[3]Soyeon✓

73 13 12
                                    

7 Ekim Cumartesi

"Sevgili Günlük... Hayatım boyunca hiç yapmadığım birşey yaptım. Şiddetten nefret ederdim ama bu kız yüzünden şiddete bile başvuruyorum. Ben bu kız yüzünden değişmek istemiyorum. Bu kızdan uzak durmak istiyorum"

Chen defterini kapatarak yatağına geçti.

************************************

Okula gitmeyen Chen canı sıkıldığında geldiği boş araziye gelmişti. Bu arazi yokuş aşağıydı. Hemen aşağısında bir nehir vardı. Ve gökyüzü buradan çok güzel gözüküyordu. Chen çantasını kenara koydu ve ellerini boynunun altına yasladı.Gözlerini ise gökyüzüne dikti.

"Gökyüzü! Gerçektende güzel."

Chen hafif başını kaldırdığında soyeon'u gördü. İlk defa beyaz bir elbise giymişti. Ve oldukça güzel görünüyordu. Chen onu süzdükten sonra utançla tekrar yerine doğruldu. O sırada soyeonda chen'in yanına uzandı.

"Burada olduğumu nereden bildin?"

Chen sorgulayan gözlerle bakarken soyeon iki elini havaya kaldırarak 'ben suçsuzum' der gibi baktı.

"Ben hep buraya gelirim Chen! Senin buraya gelebileceğin aklıma bile gelmezdi."

Bir süre ikiside sessiz kaldı. Fakat bunu bozan kişi Chen oldu.

"Gökyüzünü seviyor musun? Ben çok seviyorum. Annem benim gökyüzümdü. Yani nereye gidersem oda vardı. Bir gün o gitti gündüzler gecelerde farksız oldu. Annem bir gün gitti ve bir daha hiç gelmedi. O benim gökyüzümdü. Şimdi başımı kaldırdığımda ona bakmış gibi hissediyorum."

Soyeon Chen konuşmaya başlayınca onu izlemeye başlamıştı. Chen sustuğunda ise üzgün bakışlarla hâlâ ona bakıyordu.

"Ben anneme iyi biri olacağımı söylemiştim. Ama senin yüzünden artık şiddette bile başvuruyorum."

Soyeon yerinden doğrularak baktı.

"Ne! Benimle ne alakası var?"

Chen de yerinden doğruldu.

"Senin yüzünden günlüğümde yazdığım tek şey sensin!"

Soyeon anlamayan gözlerle baktı. Chen ise ayağa kalkarak çantasını sırtına geçirdi. Soyeon o sırada onun önüne geçerek tepede duran banka doğru koştu. Chen ise durarak onu izledi. Soyeon bankın üzerine çıkarak ellerini iki yana açtı ve etrafında döndü.

"Gökyüzünü hissediyorum!"

Soyeon gülümseyerek etrafında dönmeye devam etti. Chen endişeli gözlerle yanına gitti fakat bankın üzerine çıkmadı.

"Ne yapıyorsun soyeon? Şimdi düşeceksin!"

Soyeon kahkaha atarak dönmeye başladığında tam yere düşecekken Chen onu bacaklarından tutmuştu. Soyeon iki elini chen'in omzuna koyarak ona baktı.

"Eun jae'den hoşlanıyormusun Chen?"

Chen gözlerini soyeon'dan çekmeden dürüstçe konuştu.

"Bilmiyorum"

Soyeon yüzünü chen'e yaklaştırdı.

"Ritmi duymadan dans edemezsin Chen... Ne demek istediğimi anladın değil mi?"

Chen ise başka bir şey söyledi.

"Ne kadar gökyüzünü hissettiğini söylesen de sen gökyüzü olamazsın. O bembeyaz ve tüm güzellikleriyle dolu."

Chen konuşmasını bitirdiğinde soyeon'u bacaklarından tutarak onu yavaşça aşağı indirdi. Soyeon'un eli hala chen'in omzundayken konuştu.

"Bir şeyi mükemmelmiş gibi düşlemek gerçeklerden daha iyi değil mi?"

Soyeon bunu söylerken gülümsüyordu. Chen de konunun nereye gidiceğini çok iyi biliyordu. Soyeon cümlelerine devam etti.

"O insanın ne kadar harika biri olduğunu görmek istiyorsun.... Ama aslını gördüğünde hiç de bekledigin gibi olmadığını fark ediyorsun"

Başı dönen ve daha fazla ayakta kalamayan soyeon cümlesini bitirerek oradan uzaklaşmaya başladı. Chen ise koşarak soyeon'un elini kendi omzuna atarak onu taşımaya başladı.

"Biliyorum. Eun jae beklediğim biri gibi olmayacak. Ama seni de düşünmek istemiyorum"

Soyeon gülümseyerek tek kaşını kaldırdı.

"Beklediğimden daha açık sözlüsün"

Aynı anda gülümsediklerinde yüzleri birbirlerine çok yakındı. Dudaklarının birbirine değmesine çok az vardı fakat gerileyen soyeon oldu.

"Git ve ritmi dinle. Eğer dans edemezsen sorun değil. Çünkü seni bekleyen bir gökyüzü var"

Gökyüzü Ve SenWhere stories live. Discover now