Bölüm 2: Aile

215 13 10
                                    

Sabahın ilk ışıkları, karanlığı yenmeyi başardı. Bu büyük ve ihtişamlı şehir yine eski telaşına döndü. İnsanlar durmadan bir yerlere gidip gelmeye başladı. Sarayın içinde de aynı telaş vardı. Hizmetçiler durmadan duvarları temizliyor, aşçılar sabah kahvaltısını hazırlıyor, korumalar kılıçlarını sivriltiyor ve Sarayın hanımları, güzel elbiseleri deniyordu. Keanexl yatağından kalktı, saçlarını arkaya attı ve odadan çıktı. Bir hizmetçi onu bekliyordu, "Efendim," dedi. "Size musluğun yerini göstermemi istediler."

Keanexl gözlerini ovuşturdu, "Yerlerini biliyorum," dedi.

"Hayır, Efendim muslukların yerini değiştirdik, orası durmadan tıkanıyordu."

Hizmetçi önden yürümeye başladı, sarayın içinde uzun bir süre yürüdüler. Keanexl bu yürüme mesafesi boyunca duvarlara göz gezdirdi. Her duvarda farklı farklı oymalar vardı, saray yeniden yapılmış gibiydi. Yollar, kokular, oymalar ve renkler hepsi değişmişti. Musluğa geldikleri zaman, Keanexl yüzünü suyla yıkadı, sonra ise aynaya baktı, uzun zamandır bakmıyordu, büyük kahverengi gözlerinin içi kan dolmuştu, bunun nedeni iki gün boyunca durmadan at sürmeleriydi. Sakalları uzamıştı. Hizmetçi, "Efendim," dedi "Kral sakallarınızı kesmemi istedi."

Keanexl, "Uzun zamandır kesmiyordum," dedi, sesinde huzursuzluk vardı, bu sakallar onun maskesiydi. Ancak kralın emrine karşı gelemezdi. Hizmetçi sakalları kestiği zaman sonunda gerçek yaşı görünmüştü. Bu 26 yaşındaki genç adam, kendisinden oldukça yaşlı kişilerden bile daha fazla şey yaşamıştı.

Sekiz yıl önce, askerliğe başlamıştı. Bir çok başarı kazanmış, Genç Canavar lakabına sahip olmuştu. Sadece tek bir yıl içinde, ülke içerisindeki tüm azılı suçluları öldürmüştü.

İlk büyük başarısını, Toer Uzunkaya'yı yendiğini zaman kazanmıştı. Toer, iki metre boyunda, oldukça cüsseli bir adamdı. İnsan Diyarında, en şöhretli katillerden biriydi. Keanexl'ı düelloya davet etmişti. Halk, Keanexl gibi bir suikastçinin, teke tek ve hilesiz bir düelloda öleceğini düşünüyordu. Ancak Prens Narba, ona inanıyordu.

Bir hafta önce kendisi için Toer'den bile güçlü olan Rolkah'ı yenmişti. Adam, kraliyet ailesine karşı büyük bir kine sahipti. İki ay önce adamın Babası, Kral Naraf tarafından dar ağacına yollanmıştı. Bunun üzerine Rolkah yandaşlarını toplamış ve bir gece gizlice şehre sızmıştı. Kısa süre içinde saraya kadar ilerlemişlerdi. Ancak Keanexl, bunu ön görmüştü. Şehir muhafızlarını sarayın dört bir yanına gizlice yerleştirmiş, sarayın girişinde Rolkah'ı bekliyordu. Adam saray kapısına geldiği zaman karşısındaki genci gördü. Büyük bir kahkaha attı.

"Bizi sen mi durduracaksın?"

Keanexl, hançerlerini çekti. Sakince rakibini beklemeye başladı.

Rolkah, gence doğru yürümeye başladı. Yandaşları da onu takip ediyordu.

Gece, oldukça soğuktu. Yürüme seslerinden başka hiçbir ses yoktu. Keanexl adamları süzüyordu. Adamlar da dalga geçermişçesine yavaş yavaş geliyordu. Bu arada Prens Narba işareti bekliyordu. Keanexl hançerini, havaya kaldırınca, arkasındaki muhafızlar ile birlikte, Rolkah'ın etrafını sardı. Rolkah önünü yararak Keanexl'a ulaştı. Ancak ömrü pek uzun olmadı. Suikastçi tek bir hamle ile bıçağını adamın beynine ulaştırmayı başarmıştı. Bunun üzerine Narba ona çok fazla saygı duymaya başlamıştı.

•••••••

Keanexl, Toer ile büyük bir arazide düello etti. Toer, ağır silahlar kullanmayı severdi. Bu savaşa da bir balta getirmişti. Keanexl ise küçük bir bıçakla düelloya katılmıştı. Onları izleyen yüzlerce kişi vardı. Herkes bu savaşın galibinin kim olacağını merak ediyordu.

Yüce Ağaç: ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin