Firdevs Cihat

557 314 352
                                    

Henüz yeni doğmuş bir bebektim. Annem beni doğurduktan sonra kan kaybından ölmüştü. Hiç tanımadığım öz babam ise kendi hastalığının derdine düşmüş, bana bakamayacağını anlayınca da bir kış gününün akşamında, beni ortasında havuzu bulunan,  etrafı doğal güzelliklerle bağlanan, zengin bir villanın kapısının önüne bırakıp gitmişti. O yüzden hem anneme, hem babama hem de kaderime isyan edip ağlıyordum. Hiç görmediğim, tanımadığım ailem sayesinde hayatım resmen zindana dönmüştü.

Sevgili zengin ailem bu sert kış ayazında kapısının önünde yeni doğmuş, üzeri cennet kokan, kahverengi gözlü ve beyaz tenli küçük bir kız çocuğu görünce çok şaşırmışlardı hâliyle çok da sevinmiş ve üzülmüşlerdi. O yüzden beni aldıkları gibi polise emanet etmişlerdi. O sırada öz babam ise çoktan kayıplara karışmıştı. Bana ne olacağını hiç düşünmeden, öylece ellere bırakıp gitmişti.

-Hangi cani insan, canını bu soğuk havada dışarı teslim eder ki? Sonuçta her çocuk anne-babanın canıdır. Öyle değil mi?

Her neyse... Aradan birkaç gün geçtikten sonra kendimi bir evin içinde bulmuştum. Meğersem Lâl Hanım ve Bilal Bey yani zengin ailem beni evlatlık almışlardı. Çünkü her ne yaptılarsa onların bir çocuğu olmamıştı. Şimdi beni kapılarının önünde bulmaları Allah tarafından onlara armağan edilen bir melektim. Lâl Hanım ve Bilal Bey, beni öyle kabul etmişlerdi. Böylelikle zengin ailemin hayatına giriş yapmıştım.

Saygı değer Lâl Annem ve Bilal babacım adımın olmadığını düşünerek bana 'Firdevs' adını koymuşlardı.

Yani bu saatten sonra tamamen onların kızı olmuştum. Ben deniz 'Firdevs Cihat'.

Sevgili Lâl annem hep bir kızı olsun istemişti bunun için Bilal babam buna itiraz etmemişti. Çünkü onların tek bir hayali vardı. O da bir evlatlarının olması ve onunla Allah yolunda birlikte ölene dek yürümek istemeleriydi. Hergün dualarla Allah'a yakararak bir çocuğunun olmasını istiyorlardı. Sonunda Rabbim bu yakarışlarına cevap olarak beni onlara göndermişti. Bu yüzden sevgili annem ve babam hep semaya şükür nidaları yollarlardı.

Benim can parem (annem) ben daha 5 yaşındayken beni hafızlık kursuna vermişti. Bende 1 yılda Kur'an-ı hafz etmiştim. Kur'an-ı hafz ettikten sonra bana yavaş yavaş dinin güzelliklerini anlatarak namaz kılmayı ve oruç tutmayı öğretmişti. Can tanem (babam) ise uyumadan önce bana muhakkak masal yerine Efendimizin hayatını anlatıp, beni öyle uyuturdu. Bende Peygamber Efendimizin hayatını dinlemekten büyük haz alırdım. Anlayacağınız üzere can parem ve can tanem bana küçük yaşta Allah aşkını ve Peygamber sevdasını aşılamışlardı. Beni gerçekten islama yakışır şekilde büyütmüşlerdi.

Öz ailemi tanımasam, bilmesem bile Rabbim bana çok güzel bir aile bahşetmişti. Beni büyüten ailem sıcakkanlılığıyla, güler yüzleriyle, sevgi dolu neşe kaynağıyla beni bağrılarına basıp, koruyup kollayarak sevmişlerdi. O yüzden Rabbime ne kadar şükretsem azdı. Ailemin yanında huzurlu ve mutluydum.

Anlayacağınız üzere aslında herşey ilk başta güzel gidiyordu. Taa ki 8 yaşına kadar beni büyüten o güzel ailemi trafik kazasında kaybedene kadar.

Esselamun Aleyküm saygı değer okuyucularım..

O güzel oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Arkadaşlarınızı etiketleyerek kitabıma destek olursanız çok minnettar kalırım. Şimdiden teşekkür ediyorum.

En sevgiliye emanet olunuz.

★★★

GİRYE MEŞHUN  ( BENİ OKUYAMAZSINIZ )Where stories live. Discover now