#Bikauzayemhepiy

16.5K 1.2K 118
                                    

Because I'm happy
Clap along if you feel like a room without a roof

dırırırım

Because I'm happy
Clap along if you feel like happiness is the truth

dımtıstıs

Because I'm happy
Clap along if you know what happiness is to you

parampampam

Because I'm happy
Clap along if you feel like that's what you wanna do

Neden mi şarkı söylüyorum? Bikauzayemhepiy.

Zaten sözlü şarkıları çok az bilirim. (Evet sözlü şarkı. İnsan hep klasik dinleyince) Pharrell kankam da yazmış. Bir de İngilizce sınavının üstüne iyi gitti bu.

Yalnız ben senin yanında yine o gerizekalıyı gördüm. Yine. YİNE.

Gelmiş yerime oturmuş, yayılmış bir güzel. 3. saate koymuşlar sınavı diye sevine sevine gidiyorum, bir bakıyorum yerimde erkek bozması, yağlı saçlı, daha edepli sakız çiğnemeyi beceremiyen biri oturuyor. Dikkat et, biri. Bir insan ya da bir erkek falan değil. Biri. Just biri. Only biri. Because I'm happy. Aha kafiye yaptım.

Şimdi diyeceksin, madem yanımda onu gördün azcık kıskandın, neden bu kadar happy bir ruh hali içindesin? Hadi sor. Please ask me. Sordun saydım. Çünkü pısırık Eren olaya müdahale edemese de onun gerizekalıları boş durmaz.

İngilizce sınavından önceki tenefüs sınıfa geldim de bu gerizekalıyı yerimde otururken gördüm ya. Again. Atarlı atarlı adım atarak sıraya silgilerimin ve kalemlerimin bir kısmını (yani elimde tuttuklarımı) sıranın üstüne bıraktım ve çıktım. Koridorda boş boş gezerken Hakan kankamı gördüm. Aynı kattaymış ya sınıflarımız. Hiç haberim yok. (Aslında var ama eğer haberim varmış gibi davransam her sınavdan önceki tenefüste dahi soru sorar ya da formül söyle falan der, bir de onunla uğraşamam, anladın mı? Giderayak parantez içleri bir sürü satır kaplıyor ama hayırlısı diyorum. Kapat kapat.) Kapattım .

Neyse işte dedim Hakan'la takılayım en azından şu gerizekalı sıramdan kalkıp sınıf ortamını terk edene kadar.  Dolaştık, konuştuk, Hakan neden sırama gitmediğimi ve bu fırsatı asla kaçırmayacağımı bildiğini söyledi. Ben de senin yanındaki adını bilmediğim gerizekalıyı söyledim. Hakan kolumdan çekiştire çekiştire beni sınıfa götürdü.

Sınıftan içeri girdi. Seni de biliyor ya, o yüzden sıramı sanki kendi sırasıymış gibi buldu. Ben ne yapacak diye 2 adım ötesinden bunu takip ediyorum. Neyse, bu kabadayı tavırları ile elini kolunu sallaya sallaya normalde benim oturmam gereken ama Tuğba Hanım'ın ne amaçla getirdiğini hala çözemediğim şahsiyetin oturduğu yere geldi. Birkaç saniye böyle tepelerinde dikildi.

O birkaç saniye oldu bana birkaç yıl. O kadar uzun geldi. Sen Hakan'a bakıyorsun, Hakan yerimde oturan gerizekalıya bakıyor, ben Hakan'ın olayını anlamadığımdan nereye baksam da durumu çaktırmasan diye düşünürken gözetmen hocanın kim olduğuna bakmak aklıma geldiğinde sınıf defterine doğru depara kalkıyorum.

Hakan birkaç saniye "Ne ayaksın?" bakışı attıktan sonra arkasını dönüp bana seslendi. "Eren kanka senin yerin burası değil miydi ya?" gülümsememeye çalıştım. 9. sınıfta Fizik ortalaması 100 olan bir adam tabi ki gülmemeyi de başarabilir. 

"Evet."

Evet. Evet defol git yerimden. Evet benim yerim Tuğba'nın yanı. Evet senin ne işin var orada? Bknz: Evet kelimesinin içinde gizlenen anlamlar.

Gerizekalının bir mal oluşu var ama bir kalkışı var... Susuyorum.

Yavaştan yerime doğru yol aldım. Hakan da "Neyse zil çaldı. Ben sınıfıma döneyim." ayağına boşalttığı sıraya da oturmadı. Yok bir de otursaydı! Neyse, 40 yılın başı bir halta yaradı gerizekalı. Adamın dibisin Hakan. (Adamlık dipsiz bir kuyudur, hadi bay)

Bizim de konuşacak pek vaktimiz olmadı. Genelde zil çalar çalmaz sınıfa damlar da hocalar. Ondan ötürü. 

3. saatte yapılan sınavdan sonra mutlu mesut bizim gerizekalılarla Hakan'ın yağlı saçlı gerizekalıyı nasıl rezil ettiğini konuşa konuşa, şakalaşmalar eşliğinde geziniyoruz. Bu arada gerizekalının adı Davut'muş. 

Davut gerizekalısı ile bu sefer de kantinde gördük seni. Hayır, tavırlarınızdan falan anladım sevgili değilsiniz. (Allah korusun Tuğbam, okulda benden başka birisini bulacaksan bana bin basacak adamlar var. Bu ne Allah aşkına? b u n e?) Arkadaşsınız da, nedir bu can ciğer kuzu sarması, ben nereye gitsem arkamda biter saçmalığı? Her yere neden bu çocukla gidiyorsun, neden bu çocukla konuşuyorsun, neden beni deli ediyorsun, benim babam neden Doktor Otker (yazılışını bilmiyor, bozmayın) reklamındaki gibi güzel pasta yapamıyor?

Aysu çocuğa bir çelme takmış ama... Hayatımda bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Kantinin duvarıyla bütünleşti çocuk. Tabi Aysu da azcık tombiştir, o bacağa takılmayacaksın da benimkine mi takılacaksın Davıd? Adeta engelli koşmadaki engeller gibi. Bu benzetmeyi Aysu duysa o engel olan bacağıyla sağlam bir tekme atar bana.

Şşş, keep the secret.

Çok güldüm bugün çok. İşte bu yüzden happy.

Bundan ötürü. Senden ötürü. Davıd'tan ötürü. 

Engelli koşma adına! Clap your hands!! Because I'm happy.

Şimdi bu aşırı happy halimle şiir okudum. minik note aldım. istersen seninle share edebilirim. Ama minik note hariç. Not including (ingilizce akar)

(Fark ettin mi bugün çok fazla parantez içi yazı yazdım. Acaba happy olduğumda yaptığım bir şey mi karar veremedim.)

Son isteğin nedir?

Sorusu,

Çok, çok kolaydır,

İlk isteğin nedir?

Sorusundan.

Çünkü,

O soruyu

Kimse kimseye sormadı,

Korkusundan.

Özdemir Asaf'tan saygılarla. Yorganını boğazına kadar çek de üşüme. 

Bir Genç Erkeğin Gizli Defteri: ErenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin