14.bölüm

1.5K 134 10
                                    

" Umin-ah. "

Telefonu kulağıma dayadıktan sonra bir süre çantamın içinde arabamın anahtarını aradım, otoparka inmek için asansöre bindiğim sırada. Bugünde işten erken kaçıyordum.

" Meahri? "

Sesinde ki şaşkınlığı elle tutulur cinstendi. Onu daha önce telefonla hiç aramamıştım çünkü.

" Neden aradın? "

" Neden? Arayamaz mıyım? "

" Ne zaman geliyorsun? "

Sordu meraklı bir sesle.

" Birazdan evde olurum. İstediğin birşey var mı? "

Anahtarı bulamayacağımı anlayınca çantamın ağzını kapattım. Sanırım en son ceketimin içine koymuştum.

" İstediğim bir şey? Sanırım var. "

" Ne? "

" Sen. "

Küçük bir kahkaha attıktan sonra şaşkınlığımdan çıkmıştım. Böyle lafları nereden öğreniyordu acaba? Çok fazla kore draması izlemesini yasaklamalıyım artık.

" Tamam. Sana amerikano almayı düşünüyordum ama madem beni istiyorsun, "

" Amerikano? "

Heyecanlı çıkan sesi yeniden kahkaha atmama neden olacaktı neredeyse.

" Aslında amerikano da iyi olurdu. "

" Ah, demek öyle. Bundan sonra amerikano ile uyursun o zaman. "

Bu lafıma birlikte gülerken arkadan gelen bağırma sesleri yüzümün aniden çarpılmasına neden oldu.

" Xiumin, yine mi porno izliyorsun yoksa? "

" Ne? Porno? Hayır. "

Sesler yavaşça artıp aniden kesilince Xiumin'in televizyonu kapatmak için bir girişte bulunduğunu kolaylıkla anlamıştım.

" Melekler de yalan söylüyormuş demek. Bunu öğrendiğim iyi oldu. "

Dokuzuncu kattayken asansör durdu. Kapılar iki yana kayarken gelen kişi için biraz kenara çekildim.

" Özür dilerim. "

Masum çıkan sesi yumuşamama neden oldu, her zaman olduğu gibi. Ve ben bunu bilerek yaptığını çok iyi biliyordum.

" Tamam sorun değil. Ama bir daha, "

Sözümün kesilmesine neden olan şey biranda karşımda Park Chanyeol'un belirmesiydi.

" Meahri? "

Xiumin sesimin aniden kesilmesi ile adımı çağırdı tuhaf bir ses tonu ile.

" O adam yanında. "

Soru değildi. Zaten cevabı oldukça da açıktı aslında.

" Meahri? "

" Birazdan görüşürüz. "

Xiumin'in birşey demesine fırsat vermeden telefonu kapattım. Ve Chanyeol konuşmaya başlamadan önce asansör düğmesine yeniden bastım açılması için. Fakat biraz geç kaldığımdan dolayı kapılar kapanmış yeniden aşağıya inmeye başlamıştık. Bu yüzden hemen bir altaki kata basmak zorunda kaldım.

" Benden kaçma Meahri. "

Kaçma girişimimi etkisiz hale getirmek için bastığım düğmeye yeniden dokunup iptal etti.

" Sana birşey yapacak değilim. "

Minik adımlar atıp biraz daha bana yaklaştı. Fakat orada yokmuş gibi davranmaya devam ettim.

Bana yeterince şey yapmıştı zaten, daha başka ne yapıpta daha fazla canımı yapabilirdi ki.

Sonunda asansörden otoparka indiğinde sessiz bir nefes verip önce ben indim.

" Goo Meahri. "

* Hayır, lütfen git başımdan. *

Onu net bir şekilde duyuyordum. Fakat duymamazlıktan gelerek paltomun cebinden arabamın anahtarını çıkarıp aceleci bir şekilde 10 metre uzağımda olan arabama yürümeye devam ettim ya da koşmaya. Pek emin değildim.

" Beni duyduğunu biliyorum. "

* Sen artık duymak istemiyorum. *

Arkamdan gelen ayak sesleri hızlanınca bende kendimi hızlandırdım. Arabamın kapısını açıp içeri girmeye hazırlandığım sırada Chanyeol hiç beklemediğim bir şekilde elimi çekip kapıyı sert bir şekilde kapattı. Bu hareketi bütün sinirlerimi alt üst etmişti. Saniyenin onda biri kadar bir zaman da onun gözlerine bakmış olsam da hızla kendime çeki düzen verip bakışlarımı çektim.

" Bu yaptığınız oldukça kaba. " Elimi rahatsız edici tutuşundan kurtarmak için büyük çaba sarf etmiştim.

Hayır, onunla saygılı konuşmam kesinlikle tanımadığım biriyle konuşur bir şekildeydi.

" Ben kaba biriyim Goo Meahri. " Konuşma şekli aynıydı. Igneleyici ve aşağılayıcı. Bundan her zaman nefret ettiğimi biliyordu.

* Ve oldukça da aşağılık birisin. *

Ah, hayır. Bunu söyleyen ben olamazdım değil mi? Her zaman ki gibi içimden konuşuyor olsam da ona resmen hakaret etmiştim.

" Size benimle bir daha iletişime geçmemenizi söylemiştim. Sizi etrafım da görmekten gerçekten hoşlanmıyorum. "

* Canımı yakıyorsun, Park Chanyeol. *

" Bende beni bundan sonra hergün göreceğini söylemiştim. Bu kadar unutkan olmamalısın. " Başını iki yana sallayarak arabamla kendi arasına sıkıştırdı beni rahat tavırlarla.

" Ben hiç birşeyi unutmam, Park Chanyeol. Hiç birşeyi. "

Ona tam adıyla seslenmeme değil de tam gözlerinin içine büyük bir öfke ile bakmama oldukça şaşırmış bir şekilde iki adım geriledi. Adem elmasından sessizce yutkunduğunu kolaylıkla söyleyebilirdim. Birlikte olduğumuz koca bir sene boyunca gözlerine gerçek anlamda baktığım sayı bir elin parmaklarını asla geçemezdi.

Arkamı dönüp arabamın kapısını tekrardan açtım.

" Pazar günü saat 9'da ofiste ol. Son 3 ayın basımı hakkında- "

" Pazar günleri çalışmıyorum. " Koltuğa yerleştikten sonra anahtarı kontağa sokup arabayı çalıştırdım.

" Artık çalışıyorsun. " Chanyeol birşey dememe fırsat bırakmadan arabamın kapısını sertçe kapatarak otoparktan uzaklaştı.

* Park Chanyeol, lütfen benden uzak dur. *

Vote ve Yorumları unutmayın lütfen. ^^

First Snow Tale (✓)Where stories live. Discover now