drei

30.8K 1.2K 970
                                    




Huzursuz ve acıyla uyuduğum uykumdan uyanmıştım. Geçen gece yüzünden alt tarafımda garip bir ağrı vardı. Bu olayın sürekli tekrarlanması beni fena halde zorlayabilirdi. Bir de üstüne Jungkook yanında yatmamı istemediği için koltukta yatmıştım. Acım iki katına çıkıyordu.

Yattığım yerden sızlanarak kalktım. Hole doğru geçtim ve zifiri karanlıkta çantamı aramaya başladım. Bulduğumda yine aynı sessizlikle koltuğa geri döndüm. Telefonumu çantamın içinden çıkartarak bildirim var mı diye kontrol ettim. Hiç bir mesaj yada arama yoktu.Merak edileli uzun zaman olmuştu ve ilgiyi özlemiştim.

Bu kadar sessiz ve karanlık ortamlardan korkuyordum.Kaldığım yere alıştığım için otel odası beni çok germeye başlamıştı. Ayağa kalkarak Jungkook'un yanına gitmeye karar verdim. Biraz da olsa beni rahatlatabilirdi.

Çok sessiz uyuyordu. Yatağının başına giderek yere oturduğum da kokusu bu mesafeden çok net geliyordu.

Nasıl olur da farkedemedim bu etkileyici kokuyu? O kadar yakın olmama rağmen...

Kıpırdanarak diğer tarafa döndüğünde, bende yatağın diğer ucuna giderek yine aynı şekilde yere oturmuştum. Yüzüne bu sefer ışık vuruyordu. Belli yerlerinde bulunan benler onu kusursuz kılıyordu sanki. Dudakları, burnu ve nefes alış verişi... etkileyiciydi. Nasıl bu kadar elle çizilmiş gibi durabilirdi?

Elimi korkakça saçlarına doğru götürdüm. Onu uyandırmaktan korksam da dokunmalıydım. Elimi saçına değdirdim, yumuşacık saçlarını okşamaya başladım. Verdiği his cenneti aratmıyordu. Sanki bir saça değilde buluta dokunuyor gibiydim.

İnsan, bulutlara dokunamaz ya... Öyle işte.

Burnumu saçlarına götürdüm ve kokladım. Bu parfüm kokusu falan değildi, kendi öz kokusuydu. Erkeksi ve büyüleyici kokuyordu.

Seninle 5 ay geçireceğim Jungkook

ve

Sanırım ben sana kapılıyorum.

" Sanırım sana kapılıyorum , efendim." o kadar sessiz söylemiştim ki. Ben bile zor duymuştum.

"İyi uykular , efendim."

Ona kapılmaktan korkarken kayboluyorum.

Ellerimi hızla saçlarından çekerek ayağa kalktım. Sessizce fırlattığım kıyafetlerimi bir bir giymeye başladım. Bu yerden gidecektim. Yoksa kendimi kaybedebilirdim. Salak Svannah. Her şeyimi aldığımdan emin olduktan sonra kapıyı sessizce açarak dışarı çıktım. Otel hala pırıl pırıldı. Sanki gece değilde gündüz gibiydi. Asansörün önüne geldiğimde tuşa bastım ve kapının açılmasını bekledim. Yakın katta olduğu için hemen gelmişti.

Bana neden kötü davranıyordu? Bu şekilde davranmasını sağlayan şey neydi?

İşin garip tarafı beni üzse de kırsa da uyuyuşunu gördükten sonra onun öyle bir insan olduğuna inanmak istemiyordum. 6 saat önceki Jungkook o değil gibiydi. O uyuyan bir melekti. Ah, korkuyordum. Sanki hep hayatımda bulunuyormuş beni gizlice koruyormuş gibi. Daha tanışalı 6 saat geçmiş gibi değil de , sanki hep yanı başımdaymış gibi.Herşeyimle ona bağlı hissediyorum. Sanırım deliriyorum.

Ve yine aynı sessizlik içimi karartan. Yürüdüğüm ıssız sokaktaki tek ses, ayağımdaki topuklu ayakkabı sesiydi.

Hiç dünya da yalnız başınıza kalmışsınız gibi hissettiniz mi?

Benim hep içimde olan bir his. Sadece şuan değil, her zaman.

Duyduğum kadın çığlığı sesi ile olduğum yere çivilenip kalmıştım. Zihnimde ki bütün düşünceler bir anda buharlaşıp uçmuştu. Korkudan bacaklarım tutmuyordu. Bir iki adamın bana yaklaştığını hissettiğim anda kenarda bulunan karanlık sokağa girdim. Tam geçip gideceklerini düşünürken durmuşlardı.

I want, touch u | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin