*~Bölüm 4~*

125 26 4
                                    


    Uzun ve sıkıcı birkaç saatin ardından sonunda saat 17.30'da havaalanına doğru yola çıktık. O kadar heyecanlıydım ki kalbim yerinden çıksa şaşırmazdım.

     Bitmek bilmeyen İstanbul trafiğinin ardından saat 19.00'da havaalanına vardık. Uçağımın kalkmasına az kalmıştı. Annem ve babam son işlemleri de halletti ve sıkıca sarılıp vedalaştık. Beni öpüp son ana kadar uçağa binişimi izlediler.

           *** *********************

Saat 23.00 gibi İngiltere'ye vardım ve hemen Anna'yı aradım.

Ben:

- Anna! Ben geldim, havalimanındayım. Gelip beni alır mısın?

Anna:

- Tabii, hemen geliyorum. 10 dakikaya orda olurum.

Gerçekten de tam 10 dakika sonra yanımdaydı. Birbirimizi yalnızca görüntülü sohbetlerimizde görmüştük. Şuan gerçekten bu kadar sevdiğim birini görmek aşırı heyecan verici.

Onu görürgörmez sıkısıkı sarıldım. Aynı anda birbirimize 'çok güzelsin' dedik. Sonra şaşkınca güldük. 😂 Uzunca bir özlem giderme merasiminin ardından valizimi ve eşyalarımı arabanın bagajına yükleyip yola koyulduk.

Yol boyunca Anna'ya buraya gelişime kadar olan sürprizler silsilesini anlattım.

Bu arada ben de size biraz Anna'dan bahsedeyim. Anna benim kuzenim.  İngiltere'de doğdu ve hala orada yaşıyor. Birbirimizi gerçek manada ilk kez gördük. Ayrıca benden yarın itibariyle 3 yaş büyük. Yani 21 yaşında.

Neyse dediğim gibi yolda başımdan geçenleri Anna'ya özetledim ve şimdi onun evine vardık. Ardından eşyalrımı bagajdan indirip onun tek başına yaşamakta olduğu evin boş odalarından birine yerleştirdik. Hala inanamıyordum. Şuan NHC ile aynı şehirde ve aynı havayı soluyordum.

      ***************************

Anna'nın mutfakta yemek hazırladığı sırada bana verdiği odadaki çift kişilik yatakda oturmuş VIP biletime bakıyordum. Tüm bu yaşananların bir rüya olmadığının gerçek anlamda farkına henüz varmıştım. Saate baktım: 23.11 'di. Durur muyum? Hemen başladım 'Friend of a friend'i söylemeye. '' ...feels like 11.11 and now you're more then a frind! I'll never let you go, let you go!...''

Bu arada 18 olmama dakikalar kalmıştı. Annemin "Bugün hayatının en güzel günü olacak''  sözü aklımaa gelmişti. Gerçekten de öyle olmuştu. İçimden anneme bir kez daha teşekkür ettim...

Anna:

- Hadi sana birşeyler hazırladım. Gel de atıştır biraz.

Hemen mutfağa gittim ve biraz atıştırdım. Sofrayı topladıktan sonra salona geçtik. Ve tekrar tekrar sarıldık. İkimiz de çok mutluyduk. Daha sonra yarınki konserde ne giyeceğimizi kararlaştırıp kafamızda planlar kurduk. O an hiç düşünmediğim bir şeyin farkına vardım ve öylece dona kaldım.

Anna:

- Hey, Rain! İyi misin?

Ben:

- Evet, evet iyiyim. Hatta çok fazla iyiyim. Çünkü az önce VİP bilet sahibi olduğumu hatırlayıp NHC ile tanışacağımın farkına vardımmm!

Anna:

- Evet yarın senin fotoğraf makinen olucam ve birlikte nefes aldığınız her anı ölümsüzleştiricem. 😂

İkimiz de çok güldük. Ve daha sonra yarın erkenden kalkmak üzere odalarımıza gittik.

•Impossible Love• [George S. G. Smith]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant