Adam olmak cinsiyetle değil karakterle alakalı

Mulai dari awal
                                    

Çenemin vidaları gevşemişti. Senin için mutlu oldum nedir? Yetmez bu kadarı, bir de ağzımıza ettiği için plaket ver Derya'cım. 'Gerçekten çok güzel hayatımıza ettiniz, tebrik ederiz. Kimse daha önce hayatımızın içine böyle etmemişti. Çok teşekkürler' falan da derdim, oh mis.

O da sözlerime şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırmış yüzüme bakıyordu.

"Yola bak kaza yapacağız." Dediğimde şoktan çıkıp yola baktı. Ama ben hala kendime şaşkındım.

"Yani, sonuçta kolay şeyler yaşamadın. Benim sakarlığım da üstüne geldi. Ondan dedim." Dye mırıldandığımda yüzündeki ifadesizlik bulutlandı.

Deniz, bu konu için kesinlikle defalarca özür dilemiştir ama bir kere de benim dilememde sakınca görmedim. Empati yapınca ona hak veriyordum.

"Tekrar çok özür dilerim."

Başını salladı aşağı yukarı. Daha sonra eklemeden edemedim. "Tabi, bunun için yaptıklarınıza hak vermiyorum. O konuda intikamıma tam gaz devam."

İlk konuşan, özür dileyen vicdanımdı ama sonradan burnunu dikip rest çeken ise içimdeki deli Derya'ydı.

"Biliyor musun, çok değiştin. Bundan bir ay öncesine kadar o kadar sessizdin ki, hani ilk kez diklendiğin gün bile bir dinginlik vardı üzerinde. Videodan sonra bile bir sert çıkışın olmadı. Fakat bir gün okula geldin, böyle deli deli bakıyorsun. Resmen beni yere çömdürdün. O zaman ne kadar sinirlenmiştim? Ama şimdi o zamanki hareketinden çok daha ileri gittin. Ama artık sinirlenmiyorum sana. Garip." Dediğinde kaşlarım alayla havalandı.

"Geçen hafta üzerime uçtun yumruk atmaya. O zamanki sinirlenmemiş halin miydi? Taner araya girmese yüzümdeki renge renk katacaktın lan!" dediğimde güldü.

"Lanlı lunlu konuşmak da ağzında tuhaf duruyor. Ne yapıyorsun, maço olma dersi falan mı alıyorsun?" diyince yaptığım gafla kafama hayali bir yumruk attım.

Beyin kalmamıştı ki? Sırf erkek kılığındayım diye maço gibi davranıyordum ama Deniz'in kılığındaydım be! Daha da kırıtık konuşmam gerekiyordu.

"Ne var? Bence ağzıma çok yakışıyor. Tuhaf da durmuyor. Eğer bundan anlıyorsanız böyle devam edeceğim. Of hem bu yol niye bitmiyor bir türlü?" diye aniden yükseldiğimde şaşkınlıkla bana baktı.

"Sakin ol! Az kaldı. İstanbul trafiği işte." Diyince omuzlarımı düşürüp geri yaslandım.

"Tamam, nasıl istersen öyle konuş. Gerçekten son 1 aydır çok tuhafsın." Deyip yola dönünde bende camıma dönüp dudaklarımı ısırdım tedirginlikle. Hep o, heyecandan oluyordu böyle. Yanında olunca ne yapacağımı şaşırıyordum.

"Cinnet de böyle geliyor işte. Sen düşün nasıl çıldırtmışsınız beni!" diye mırıldandığımda ineceğim yere gelmiştik.

"Hem sabahtan beri lafa tutacağına önemli konuyu söyleseydin. Boşu boşuna konuştuk bik bik" dediğimde güldü.

"Kendini arabadan atmandan korktum. Malum bela mıknatısı oldun bir aydır." Diyince yaptığı imayı göz ardı edip merakla söyleyeceği şeyi bekledim.

"Sadede gelsek?"

"Müjdemi isterim. Ödev partneri olduk. Üstelik tam bir hafta boyunca bana katlanmak zorundasın.." diyip gülünce şaşkınca yüzüne baktım.

"Katlanmak?" diye saçma bir soru sorduğumda tehlikeli bir gülüşle cevapladı. "Gün intikam günüdür. Ya da düzelteyim. Hafta intikam haftasıdır."

"Saçmalama! Ne var, ayrı ayrı hazırlarız! Hatta ben hazırlarım sen yat uyu, ye iç gez!" dediğimde aslında ben derken kastettiğim Deniz'di. Bence o da buna hayır demezdi. Çünkü ödev ve sınavlara Deniz bizzat gelecekti. Öyle kararlaştırmıştık. Kararlaştırmıştık da intikam mintikam diyordu bu çocuk! Deniz nasıl gelsin! HasbinAllah!

GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang