''Nasıl yok?''

''Bilmiyorum, sen gittikten sonra onu ortalarda pek görmedik. Senin iyi olduğundan da emin olmak istedik ve buradayız." dedi Sıla.

Ben onun beni aramadığı, bana mesaj atmadığı için üzülürken onun başı dertte miydi?

"Ece denen kızı da görmedik. Belki de onunladır." dedi Kuthan. Sıla arkasını dönüp Kuthan'a baktı.

"Sus istersen. Saçmalama." dedi Sıla. Kuthan omuz silkti.

Yanımızda dikilip bir türlü konuya dahil olamayan Burak'a çevrildi bakışlar.

"Kusura bakmayın, bu Burak. Burak bu arkadaşlar da Sıla ve Kuthan. Otelden arkadaşlarım." Burak gülümseyerek elini uzattı.

"Ben Hilal'in koruyucu meleklerinden biri Sıla." dedi Sıla.

"Ben de Sıla'nın koruyucu meleği Kuthan." dedi Kuthan.

Burak gülümsedi. Sıla beni kenara çekerken Burak ve Kuthan kendi aralarında sohbet etmeye başladılar.

''Hilal, iyi misin?'' diye sordu Sıla. Başımı salladım.

"Evet, Koray ve Yağmur var. Yağmur'un arkadaşı Burak var. Fazla yalnız kalıp depresyona girmeye vaktim olmuyor."

"O zaman depresyona girmemek için daha çok vaktin olacak çünkü ben ve Kuthan bu yaz seninleyiz." dedi.

"Nasıl yani? Ama ailen ne olacak?" diye sordum. Sıla'nın gülümsemesi soldu.

''Ailem artık benimle görüşmeme kararı aldı, dolayısıyla artık onlarla bir bağlantım kalmadı.''

''Nasıl yani? Neden ki?''

Sıla derin bir nefes aldı.

''Çünkü onlardan izinsiz, haber vermeden Kuthan ile evlendim.'' dedi parmağını göstererek.

''NE?'' diye bağırdım. Kuthan ve Burak bana baktı.

''Şşşt... Sakin ol. Biliyorum, biraz hızlı ve erken oldu ama Hilal ben on dört yaşından beri içinden çıkamadığım bir depresyondayım. Kuthan ile tanıştığımdan beri onun benim için doğru kişi olduğunu hissediyorum. Doğru kişiyi bulduysan eğer, beklemek neden? Ailemin buna karşı çıkacağını bildiğim için gizlice evlendim. Ama ben çok mutluyum. Önemli olan da bu değil mi?'' 

Her ne kadar onun bu kararı beni endişelendirmiş ve üzmüş olmasa da onu daha fazla üzmemek için bir yorum yapmadım. Sadece tebrik ettim. Beni üzmesinin sebebi bir hevesle hayatında önemli bir karar vermiş olması. Sonuçta evlendiği kişiyi neredeyse tanımıyor ve hisleriyle hareket ediyor. Pişman olursa kendisini eskisinden de fazla bir karanlığa sürükleyecekti. Umarım bu konuda yanılıyorumdur.

Eve geçtiğimizde Kuthan eşyalarını yerleştirmek için çatı katındaki odaya çıktı. Yağmur koltuklardan birine kendini atmış ve dondurma yiyordu.

''Selam ben Sıla.'' dedi Sıla. Yağmur da dondurmayı ağzına sokup Sıla'nın elini sıktı.

''Ven de Yağvuv.'' gibi bir şey dedi ve dondurmasını bitirdi.

''Yukarı çıkan da eşim Kuthan.'' dedi Sıla. Yağmur ağzındaki dondurmayı bitirmeden öksürmeye başladı.

''Oha, kızım sen kaç yaşındasın lan?'' dedi Yağmur.

''On sekiz.'' diye yanıtladı onu Sıla.

''Biraz geç kalmışsın sanki.'' dedi Yağmur gülerek. Ona kaş göz işareti yaptığımda sustu.

Akşam üzerine doğru Sıla, Kuthan, Yağmur, Koray ve Burak ile bisiklet binmek üzere sahile gittik. Herkes birbiriyle yarış içindeydi.

''Koray, bak düşeceksin!'' diye bağırdım. Başına bir şey gelse annem ve babam olmadığı için panik atak olacaktım. 

''Abla, her sene aynı muhabbet.'' dedi. 

Bisiklet turumuzu tamamladıktan sonra hava karardığı için hepimiz evin yolunu tuttuk. Burak bizimle gelmeyip kendi evine gideceğine söyledi.

Hep birlikte yürürken ben telefonuma baktığım için arkada kalıyordum.

Aniden başımı birinin sırtına çarptığımda acıyla inledim. Herkes olduğu yerde durmuştu ama neden durduklarını göremiyordum.

''Ne oluyor ya?'' dedim kısık bir sesle ve aralarından süzülerek geçtim. Tam karşımda duran kişiye baktığımda kalbim hızla çarpmaya başladı.

''Çınar?'' 

Koşarak yanına gittim ve ona sarıldım. Sarılmama karşılık verdi.

''Sen buradasın. Ama nasıl? Neredeydin?'' Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Boynunda ve yüzünde çizikler vardı.

''Ne oldu sana?'' diye sordum yüzüne dokunarak. Elimi tutup avucumun içini öptü.

''Tam sana gelirken Ece telefonumu balkondan aşağı attı. Kavga ettik ve birtakım olaylar oldu. Sonra anlatacağım.'' dedi gülümseyerek.

''Bu yüzden sana ulaşamadım.'' dedi. Bana tekrar sarıldı.

''İyisin. Artık hep daha iyi olacaksın. Ben yanındayım.'' dedi. Omzumun arkasından bizimkilere selam verdi. Dönüp baktığımda Kuthan hafiften gülümsüyor, Sıla ve Yağmur pişmiş kelle gibi sırıtıyor, Koray ise sinirli bakışlarını saçıyordu.

Tam eve girecekken birinin bana seslendiğini duydum. 

''Hilal!'' dönüp baktığımda Burak koşarak geliyordu.

''Tokanı düşürmüştün, vermeyi unuttum.'' dedi elindeki tokamı uzatarak.

''Teşekkür ederim.'' dedim ve onunla Çınar'ı tanıştırmak için Çınar'ın elinden tutup yanıma getirdim. 

''Çınar, bu Burak. Burak bu da Çınar.'' dedim gülümseyerek. Çınar'ın yüzünde sert bir ifade yer aldı. Hızlı hızlı nefes almaya başladı ve çenesi kasıldı. Burak'ın gülümsemesi soldu. Kaşlarını kaldırdı ve şaşırmış bir ifadeyle Çınar'a baktı. Çınar yeni edindiğim bir arkadaşım tokamı getirdiği için kıskançlık mı yapıyordu? Bu kadar sinirlenecek ne olabilirdi ki?

''Ne oluyor lan?'' dedi Yağmur arkadan.

Ani bir hareketle Çınar, Burak'ın yakasından tutup bizim evin duvarına doğru onu sıkıştırdı.

''Hayır, hayır ben tanıştırayım. Hilal bu Barış, kendisi Çağlar'ın en yakın arkadaşı olur.''


Yaz AşkımМесто, где живут истории. Откройте их для себя