Bir de Ruhi Dede vardı tabi. Torununun kaza haberini evdeyken almıştı. Cemre Toprak'ın kollarına bayıldığı sırada o da evde kendini kaybetmiş olmalıydı. Çünkü çalışanlar onu bulduğunda kanlar içinde yerde baygın yatıyordu. Düşerken başını çarpmıştı belki de. Ondan duyana kadar kim gerçeği bilebilirdi ki? Levent dedeyi hastaneye yetiştirmeyi başarmıştı, ama... tıpkı Can gibi yaşlı adam da kendinde değildi ve o zamana dek uyanacağına dair en ufak bir belirti göstermemişti.

Toprak bisikleti bağlayıp hastanenin girişine doğru yürüdü. Uzaktaki banklardan birinde oturan Leylim'i son anda fark etmişti. Kalbi Cemre'ye koşmak için çırpınsa da kızı o halde görünce yanına gitme isteğine engel olamadı. Bu hikayede en çok acı çekenlerin bir sıralaması olsaydı Leylim kesinlikle zirveyi Cemre'yle paylaşırdı. Kendine bile benzemiyordu artık neredeyse. Göz altları mosmor, yüzü her daim ağlamaktan şiş, dudakları yaralarla kaplıydı.

"Leylim

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

"Leylim." dedi Toprak sakince. Onu korkutmak istememişti, ama kız daldığı düşüncelerden onu duymuşa benzemiyordu zaten. Sessizce aynı anlamsız noktayı izlemeye devam etti. Bir gelişme olup olmadığını bu durumda sormasına gerek yoktu Toprak'ın. O da kızın elini tutup sıktı ve "Hala umut var." dedi. "Can'ı sen benden iyi tanıyorsun. Sence o bu hayatı bu kadar kolay bırakıp gidecek biri mi?"

Leylim ilk kez onun varlığını fark etmiş gibi şaşkın şaşkın onun yüzüne baktı. "Gitmez mi?" Avutulmayı bekleyen küçük bir kız çocuğundan farksızdı.

"Gitmez." dedi Toprak bunun doğru olmasını umarak. "Cemre'nin ona neler yapacağını bilir. Bu riski göze alamaz."

Leylim tebessüm dahi etmedi. Bunu yapabileceğini çoktan unutmuş gibiydi. "Giderse yaşayamam." dedi. "Benim yanımda olmasına gerek yok. Kimin yanında olduğunun önemi yok. Yeter ki..."

Yaşlar Leylim'in gözlerinden boşalınca Toprak onu kolu altına alıp kendine çekti. "Can yaşayacak." dedi kendinden daha emin bir sesle. Kimle inatlaştığını bile bilmiyordu, ama kızgındı. "Can yaşayacak, göreceksin! Gidemez. Henüz gidemez."

"Gidemez." dedi Leylim başını delice iki yana sallarken. "Ona söyleyemedim bile... onca zaman... şansım vardı ve ben..."

"Leylim." dedi Toprak onu kendinden uzaklaştırıp. Kızı kendine bakmaya zorlamıştı. "Yine şansın olacak." dedi saçını okşarken. "Ne söylemek istiyorsan Can'a sen kendin söyleyeceksin. Ama şimdi pes edemezsin. Şu an olmaz. Sen vazgeçersen, biz umudumuzu kaybedersek onu bu hayata bağlayan hiçbir şey kalmaz."

"Vazgeçmiyorum." dedi Leylim panikle. Bu ihtimalin dehşetiyle gözleri kocaman açılmıştı.

"O zaman dua etmeye devam et ve gerçekten Can'ın gözünü açacağına inan. Çünkü o uyanacak Leylim."

"Uyanacak." diye tekrarladı Leylim kendi kendine. Ayağa kalktığında hala "Uyanacak" demeye devam ediyordu. "Uyanacak. Haklısın. Uyanacak! O uyanacak!" Toprak'ın onu takip edip etmediğine bakmadan hastaneye doğru ilerledi. Artık hepsine aşina olan merdivenleri çıkıp koridorları kat ettikten sonra Can'ın ve dedenin olduğu yoğun bakım odalarının önüne gelmişlerdi.

BAHAR UYKUSUNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ