PAC ⚔ 11.Bölüm

Start from the beginning
                                    

Müzik sona erdiğinde Jungkook elini onun belinden ayırdı ve geri selam verme gereği bile bulmadan yanından ayrıldı. Jungkook bu rahatsız durumun sona ermesinden gönül rahatlığı duydu.

Kendi sarayındaki davetlerde prensesler ona bunun gibi dans istekleri sunuyordu fakat Tae bir şeyler yapıp bu istekleri nazikçe reddediyordu ama şuan yanında o yoktu.

Jungkook sıvışıp Yoongi'nin yanında kimsenin onları göremeyeceği  bir yer aradı.

"Çok güzel dans ettin Jungkook."

Kral NamJoon, Jungkook'u odanın diğer tarafında,Yoongi'nin kolları  bağlı bir şekilde duvara dayandığı yere doğru götürdü. Jungkook tereddüt etti çünkü her serefinde NamJoon'un yanına geçtiğinde Yoongi sinir küpüne dönüyordu.

Komutan Min kesinlikle sinirli görünüyordu ama Jungkook onun kendisine zarar vermesinden korkmuyordu. İçinde onunla konuşma isteğini harekete geçiren bir şey vardı ve anlamlandıramadığı bir histi bu.

Kral resmi bir ifadeyle, "Yoongi." diye hitap etti Kraliyet Komutanına. "Çok yanlız görünüyorsun neden bir  kızla dans etmek..."

Müzik tekrar başladı ve sıradaki dans açılışı yapıldı. Yoongi hızlıca Jungkook'un kolundan tutup herkesin gözlerinin eşliğinde küçüğünü salonun ortasına götürdü.

Yoongi'nin gözleri Jungkook'un gözleriyle kenetlenmişti. Onlara dikkatle bakan insanları umursamıyorlardı bile. Herkes ne olup biteceğini merak ediyordu, bazıları onları umursamadan sevdikleri ile dans etmeye devam ediyordu.

"Prens Jeon.." dedi gülerek Yoongi hafifçe önünde eğildi bir elini karnına diğer elini Jungkook'a uzattı. "Bu dansı benim gibi gönlünü size kaptırmış sıradan bir komutana lütfeder misiniz?"

Jungkook'un yüzünde bir çok ifade belirdi. Utanç ve heyecanın çok tuhaf bir karışımıydı bu. Yoongi onun ruh halini çözümlemeye çalıştı ama karmaşık halini çözmedi.

Jungkook elini Yoongi'nin eline koymasıyla Yoongi gözlerini kısarak, kendi etrafında döndü. Yoongi'nin mutlu bir hali vardı ve Jungkook bunu kimsenin bozmasına izin vermeyecekti. Yoongi elleri ona belli belirsiz dokunduğunda sırıttı.

Jungkook etraftaki insanların düşüncelerini önemsemeden, kendi etrafında kısa süreli dönerek onun yüzünü inceledi. Bu adamın yanında olmak onu rahatlatıyordu ve tuhaf bir şekilde huzur veriyordu, tıpkı sert rüzgarlar esen bir kış sabahındaki sıcaklık gibi...

Sessiz bir şekilde dans ettiler. Dudakları konuşmamak için mühürlenmişti bunun yerine gözleri birbirlerinde üstünlük kurmaya karar vermişti.

Jungkook sonunda, "Sizinle vakit geçirmek çok güzel." diye ortaya bir sohbetin başlangıcını açmak için cümle kurdu. Yoongi onunla tek kelime etmediği için kafası karışmıştı. Jungkook'un sesinin nazikliği, samimi bir sözcük duymanın özlemini tek bir sözcükle geçiştirdi.

"Sizin yanınızda olmak ve sizinle konuşmak benim için anlatamayacağım bir duygu." dedi Yoongi onun bir şey, herhangi bir şey söylemesini bekledi.

Yoongi gözlerini kapatıp tekrar açmadan derin bir nefes aldı. Jungkook onun sıkıldığını düşündü.

"Burada çok sıkılıyorsun değil mi?" diye karşılık verdi acımış bir şekilde.  Jungkook cevap vermedi, Yoongi kendisiyle muhatap olmak istemediğini düşündü sonuçta Jungkook bir prensti ve kendinden üstündü.

"Fazlasıyla sıkılıyorum, sarayda olduğu gibi burada da dört duvar arasında zaman geçirmek can sıkıcı."

Dansın ikinci dakikasından sonra, Yoongi öne eğilerek. "Acaba bana kendi sarayınızda neden dört duvar arasında kaldığınızı söyleyebilir misiniz?"

Prince And CommanderWhere stories live. Discover now