26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)

Start from the beginning
                                    

Gidince ne yapacağını da bilmiyordu ki Osman. İnsanlara yük olmak sırtlarında kambur gibi durmak ona göre değildi. Aklındaki tek düşünce Refik amcasıyla konuşup orada  iş ayarlamasını istemek olabilirdi. En azından tutunabileceği bir dalı olurdu.

Yavaşça ayağa kalkıp küçük valizini eline aldı. İki oda bir salon olan küçük evinin içinde son kez bir daha dolandı. Salondaki duvarda asılı olan annesiyle babasının evlilik fotoğrafını valizinin içine koydu. Dış kapıya çıkıp ayakkabılarını giyindikten sonra kapıya asma kiliti taktı. Veda etmedi evine Osman, biliyordu ki aradan ne kadar zaman geçerse geçsin yine evine gelecekti.

~~

Osman elindeki yazılı olan adresteki mahalleyle tabelada yazan mahallenin aynı olduğunu gördüğünde doğru yerde olduğunu anladı. Çevresine bakmadan dik yokuşu yavaş yavaş çıkmaya başladı. Kendini fazlasıyla gergin hissediyordu bunun sebebi de ne olacağını bilememekti aslında. Hala buraya neden geldiğini bilmiyordu ? Boşlukta savruluyor gibiydi. Başını gövdesine yaslayacağı dinlenebileceği ve nefes alabileceği kocaman bir ağaç lazımdı.

"Ayy"

Osman burnunun dibinde olan kızla neye uğradığını şaşırdı, kızın elindeki kitapların yere düşme sesiyle toparlandı.

Yeliz yine her zamanki gibi okula geç kaldığı için koşa koşa okula yetişmeye çalışırken önündeki genç adamı son anda fark ettiği için duramamıştı sonuç yere düşen kitaplar ve önündeki yeşil gözlü kumral adama yapışması.

Yeliz kendine gelip önce yerdeki kitaplarını temizleyip kolunun altında tuttu ardından üstünü başını düzeltti annesinin örgü yaptığı saçtan eser kalmamıştı ama yine de eliyle düzeltmeye çalıştı ardından çarptığı daha doğrusu yapıştığı genç adama döndü.

"Affedersin yani isteyerek olmadı aslında sabahları hiçbir şey isteyerek olmuyor mesela kim isteyerek yatağından kalkıyor ki dimi ama ? Bende her zaman ki gibi okula geç kalınca koştur koştur çıktım evden ama bu benim suçum mu ? Hayır değil. Sabahın köründe okul mu olur ? Hepsi sistemin suçu. Sence de öyle değil mi ? "

Karşındaki kızın hiç susmamdan konuşmasına hareketlerine mimiklerine takılı kalınca haliyle söylenenleri de anlamadı Osman bu yüzden ağzından koca bir "hı" nidası çıktı.

"Sende de hata var şimdi niye avare avare yolda yürüyorsun ki ? Araba gelip çarpsa yukardan bir şeyler yuvarlansa felan "

"Ya da senin gibi birisi toslasa dimi "

Yeliz ağzını kocaman açarak karşısındaki genç adama baktı sinirle. Ne toslaması canım sadece hafiften çarpmıştı.

"Toslamadım sadece azıcık çarptım. Sende yolun ortasından yürümeseydin. Allah allah ya" diyerek saçının örgüsünü savurarak Osman'ın önünden yel gibi geçti. Arkasından kendisine bakan, gülümsemeyi unutmuş birinin yüzüne tebessüm kondurduğundan habersiz gitti Yeliz.

Osman elindeki kağıda tekrar baktı Refik amcasının evi bu olmalıydı. Kapının yanındaki zile bir kez bastı.

"Osman. Hoşgeldin koçum. Ya niye haber vermedin alırdım seni." Yılmaz kapıyı açtığında Osman'ı görünce abi edasıyla sarıldı sımsıkı.

"Hoşbuldum Yılmaz abi. Gerek kalmadı aramama buldum evi"

"Gel içeri kapıda kaldık."

Yılmaz dolaptan ev terliği çıkarıp Osman'ın önüne bıraktı ceketi de alıp portmantoya astı. Birlikte içeri geçtiklerinde gazetesini okuyan Refik Bey gözlüklerini çıkarıp Osman'ı karşısında görünce hemen ayağa kalktı.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now