açtı. Bu bir çeşit onay gibiydi. Anlamak zor değildi.

Onu yeniden havaya kaldırıp kucağıma aldım. Bu kez herhangi bir şok yaşamıyordu. Tıpkı az önce olduğu gibi bacaklarını belime, kollarını boynuma sardı. Bu sırada ben de hızla dudaklarına kapandım. Tepkisiz değildi. Öpücüğüme benimle aynı ritimde karşılık verdi. Kollarımı, dudaklarımı Görkem'den ayırmadan az önce önünde durduğum merdivenlerden çıkmaya başladım.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin