꧁ Bölüm 35: Melis ꧂

3.1K 252 3
                                    

"Sen yemiyor musun?" diye sorduğumda "atıştırdım aşkım ben bir şeyler" diyerek kafasını bilgisayarına geri çevirdi.

Kaşlarını çatmış bir şeylere bakıyordu yine. "Aşkım? Neye bakıyorsun sen" diye sorduğum an "Hiç babam hakkında araştırma yapıyorum öylesine" dediğinde daha fazla sesimi çıkarmadım.

Karşımda ki adam gün geçtikçe çöküyordu. Zayıflamıştı yüzünden dahi belli oluyordu.
Olduğum yerden saçında ki iki üç beyaz teli görüyordum. Gün geçtikçe değişiyordu. İlgisizleşiyordu, hayattan kopuyordu.

Hayat fazlasıyla yoruyordu onu. Hissediyordum. Dayanamaz hale geldiğinde bile bir kez isyan etmiyordu ama. Hala dimdik, kendinden emin Doğan'dı. Attığı bir adımı bin kez düşünürdü. Söz konusu yakınları ise kendini hiçe sayardı. Kendi canının kıymeti yoktu onun için, varı yoku bizdik, kardeşim dedikleriydi. Ailesi yerine koyduklarıydı. Umursamazdı kendini.

Oturduğu yerden kalkarak mutfağa giderek elinde ki bir termos mug bardakla geldi. Tekli koltuğa tekrar oturduğunda bardağı koltuğun başına koyarak ayaklarını sehpanın üzerine uzatarak bilgisayarda ki araştırmasına devam etti.

Gözlerini bana çevirdiği an "çok mu tipsizim?" diye sordu. Anlamadığım için "nasıl? Alakası yok neden?" diye sorduğumda gülümseyerek "Saatlerdir beni izliyorsun. O yüzden" diyerek yüzüme baktı.

Bir şey demeden gülümsedim. "Doğan?" diye sorduğum dizinde ki bilgisayarı sehpaya bırakarak bardağını alarak yanıma geldi.

Koltuğun kenarına oturarak elindekini bacaklarının arasına sıkıştırdı. "Söyle canım" dediği an elini elime alarak karnımın üzerine koydum.

"Benle ilgilensene... Sıkıldım" dedim. Elini kaldırarak yanaklarımı sıkarak "ilgisiz mi kalmış benim cadım" diyerek gülmeye başladığında "ne yapmak istersin?" diye sordu.

"Alışverişe gidelim mi?" diye sorduğumda tek kaşınu kaldırdı. "Hayır, kalkamazsın ayağa, ama alışveriş yapabiliriz diyerek oturduğu yerden bilgisayarına uzanarak eline alarak her hangi bir davetiye sitesine girdi.

"Hadi bakalım güzelliğim, düğün ve kına'yı sen seç, nişanı ben" dediği an 'anlaştık" dediğimde bilgisayarı bana verdi.

Yanımdan kalkarak sehpanın etrafını dönerek üstüne oturup televizyondan internete girip nişan davetiyesini oradan aramaya başladı.

Bir beş dakika sonra bana dönerek "Sude bu nasıl?" diye sorduğunda televizyon ekranına baktım.

Krem renginde ki davetiyelerin üzerinde ki toz pembe isim, toz pembe detaylı çiçekler çok hoş duruyordu. "Olur aşkım çok güzel" dediğimde tamam o zaman diyerek siparişini verdiğinde davetiye sayısını 150 kişi yapmasıyla şaşırmıştım.

"150 derken Doğan?" diye sorduğum an "Bu sadece nişan güzelim" dedi.

"Sen ne yaptın?" diye sorduğunda bilgisayarı ona çevirerek beyaz & gold renginde ki davetiyeyi ona gösterdiğimde "çok güzelmiş, kınayı ne yaptın?" diye sorduğunda ikinci sekmeyi açarak beyaz sade kırmızı güller ile süslenmiş bir davetiyeye gösterdiğimde "son kararların değil mi?" diye sordu.

Olumlu şekilde kafamı salladığımda tamam diyerek beni onayladıktan hemen sonra sipariş verdi.

Ona bakarak "sen sipariş veriyorsun iyi güzel de, tarihler falan ne? Hazır mı her şey?" dediği an "hayır, ama hazırlatırız. Hafta ya nişanımız var. Nişandan iki hafta sonrada düğün ve nikah var, karnın büyümeden olayı halletmiş oluyoruz" dediğinde gülümsedim.

"Şaka maka biz evleniyoruz öyle mi?" diye sorduğumda yüzüme bakarak hayranlıkla izledi beni bir süre hemen sonra elimi eline alarak avuç içimi öptü.

"Evleniyoruz sevgilim, az kaldı" dedi.

Birden gelen bildirim sesi ile cebinde ki telefonu çıkardı.

"Kim?" diye sorduğumda Alperen fotoğraf atmış İnstagrama, onun bildirimi dediğinde "bak sen bizim Alpo'ya ya göstersene fotoğrafı" dediğim an bildirimin üzerine bastı.

Açılan fotoğraf ile yarı buçuk yüzü görünen Alperen, ve ona sarılan sadece saçları görünen bir kızın fotoğrafı vardı.

"Vay sevgili yapmış" dedi bir an. "Kızı etiketlemiş mi baksana" dediğimde fotoğrafın üzerine bastığında etiket çıkmamıştı.

Fotoğrafın altında ki açıklama dikkatimi çekmişti.

"Tüm engellere rağmen, yaptığım en güzel hata sensin. S' ❤"

Bahsettiği kişinin Selen olduğunu anlamam uzun sürmedi. Fakat o engellerden en büyüğünün Doğan olduğunu bildiğim için sustum. Doğan fotoğrafı beğenip geçtiğinde elinde ki telefonu bırakmak için kolunu sehpaya doğru uzatırken "başka fotoğrafı var mı Alperen'in?" diye sorduğumda "var on küsür fotoğrafı vardı diyerek Alperen'in profiline girdi.

Doğan'ın elinden telefonu çekerek Alperen'in hesabını stalkladım.

Taktığı saat, arabasının direksiyonu, selfie, dolu olan profile bakarken gülerek "serseri" dedim. İlgimi çeken tek fotoğraf takım elbiseli elinde ki telefonda uğraşırken çekilen fotoğraftı.

"Senin profilinde neler var?" diye sorduğum an Doğan "bakma şimdi ya" dediği an şüphelenerek Doğan'ın profiline girdim.

İçtiği çay, yaptığı yemek, el eke çekilen fotoğrafımız, Alperen'le araba macerelarının videoları, türkü söylediği videolarla dolu olan üç yüz paylaşımlık hesabı daha fazla karıştırmadan telefonu ona uzattığım an yüzüme baktı uzun uzun.

Elimde titremeye başlayan telefonun ekranıma baktığım an arayana baktığım an Melis'in olduğu gördüğüm an Doğan'a verdim telefonu.

Ne yapacağını bilmeden öylece ekrana bakıyordu...

Bir bölüm daha sonu :)

Bir daha ki bölümde görüşmek üzere 🙏

Bir daha ki bölümde görüşmek üzere 🙏

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Where stories live. Discover now