Bölüm 5 - UMUTSUZLUK

348 39 5
                                    


'Nasıl olur da alarm sesini duymam!' diye kendi kendime söylenerek yataktan yere doğru panik içinde yuvarlandım. Hızlıca yüzümü yıkamaya koştum. Kendime gelir gelmez dolabın önünde geceden hazırladığım kıyafetlerimi apar topar üzerime geçirdim ve telefonumu çantama atmak için masadan aldım. Saat henüz 06:40 gözüküyordu. 'Nasıl ya?' 'Alarm sesini duymaman pek normal Gizay, heyecandan sabah olmadan dikilmişsin ayağa!'

Saati görünce kahvaltılık bir şeyler atıştırmaya vaktimin kaldığına sevinerek kikirdedim. Kendime güzel bir omlet hazırladım ve yanına sallama çay yaptım. Necla teyze henüz uyuyordu. Şöyle bir bilgisayarda gezindikten sonra evden çıkmak için toparlandım. Okula gitmek ne kadar heyecanlı olabilir ki? 'Kaç yaşında insanım sonuçta...' İlkokul birinci sınıf çocuğu gibi kalbimin yerinden çıkmaması lazım. Fakat bu senelerdir acaba mümkün mü? Böyle bir okul var mıdır? diye aklımdan geçirdiğim, filmlerde görüp 'Keşke annemle babam beni de o okula yollasalar, böylece güçlerimi kontrol edebilir ve annemle babamın benim yüzümden daha fazla kavga etmesini engelleyebilirim' diye düşündüğüm o okul! Öyle bir okul var! Tüm bunları düşünürken kendimi çoktan okulun kapısında buldum bile. Bir müddet Nil'i bekledikten sonra gelmeyeceğini düşünerek kendi işimi kendim görmeye karar verdim ve müdürün odasına doğru ilerledim.

Müdürün kapısını tıklatıp "giriniz" lafıyla içeri daldım.

"Meraba ben Gizay, okulunuzun yetenekli öğrencileri arasında olmak istiyorum. Kaydımı yapabilmeniz mümkün mü diye konuşmaya geldim."

Müdürün elindeki telefonun ahizesini eli ile hızla tıkadığını gördüm. 

'Ahhh! Keşke elinde telefon olduğunu daha önce görseydim!'

"Ben sizi arayacağım efendim, bu konu çok ciddi bir mesele; lütfen bu iftirayı okulumuza atanları bulabilmem için biraz zaman tanıyım efendim. İyi günler efendim. Size de efendim." diyerek stres içinde telefonu kapadıktan sonra bana sinirle döndü.

"Ne pat diye odama dalıp saçma sapan sorular soruyorsun! Telefonda olduğumu görmedin mi? Hem yetenekli çocuklar da kimmiş? Sen kimsin??!"

Neye uğradığımı şaşırdım. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bütün umutlarım suya düşmek üzereydi ve ben onları nasıl tutacağımı bilemeyecek kadar zayıf gözüküyordum. İki lafı bir araya getirip düşündüklerimi toparlamaya çalışırken müdüre yalnızca Nil'den bahsedebildim.

"Bizim Nil diye bir öğrencimiz yok! yetenek metenek böyle saçma sapan şeylerden de bahsetme dışarıda!" dedi.

Magji olduğumu ve başka bir magji olan Nil'in de okula kaydımı yapması için ona yönlendirdiğini anlattım. Hala biraz şüpheliydi. Nil tüm bunlardan bahsetmiş: "Okulumuza bazı kötü niyetli bilim adamları gelip; okulda özel sınıf olup olmadığını, kendilerinin özel olduğunu iddia ederek kayıt yaptırmak isteyebiliyor. O yüzden müdür daima böyle bir şeyin olduğunu inkar eder. Anca ben ya da tanıdığı bir başka magji ile gidersen kaydın için uğraşabiliriz" demişti. Ama bunları söyleyen Nil(!) gelmemişti de.

Ben tüm bunları içimden geçirirken müdür düşüncelerimi sert bir ses tonuyla kesti.

"Yetenekten kastınız ne ise sergiler misiniz küçük hanım??!"

Hemen denemeye çalıştım ama o kadar çok stres altındaydım ki mümkün değildi! Kendimi daha fazla rezil etmemek için başımı mutsuzlukla önüme eğdim.

"Hah! Lütfen beni daha fazla oyalamayın böyle zırvalıklarla. Odamı terk etmenizi rica ediyorum. İyi günler." Dedi ve işlerine geri döndü.

Tek kelime daha etmeye, yalvarmaya ne gücüm ne cesaretim kalmıştı. Odada ağlamamak için koşarasına uzaklaştım. Eve girer girmez yatağıma gömülüp saatlerce ağladım. Her şey son bulmuştu. Tüm umutlarım başlamadan bitmişti resmen. 

Artık bir okul hayalim bile yoktu...

Sevgili okurlar, destekleriniz benim için çoook önemli. Yorum yazmayı ve yıldız atmayı unutmayın lütfen. Okumaya başladığınız tarihi de yorumda belirtirseniz çok sevinirim. Sizi çok seviyorum. <3

AYIN GİZEMİWhere stories live. Discover now