Altıncı Tutam

90 13 3
                                    


Multimedya; Emir Korkmaz. (Eldivenli fotoğraf bulduğumda çıldırmış olabilirim *-*)

Alexey

Karmakarışık sesler.

Birileri bana sesleniyor. Bir kadın.

"Прости меня!"

Mama.

Görüntüler siliniyor. Sesler iyice birbirine giriyor. Boğuklaşıyor ve anlamsızlaşıyor.

Спаси меня!

Gözlerimi açtım.

Uzun kirpiklere sahip, koyu renkli bir çift göz, gözlerimin içine bakıyordu. Dudaklarımın üzerinde sıcak bir baskı vardı.

Aleyna.

Dudaklarımı çektim. Karanlık bir odada baş başaydık. Aşağı kattan rahatsız edici derecede yüksek bir müzik yayılıyordu.

Kalbim hızlı hızlı atarken, nefeslerim sık ve kesikti. Kısa süreli bir farkındalık içinde sertleştiğimi fark ettim.

"Ben buraya nasıl geldim?" Diye sordum nefeslerimin arasından.

Kucağımda oturan kız şaşkın şaşkın yüzüme baktı. "Hatırlamıyor musun?"

Başımı iki yana salladım. Bu başımın daha çok dönmesine neden oldu. "Hiçbir şey hatırlamıyorum."

Rahatsız olmuştu, ayaklandı ve kucağımdan kalktı. "Ben de sandım ki... Neyse. Keki* fazla kaçırdın sanırım Alexey."

"Ben... gitmem gerek." Hızla yerimden kalktım ve kapıya yöneldim. Başım fırıl fırıl dönüyordu. Duvarlara tutunarak aşağıya indim.

Emir gelmiş miydi?

Merdivenlerin başında dikilirken gözlerimle kalabalığı tarıyordum. O; farklıydı, kalabalıkta kolayca fark edilebilir bir yüze sahipti, belki de ortalamadan çok daha güz-

Durdum.

Zümrüt yeşili olduğunu bildiğim gözler, ürkekçe etrafı izliyordu; sanki her an kaçacakmış duruyordu.

Emir Korkmaz bir katildi. (Büyük ihtimalle.)

Fakat nasıl olur da; bir katil, her an başının üstünde bir hale belirecek kadar masum görünebilirdi?

Nasıl bu kadar güzel olabilirdi?

Adımlarım hızlandı, yönü belliydi. Omuz omuza gelecek kadar yaklaştım. Kim olduğumu henüz fark edemediğimden korkarak geri çekildi. Kulağına eğildim.

"Kalabalık seni ürküttü mü?" Diye sordum. Cevap vermedi fakat gözleri olan biteni anlatır gibiydi.

Yeniden yaklaşarak omzuna dokundum. "Gel. İkimize de bir iyilik yapacağım."

Dünya dönüyordu. Sesler bir alçalıp bir yükseliyordu. Buradan çıkmalıydık. Bu bir hataydı. Onu insanların arasına hiç sokmamalıydım.

Verandanın kapısından arka bahçeye çıktık. Hava soğuk olduğundan dışarıda bizden başka kimse yoktu. Üzerimde ince, keten, beyaz gömlekten başka bir şey yoktu. Kendimi çimlerin üstüne bıraktım.

"İçerisi çok fenaydı, ha?" Gözlerim kapalıyken sordum.

Çimlerin ezilme sesini duyduğumda yanıma çöktüğünü anladım. "Ne açıdan söylediğine bağlı." Dedi sakin bir sesle.

"İnsanlar çok... fazlaydı. Çok hareketli. Çok... Bilmiyorum." Kelimeleri kafamda birleştirmekte zorlanıyordum.

Belli belirsiz gülümsedi. "İnsanlar tehlikeli."

Kırık Saç Uçlarında Sallanan Bedenler (Boy x Boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin