1.2. Gerçekten bozma masalları yâd etmek

Comincia dall'inizio
                                    

"Annemi aramam gerek." dedim hâlâ ona bakmazken. Cevap vermediğinde sırtımı yasladığım koltukta dikleştim biraz. "Arayacağım dedim, aramazsam merak eder."

"Bilmek istediğim bir şey var." sol omzumda elini hissettiğimde gerildiğimi belli etmemek için zorladım kendimi. Hafifçe sıkarak karşılık verdi. "Verdiğin sözleri hep tutar mısın?"

Omzumdaki elinin üzerine elimi yerleştirdiğimde yalandan gülümseyerek, "Genellikle..." dedim. Elini, fark ettirmediğimi umarak kenara ittirdiğimde ayağa kalkıp döndüm ona. "Genellikle tutarım."

"Benim için de bu geçerli mi?"

"Sana söz verdiğimi hatırlamıyorum." dediğimde sinsi gülümseme dudak kıvrımında yer edindi kendine.

"Beni de hatırlamıyorsun çoğu zaman." diyerek sinsi gülümsemesinin zehrini akıttığında o zehir çoktan kanıma karıştığından beni derinden etkilemedi. Sanırım artık bağışıklık kazanmıştım. "Sorun değil... Hatırlayacaksın."

"Her zamanki gibi..." etrafa bakarak mırıldandığımda bakışlarını üzerimde hissettiğimden göz göze gelmemizi geciktirmedim. "Kendinden fazla emin konuşuyorsun."

"Kendime güveniyorum."

Bunu ben de söylemek isterdim, diye düşündüm. Ama güvenmiyordum.

"Annemi arayacaktım." diyerek tepkisini ölçmeye çalıştığımda üzerindeki gri düz eşofman altının cebinden telefonu çıkarıp uzattı bana. Üzerini değiştirdiğini, aynı zamanda dün onu son görüşümde saçlarını dağıttığımdan beri saçlarının aynı şekilde kaldığını o an fark ederken dışarının ayazına rağmen evin içinde kısa kollu atleti anımsatan beyaz bir tişörtle gezmesi, aklından zoru olanın sadece ben olmadığımı gösterdi bana. "Teşekkür ederim."

"İşin bittiğinde banyoda üzerini değiştirip yukarı gel lütfen. Merdivenlerin yanındaki kapı, küçük banyoya açılıyor."

Cevabımı beklemeden merdivenlere ilerlediğinde suratım asıldı. Her şeyi kendine göre düşünmüştü anlaşılan. Bir tek benim fikrimi soran yoktu.

Ardından baktığım kısa bir andan sonra annemle konuşarak -ki o arada elimdeki telefonun benim kırılan telefonumun aynısı olduğunu fark etsem de üzerinde durmadan- otele vardığımı söylediğimde yalan söylemenin verdiği vicdan azabını iliklerimde dahi hissettim. Yalan söylemeden otele neden gitmediğimi, üstelik bir katille aynı evde olduğumu açıklamam imkânsız olduğundan iliklerimdeki vicdan denen o azabın tamamı boşalana kadar susmayı düşündüm sonraki saniyelerde.

Sessizliğimi kendime kalkan edinirken ben, önceden getirip duvar kenarına bıraktığı bavulumu açtığımda içindeki pijama takımlarımdan pembe olanını aldım. Adımlarımın sonu, söylediği gibi merdiven bitimindeki banyo olurken ona dair her şeye kulaklarımı, gözlerimi kapadım. Her ne kadar kapasam da içinde bulunduğum evin dahi ona ait olduğunu fark ettiğimde giyinmiş ve banyodan çıkmıştım çoktan. Bunun da üzerinde durmadım. Dursam da bir sonuca varamayacağımı bildiğimden gerek görmedim.

Elimdeki katlı kıyafetleri bavula yerleştirip koltuğa oturduğumda banyoya girmeden önce sehpanın üzerine bıraktığım telefon gözüme batmaya başladı. Alıp polisi arasam, diye düşündüm aynı saniyelerde. Telefon sinyalinden beni bulmaları kaç dakikalarını alırdı?

Ellerimle yüzümü sıvazlarken, "Bizi bulsalar ne olacak sanki?" dedim sonra kendi kendime. "Alaska geri dönmek istedikten sonra beni ondan kim uzaklaştırabilir?"

"Sen..." diyen sesle irkilirken sesin geldiği yöne döndüğümde merdivenlerin sonunda ayakta dikilen onu gördüm. Solgun yüzünden hiçbir şey anlamazken bir adım attı, sonra durdu. "Yalnızca sen uzaklaştırabilirsin."

Pars | Ben Katil DeğilimDove le storie prendono vita. Scoprilo ora