5.Bölüm: Barış

Start from the beginning
                                    

Koltuğun beş metre gerisinde Snape'in iksir şişeleri ve kazanları duruyordu. U şeklini oluşturan duvarlar tamamıyla raflar ve raflardaki iksirlerle doluydu. Genç çocuk gözlerini her bir iksirde dolaştırıp ihtiyacı olan iksiri aradı. Bazılarını koklayıp anlamaya çalıştı ama aradığı iksir hiçbir yerde yoktu. Malzemelerin yanına ilerleyip lazım olanları seçti ve Snape odadan çıkana kadar yaralarını iyileştirecek olan iksiri hazırladı.

"Ne yaptığını zannediyorsun Potter?" Jamie hazırladığı iksire tatminkâr bir şekilde bakıp kokladı. Ardından tatmin olmanın getirdiği mutlulukla gülümsedi. Her zamanki gibi muazzam bir iksir hazırlamıştı.

"Al iç. Yaralarını iyileştirecektir." Jamie iksiri burnuna burnuna sokuyor bile olsa Snape iksiri almak için hareket etmedi.

"Sana daha kaç defa benim iksirlerimin olduğu yeri karıştırmaman gerektiğini söyleyeceğim Jamie?"

"Aslında ne var biliyor musun? Her defasında bana bunu söyleyene kadar Voldemort'a farklı cezalar vermesini söyleyebilirsin. Criautus laneti banal oldu artık, anlatabiliyor muyum?" Snape elinde olmadan hafifte olsa gülümsedi. Jamie birazda olsa ona acısını unutturup gülümsetebiliyordu. Aynı annesi gibi... Çocuğun burnunun dibine soktuğu iksiri alıp tek dikişte bitirdi. İksir vücuduna girdiği anda etkisini göstermeye başlamıştı. Ağrısı azalmış, yaralarının olduğu yerde de karıncalanmalar oluşmaya başlamıştı. Kan akışını engellemek için bezle sardığı yerlerdeki yaraları kapanıyordu. Bir saate sadece yara şeklini alırlardı. Yarın ise hepten kaybolmuş olacaklardı.

"Bir dahakine bunu ona ileteceğime emin olabilirsin. Peki, önereceğiniz bir ceza türü var mı Bay Potter?" Jamie ağzını açmış tam cevap verecekken kapı tıklatıldı. Derhal Snape'in yatak odasına dalarken, Snape'de elindeki iksir şişesini bırakıp kapıya yöneldi.

Kimin geldiğini anlayabilmek için sol kulağını kapıya dayadı ama bakışları karşıdaki kitaplığa iliştiğinde ilgisi oraya kaydı. Snape'in kitaplarının arasında bir çerçeve duruyordu. Fotoğrafta Snape kucağında dur durak bilmeyen iki çocuğu zapt etmeye çalışıyordu. O ve Harry...

Genç çocuk hızla fotoğrafa ilerleyip elini uzattı ama o çerçeveye ulaşamadan, kapı açıldı. Bakışları Snape'de, eli ise çerçeveye uzanmış bir halde kalakaldı.

"Black seninle konuşmaya gelmiş." Snape'in sesi son derece keskindi. Fotoğrafı görmüş olmasını fark etmesine rağmen başka hiçbir şey söylememişti. Sadece, suratından rahatsız olduğu yorumlanabiliyordu. Jamie hiçbir şey olmamış gibi Snape'in yanından süzüldü.

"JAMİE NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN SEN?"

"Hiçbir şey."

"Hiçbir şey?" Jamie o kadar sakin cevap vermişti ki onun bu kayıtsızlığı Sirius'u çileden çıkartan son nokta olmuştu. Adam elini saçının arasından geçirirken, hem volta atıyor hem de söyleniyordu.

"Harry ile kavga etmişsin ve Hermione'ye hakaret etmişsin." Adam dönüp kızgın ama şaşkın ifadelerle ona baktı. Jamie ise tek bir kelime bile söylemedi.

"Sen kafayı mı yedin? O senin kardeşin, arkadaşların. İlk gün..."

Jamie, Sirius'un lafını kesip deminden beri korumaya çalıştığı sakinliğini kaybetmiş bir şekilde haykırdı.

"ONLAR BENİM ARKADAŞLARIM DEĞİL! ARKADAŞLAR BÖYLE YAPMAZ!"

"Jamie sakin ol!"

"Sen bu işi karışma Snape!" İki adamda aynı anda konuşurken Sirius sadece birkaç saniye farkla Snape'in gerisinden geliyordu.

Bilinmeyen ÇocukWhere stories live. Discover now