BÖLÜM 12 - EVE DÖNÜŞ PARTİSİ

389 36 8
                                    


'Nasıl yani?! Kapının önünde miydi?

Aklımda yüzlerce saçma sapan soruyla odamda bir ileri bir geri yürüyordum. Savaş'ın şu an aşağıda kapının önünde durduğu fikri giderek tüm beynimi ele geçirmişti. Dolabımın kapakları çılgınca açılıp kapanıyordu. Kendimi kontrol altına alamıyordum. Ne yapacağımı bilemeyerek üstümdeki pijamaları hızla çıkartıp yatağıma attım. Titreyen ellerime ne geçtiyse giyinip aynanın karşısında saçlarımı düzelttim. Apar topar aşağı indim. Kapının deliğine yaklaştığımda kalp atışlarımdan başka bir şey duyamaz olmuştum. Savaş tam olarak kapı deliğine doğru bakıyordu. Ama yüzünden anladığım kadarıyla dalgın gibiydi. Elim ayağıma dolanmıştı! Birden kapı yavaş yavaş açılmaya başladı. 'Allah kahretsin! Güçlerime hakim olamıyorum!' Bozuntuya vermeden gülümsemeye çalışarak;

"Savaş... ben... ben gelip alırdım neden bu saatte getirdin? Altı üstü bir defter.."

"Olsun. Geçiyordum uğradım diyelim. İşte defterin. Merak etme içini karıştırmadım. Yarın okulda görüşürüz."

"Nasıl yani? Bir şeyler söylemeyecek misin?"

"Gizay ne söylememi istersin? Defterini unutmuştun, senin için önemli olabileceğini düşündüm ve getirmem gerektiğine karar verdim. Artık uyumalısın yoksa sabah uykusuzluktan ağlayarak uyanmak zorunda kalacaksın. İyi geceler."

Savaş arkasını dönüp hızlıca sokağın başında kayboldu. 'Ne garip bir çocuktu bu? Aklından geçenlerin yüzde birini öğrenebilmek için nelerimi feda etmezdim ama...'

Kapının dışına taktığımız süsümüz gözlerimin önünde havalandı ve sokaktaki çöp konteynırının yanına uçtu. Sinirimden gidip almaya bile üşenip doğruca odama çıktım. Yorganı kafama kadar çekip Savaş'ı düşünerek uyumaya çalıştım.

Sabah odamın kapısını çalan Necla teyze yine her sabah olduğu gibi gereğinden fazla neşeliydi. 'Bu kadın nerden buluyor bu kadar enerjiyi?' diye düşünerek giyinip aşağı indim. Kahvaltıda Necla teyzeye gece Savaş'ın gelişinden bahsettim. Sadece defteri verip gidişine anlam veremediğimi söyleyince Necla teyze muzırca gülümsedi.

"Belki de o kadar çok oyalandın ki çocuk söyleyeceklerinden vazgeçti Gizaycığım hahahah ay alemsin sen. Neden beklettin çocukcağızı?"

"Yaa Necla teyze gülmesene. Ne yapacağımı bilemedim. Çok telaşlandım birden." dedim mutsuzca.

"Aaa saate bak! Hadi hemen üstünü değiştir dersi kaçıracaksın kızım!"

Saati görür görmez ışık hızıyla çay bardağını kafama dikip mutfaktan fırladım. Çantamın içindekiler masamın üstüne dağılmış vaziyetteydi. Bir yandan üzerime ne giyeceğimi düşünüp diğer yandan da eşyalarımı telekineziyle çantama yerleştirdikten sonra bir türlü kapatamadığım fermuarı da çekip evden çıktım.

Sınıfa girdiğimde gözlerim Savaş'ı aradı ama göremedim. Nil de beni görmezden geldiği için kenardaki sandalyelerden birine oturmaya yeltenirken Berrin hocanın sınıfa girdiğini duydum. Yüzünde her zamanki sıcacık gülümsemesiyle elindeki kağıtları masasının üzerine koyup;

"Günaydın arkadaşlar! Size çok güzel bir duyurum var. Uzun zamandır bir tanışma balosu düzenlemeyi düşünüyorduk, evet, biliyorum siz yeterince kaynaştınız ama aramıza yeni katılan Gizay için bu baloyu çok önemsiyorum. Balomuz haftaya bugün. Şimdiden planlar yapılsınn!" dedi neşeyle.

Utanarak gözlerimi yerde gezdirdim. Kızarmıştım. Allahtan Savaş ortalıklarda yoktu! Bir de onunla göz göze gelme stresini kaldıramazdım. Bu sırada Nil yanıma doğru gelerek;

AYIN GİZEMİWhere stories live. Discover now