꧁ Tanıtım ꧂

39.3K 1.1K 779
                                    


——— UPDATE 26/12/2021 ———
Tüm yeni okurlara merhaba. 😊 Okumaya başlamadan önce burayı okumanızı rica ediyorum. 🌸 Bu hikaye yazdığım ilk hikayelerden birisi, bazı hatalarım olabilir. Hikayeyi olduğu gibi orijinal halinde sevdiğim için herhangi bir düzenleme yapmak istemiyorum. Lütfen okurken hataları, yanlışları görmezden gelerek okuyunuz. 🙏 Türkçe yazım yanlışlarımı ise yorumlarda düzenleyebilirsiz, Türkiye'de eğitimimi ilk okulda bıraktığım için eksik kaldığım çok fazla yer var. İyi okumalar, her şey gönlünüzce olsun. ❣️

"Bıktım bu evden gideceğim artık!"

"Çık git o zaman zorla mı tutuyoruz?" diyen anneme sinirle baktım. Zorla tutmuyorlardı tabii ki.

Yerde ki Barbie bebeklerimi toplayarak evin kapısını açtım ve karşı apartmanın zilini çaldım.

"Sude? Kızım? Ne oldu?"

"Annem beni evden kovdu Serpil teyze."

Dokuz yaşında olabilirdim, fakat kendime göre bir gururum vardı. Koşarak girdiğim odanın ortasında elinde ki uçakla oynayan Doğan'ı gördüm.

"Bende oynamak istiyorum," dedim düşünmeden.

"Geldiğin eve geri dön ufaklık," demesi surat asmama neden olmuştu.

"Pis ayı!" diye bağırdığımda ayağa kalkarak beni yakalayıp saçımı çekeceği aklıma gelmemişti.

"Geri dön," diye sesini yükseltti saçımı çekmeye devam ederken, Serpil teyzenin beni sevdiğini bildiğim için hemen bağırarak ağlamaya başladım.

"Doğan? Sude? Ne oluyor burada?" annesinin sesini duyar duymaz bana sarılıp "Sude hoş geldin hadi oyun oynayalım," dediği gibi elimi tutarak oyuncaklarının yanına götüren Doğan'ın hareket ve sözüne o küçük aklımla bir anlam veremedim.

"Fiyuv," diye bağırarak odaya giren küçük çocuk lafına devam etti.

"Kaptan kalkışa geç...Sude? Sen burada mıydın?" duyduğum ses ile arkamı dönerek Doğan'ın arkadaşı Alperen'i gördüğümde gün içerisinde ikinci kez surat astım.

"Sude'de şimdi gidiyordu zaten. Öyle değil mi?" diye duyduğum Doğan'ın sesiyle daha çok surat astım ve Barbie bebeklerimi toplayarak ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Son bir hamle yaparak "Doğan? Alperen? " dediğimde ikiside bana döndü.

Dil çıkararak evden koşa koşa çıktım ve kendi evimizin kapımızı çaldım.

Acılar içinde kıvranan kadına eşi olan adamdan bir hayır yoktu. Dokuz aylık bir gebeliğin sonucu olan dünyaya gelen bebek henüz iki günlükken bir yurdun kapısına bırakılmıştı. Bir imza atmaya bile gerek duymadı. Kızını bıraktığı saniyeden beri ağlayan kadının ellerini ellerinin arasına alarak "Affet," dedi. Gözlerinden bir kaç damla yaş döküldü genç adamın. Henüz otuz yaşında dünyanın tüm kahrını çeken adam karısınıda çocuklarınıda dönüşü olmayan bir yola sokmuştu.

Daha şimdiden pişmandı evet, fakat karanlık gecelerine doğan güneş artık bir rüyadan ibaretti.

Alperen gözleri kapalı şekil de hayal kurarken çalan telefon ile gözlerini açtı. Bir an bulanık olan görüşü yavaş yavaş düzeldiğinde telefonun ekranına baktı. 'Cadı' diye kaydettiği kişi, Doğan'ın manevi kardeşinden başkası değildi.

"Efendim Melis?" diye sorguladı genç adam Melis'i.

"Koş. Koş yalvarırım çok korkuyorum Doğan abim kaza yapmış korkuyorum koş Alperen," duyduğuyla anında kalkarak araba anahtarlarını almak için evin içinde koşuşturan Alperen aynı sırada Melis'ten kaza yeriyle ilgili bilgi alıyordu.

Geleceği noktaya vardığında gördüğü gece manzara ile yüzünde ki gülümsemeye mani olamadı. Kilyos cenneti gece ayrı bir mükemmeldi.

Fakat Alperen'in aklına Doğan geldiğinde anında yanına koştu. Ambulans, polis, itfaiye derken Doğan olduğu arabadan çıkartılmış hastaneye kaldırılmıştı.

"Bugünde ölmedik değil mi Alperen?" dedi Doğan gülümseyerek.
"Olum ben hayatta oldukça ölmezsin sen, tam ölecek duruma gelirsin, Melis arar, ağlar kalk koş Doğan iyi değil Alperen der, yine ölmene izin vermeyiz."

İki genç adam gülümserken bir kez daha 20 senelik dostluklarına 'iyi ki' dediler.

Karşısında dimdik duran Sude, Doğan'a isyan edercesine "Beni sevmiyordun sen, nereden çıktı bu aşk? " dedi seneler sonra karşılaştıkları düğün salonundan hava almak için uzaklaştıklarında.

Karşında kafasını bir an yere eğdikten sonra kaldırarak gözlerinin içine bakmaya başlayan adama baktı genç kız.

"Bilmiyorum Sude. Belki başından beri seviyorumdur. Belki yenidir. Çocuktum, hatırlamıyorum..."

"Ben hatırlıyorum. Çocuktum, hatırlıyorum. Saçımı çektiğin günden, bana çirkinsin dediğin her şeye kadar hatırlıyorum." dedim bir anlığına geçmişe giderken. Yüzünde oluşan acı bir gülümseme devam ettirdi sözlerini. Saçının çekilişini, adeta tekrar yaşadı.

"Çocuktum, çocuktuk Sude'm. Hatırlamıyorum."

Yep yeni bir hikaye ile merhaba
Yeni bir maceraya başlıyoruz. Bu sefer Sude&Doğan aşkına şahit olacağız
İlk bölümde görüşmek üzere.

S1/ Okuduğunuz kadarıyla hangi karakterleri sevdiniz?

S2/ Hangi karakterlere ısınamadınız?

İlk bölümde görüşmek üzere !

İlk bölümde görüşmek üzere ! ❤

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Çocuktum (Hatırlamıyorum Serisi)Where stories live. Discover now