[7]Biraz Mutluluk✓

61 13 3
                                    

"Sevgili günlük artık mutluyum..."

************************************

Chen ve soyeon arazinin tepesinde uzanıyorlardı. İkiside gözlerini kapatmışlardı. Chen gizlice bir gözünü açarak soyeona baktı gülümsedi ve tekrar gözünü kapattı.

"Sence mutluluk ne ile sınırlı?"

Soyeon'un bu sorusuyla ikiside gözlerini açmış birbirlerine bakıyorlardı.

"Bir sınırı yok. Yani var elbet ama o sınır senin elinde."

"O kadar çok şey yaşamışsın Chen ama tecrübesiz olduğun çok belli. Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz,neye üzüleceğimizi kendimiz seçmiyoruz . Üzülmeyi, mutlu olmayı bunların hepsi kaderin bir oyunu. Belki beş dakika sonra dünyanın en mutsuz insanı olabilirsin. Belki de şuan dünyanın en mutlu insanısındır. Yaşanılacak olan şeyleri seçmeyi çok isterdim"

Chen alayla gülümsedi.

"Seninle ilgili olan şeyler neden bu kadar karamsar. İzlediğin filmden tut giydiğin kıyafete kadar. Tamam son zamanlarda benim için o koyu siyah kırmızı tonlarını ne kıyafetinde ne makyajında bulundurmuyorsun biliyorum. Ama sende anlayamadığım çok şey var"

Soyeon da saniyeler önce chen'in alaylı gülümsemesinin aynısını yapmıştı.

"Birbirimiz hakkında bilmediğimiz çok şey var"

Soyeon yerinden kalkarak chen'e elini uzattı. Chen gülümseyerek soyeon'un elini tutu ve ayaklandı. Daha sonra soyeon'un iki elini de tutarak dudaklarına götürdü ve narince öptü. Chen yavaşça soyeon'un ellerini bırakırken yüzünü gökyüzüne çevirdi.

"Benim gökyüzüm sensin!"

Soyeon anlamayan gözlerle baktı.

Bu sefer Chen gökyüzüne tekrar bakarak yüksek sesle haykırdı.

"Benim gökyüzüm soyeon!"

Chen soyeon'un hiç gitmeyeceğine inanıyordu. Chen hep böyleydi. İnandıkları ile yaşardı. Soyeon ise zorla gülümsedi.

************************************

Chen soyeon ile lunaparka gitmişti. Soyeon o beyaz elbisesiyle etrafta koşuşturuyordu. Atlı karıncalara binmek istemekte ısrarlıyken Chen ona bir melek görmüş gibi bakıyordu. Kesinlikle bu hızlı ama tutkulu bir aşktı. Öğle saatlerine kadar ikisinin de gülümsemesi eksilmezken istedikleri herşeyi yapmışlardı. Daha sonra lunaparktan ayrılırken şehir merkezinde el ele tutuşarak geziniyorlardı. Birbirleri ile sohbet edip kahkaha atarlarken gür bir ses onları durdurdu.

Bu kişi soyeon'un eskiden takıldığı arkadaşlarından biriydi. Chen karşısında siyah bir deri ceket ve boyunlarında ki dövmeler ile dikkatini çeken , kendinden sadece bir kaç yaş büyük olduğunu düşündüğü gence baktı.

"Soyeon!"

Bu cümle ile dikkatlerini çekmişti. Yakışıklı ama tuhaf görünümlü genç...

Onlara giderek yaklaştığında genç , bir kahkaha patlattı.

"Mark söylediğinde inanmamıştım Daha iyisini bulamadın mı!"

Chen bu sözler üzerine dişlerini sıkarak gence bir adım atarak yaklaştı. O sırada soyeon chen'in elini sıkıca tuttu.

"Haydi gidelim"

Chen de soyeon ile ilerleyerek gencin omzuna omzunu çarparak geçti
Fakat gencin cümlesi ile Chen durdu.

Gökyüzü Ve SenTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang