1.1

125 12 0
                                    

       Arkadan bir silah patlama sesi duyuldu. Ani bir irkilme ile geriye döndü you jin. Karanlıkta yine bir silüet vardı ama uzun olduğunu anlaması zor olmamıştı. Bu sefer sol cebindeki ikinci silahı da çıkararak ikisine de doğrulttu kafası bir o yana bir bu yana dönüyordu. Hangisine odaklanması gerektiğini bilemedi. Korkuyor muydu? Hemde fazlasıyla bu zor durumunda isteyeceği kişinin wonho olması içler acısıydı.

      Uzun silüet biraz daha aydınlığa geldi "ama benim yemimi çalmaya çalışıyorsun kihyun..." yamuk bir şekilde e gülümsemişti. O gün ki uzun çocuktu adı hyungwon olan.. aralarında mini bir tartışma başlamıştı "benim bölgemde bana racon kesmeye çalışmak" dedi ve tiksinme bakışları atti.

     "Bölge mi? Senin bölgen olabilmesi için fazla zayıf değil misin? Glabnar'da bebek gibi ağladığın günleri unutmuşsun." Bunun üzerine kihyun sinirlenmişti. Çünkü genelde robotlarda savaşa gönderildiği için erkeklerin güçleri daha fazla yapılırdı kadınların ise sadece ülkeyi korumaya yetecek şekilde olurdu. Silahını omzundan indirdi ve hızla hyungwona ateş etti.

      Milimler ile you jini sıyırıp geçmişti. Korku ile kendini geriye attı you jin. Ama hyungwon o kadar hızlı hareket ediyordu ki kihyun denen çocuk onu vuramamıştı. Birkaç atışmanın sonucunda aniden hyungwon kızın önüne geçmişti sonra da kızın arkasında olduğunu farkederek arkaya döndü. Kihyun silahını tekrar doğrulttu ve ateş etmek için tetiği çekti o sırada you jin reflex ile sağ elinde tuttuğu silahı havaya kaldırdı ve ateş etti.  kihyunun silahından çıkan kurşunun onlara değmemesi için hyungwonu itti ikiside yeri boylamıştı.

   Hyungwon şaşkın gözlerle yanında yere düşen kıza baktı onu öldürmeye çalışıyordu ama az önce o kız hyungwonun hayatını kurtarmıştı  üstelik fazlasıyla güçlüydü. Hızla yerinden doğruldu. Kihyun acı ile yerde can çekişirken you jinin gözleri hyungwonunki ile buluştu.

    Içlerinde vicdan olmayan bu robotların hepsi onu öldürmeye çalışıyordu ama o az önce onu kurtarmıştı. Pişman olur muydu bilmiyordu bunu zaman gösterecekti. Kihyun bacağını tutarak oradan uzaklaştı karanlıkta sadece ikisi kalmıştı silahını herhangi bir seye karşı sıkı sıkıya tutuyordu you jin.

     Karanlıkta onlara doğru gelen birisini farketti ayak sesi ile yeri titreten birisinin sesi dağları bile yıkabilirdi. Gözlerinden kırmızı ışıklar çıkan wonho karanlıkta belirmişti. Hyungwon yavaşça o tarafa baktı ve geri adım atarak karanlığa yöneldi. Şapkasını kafasına geçirdi ve omuzlarının üzerinden bir kez daha arkaya baktı. En sonunda karanlıkta kaybolup gitmişti. "

    Ne oldu? Neden geçe kaldın? Hava kararmadan gel demedim mi?" Diye bir anda konuşmuştu wonho. You jin ise az önce yaşadıklarının etkisindeydi "iyiyim merak etme otobüs gelmedi ve gelende beni almadı" dedi. Wonho arkaya döndü ve durağın üzerinde ki çarpı işaretini gördü "otobüsler bu durakta durmaz zaten çarpı işareti var. Görmedin mi?" Dedi sert bir sesle.

   You jin yavaşça arkaya döndü ve oraya baktı "geldiğimde öyle bir şey olmadığına yemin ederim." Demekki bir cyborg'un işiydi. Duraktaki o işareti görünmez yapmış ve onu havanın kararmasına kalmasına yol açmıştı. Birkaç saniye daha öyle kaldılar. Sonra wonho eşyalara yaklaştı ve onları taşımaya başladı. "Ileride araba var hızlı ol"dedi. You jinde ona itaat ederek arkasından ilerledi. Arabaya bindiğinde kafasını cama yasladı ve etrafı izlemeye başladı  "savaş falan oldu mu? Saldıran falan.." dedi sakince you jin ise evet manasında sesler çıkarmıştı. "Ama yaşıyorum onu yendim merak etme" dedi you jin. Merak etme lafını ikinci kez kullanıyordu gerçekten merak ettiğini nerden biliyordu ki sadece sormuştu bu merak değildi.

      Eve gidecekleri yol uzun değildi ama wonho yavaş ve dolandırarak götürüyordu. Boş sokakta şehir ışıkları altında gezmek ona her zaman zevkli gelirdi. You jin hala kafasını cama yaslamış dışarıyı izlemeye devam ediyordu sonra ise bir şarkı mırıldandı hafifçe.
[Medyayı dinleyin 💞]

Wonho pencereyi hafifçe açmıştı içeriye hava girmesi için içeriye giren hava you jinin saç telleri arasından kayıp gidiyordu. Kafasını yavaşça çevirdi ve dışarıyı izleyen kıza baktı wonho. Yorulmuştu bitkindi bir o kadarda kırgın.. korkuları vardı,yalnızlığı.. Ama herşeyden önce bir özlemi.. bir yandan bakılırsa wonhoda annesini özlemişti galaksiler arasından yıldızlardan uzak bir yerde onu bekleyen annesini özlemişti.

   Eve ulaştıklarında ikisi de poşetteki malzemeleri dolaba dizmeye başlamıştı. Sonra you jin kendi eşyalarını koyacak minik bir yer buldu ve eşyalarını oraya koydu. Kanepeye yayılmış wonhoya dikti gözlerini "kahve ister misin?" Dedi bitkin bir sesle wonho ise sadece kafasını evet anlamında sallamıştı. Sıcak ve bol köpüklü bir kahvenin kokusu onu çoktan kendine getirmişti. Wonho git gide bu kıza alışmaya başlamıştı. Yıllarca evin içinde tek başına yaşamıştı. Çevresi geniş olabilirdi ama gerçek hayatı yalnızlık ile doluydu. Tıpkı soğuk bir kış gecesi gibi.. kalbi de buz gibiydi soğuktu kalbindeki bu buz erimeye başlıyordu yavaş yavaş...

     Yaptığı hazır kahveler ile odaya girdi you jin ve hafifçe tebessüm etti "çatıya çıksak manzarayı izleriz" dedi. Wonho once göz ucuyla oraya doğru baktı sonra ise bir şey demedi. You jin yaklaşarak kahveyi ona uzattı "gelmezsen gelme ben tek giderim" diyerek kapıya doğru yürüdü. Çatının en üst katına çıkarak en dibine oturdu ve ayaklarını aşağıya sarkıttı. Korku duygusu koreldigi için bunu rahatlıkla yapabiliyordu tek elini oturduğu zemine koydu diğer elindeki kahveyi de dudaklarına götürdü. Gece ışıkları ile donatılmış bir manzaraydı. Yıldızlar da ona eşlik ediyordu. Omuzlarında hissettiği şey ile irkildi ve hızla arkaya döndü. Wonho uzerine ince bir pike örtmüştü. Nostalji yaşıyor gibi gelmişti you jine ... Sonra ise wonho da yanına oturdu ikiside birbirlerinin gözlerinin içine bakarken gülümsedi you jin...

Her bölüm aksiyon ile bitemez ya canım djdjjdjd bu bölümde böyle bitsin yazarken geriliyorum umarım o duyguyu okurken sizde yaşarsınız yoksa zevki çıkmaz 💖💖💖

    

Last Universe // wonho //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin