Başlangıç: 18.06.2007
-
Serinin ilk kitabı.
Bir aydır merdiven altında uyanan Karsel, kuzeni İlge'nin gelmesiyle birlikte gizemli bir kutunun içine açılan bir kapı bulur. Ancak kutuyu açtıklarında karşılarına çıkan sonsuz güzellik, karanlık bir tehd...
Kitabım çok önceleri final yaptığı için düzenledikçe bölüm güncelliyorum. Gece peş peşe gelen bölümlerin sebebi bu. Bu ara yoğun çalışıyor olmam düzenlememi geciktirse de en son hâli ile final yapmak ve serinin devamını paylaşmak için çok heyecanlıyım. 🥰
Oy ve yorumlarınızın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Yıldızı parlatmayı da unutmayalım ama. 😇
Keyifli okumalar!
🌸☀️🍁❄️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rigea'ya yaklaşmışlardı. Bir zamanlar güzelliğiyle büyüleyen eiba ağacının kupkuru gövdesi görüş alanlarına girince, Karsel kalbinin burulduğunu hissederek İlge'ye yaklaştı. İlge dudaklarını düz bir çizgi hâline getirerek ağaca baktıktan sonra Karsel'in koluna girdi. "Her şeyi eski hâline getireceğiz."
Karsel yavaşça başını salladı. Vxonya'nın her yerine kasvet hâkimdi ama buranın yok oluşuna bizzat şahitlik etmişlerdi. Etrafa çok bakmamaya çalışarak hızlandılar.
Arkalarından gelen kısık seslenmeyle duran kızlar, Rudi'nin el işaretiyle kendilerini çağırdığını görerek hemen yanına gittiler. Rudi etrafı iyice kontrol ettikten sonra büyük dalları kenara itip, bilmeyen birinin asla bulamayacağı oyuğu ortaya çıkardı. Bakışlarıyla çevreyi gözlemeye devam ederken, kızlara girmeleri için işaret etti.
Dar ve karanlık oyuğun içinde önden yürüyen İlge, aniden durarak, "Nereye gidiyoruz?" diye fısıldadı.
Birbirlerine çarpmışlardı. Rudi, "Buluşma noktasına." diye cevap verirken gülmemesi için Karsel'i sırtından dürttü.
Göz gözü görmeyen geçitte birbirlerine tutunarak kısa bir süre ilerledikten sonra küçük bir mağaranın önüne geldiler. Glane onları mağaranın kapısında bekliyordu, elini boş gören İlge, "Çantalarımız nerede?" diye sordu telaşla.
Glane gülümseyerek, "İçeri gelin." dedi.
Söyleneni yaparak içeri girdiler.
Karanlıkla karşılaşacaklarını sanarlarken aydınlık alana girince, kızlar ufak bir afallama yaşadılar. Mağara, duvarlarındaki beyaz ve parlak taşlar sayesinde ışıl ışıldı. Öylesine güzel bir ışıltıydı ki bu; mağaranın duvarlarına bakmak, gece bol yıldızlı gökyüzünü seyretmek gibiydi.
Gözleriyle etrafı taramaya başladıklarında yalnız olmadıklarını anlayarak tedirgince birbirlerine yanaştılar. Buluşmaya daha önce görmedikleri kişiler gelmişti. Glane kızların huzursuz olduklarını hissederek yanlarına geldi. "Kral ve kraliçelerimiz size olan desteğini göstermek için hediyelerle geldiler."
