3 ✿ Tatil

607 44 17
                                    

Onun odasının en üst katta olduğunu biliyordum o yüzden direkt merdivenlerin oraya gittim ve en üst kata çıkmaya başladım. Şimdi onunla konuşacağım için stres de yapmıştım. Bana kızar mıydı? Onu bu saatte rahatsız ediyordum. Üstelik daha bugün Rusya'dan gelmişlerdi. Uyuyor olabilirdi.

Kendine gel Alya. Sana kızmaya hakkı yok. O sana kızarsa sen de ona kızarsın!

Merdivenleri çıkıp odanın önüne geldim ve derin bir nefes aldım. Hem yorulduğum için hem de kendimi cesaretlendirmek için almıştım bu nefesi. Elimi kaldırıp kapıya yavaşça vurdum.

"Yurio?"

Uyuyor olabileceğinden fazla yüksek sesle seslenmemiştim. Birkaç saniye sonra adım sesleri duyduğumda nefesimi tuttum ve verebileceği her türlü tepkiye kendimi hazırladım.

Kapıyı sert bir şekilde açıp her zamanki surat ifadesiyle karşıma çıktı. Gözleri benimkilerle buluşunca, ifadesi biraz yumuşadı ve "Ne oldu?" diye sordu. Bu yumuşama bana biraz cesaret verdi.

"Ihmm, Victor'un hangi odada kaldığını bana gösterebilir misin?" dedim kibar bir sesle. Şu an hiç eski, neşeli havamda değildim. "Neden? Onunla bir şey mi konuşacaksın?" diye sordu Yurio merakla. Kapıya biraz daha yaslandığı için üzerindeki siyah bornoz açılmıştı. Her ne kadar onun vücudunu incelemek istesem de kendimi tuttum. Şimdi olmaz! Şimdi olmaz! Daha bugün tanıştık, en azından aradan bir hafta geçsin! Şu an beni fark ederse, beni sapık zannederdi. Aradan zaman geçtikten sonra ona baktığımda, beni sapık zannetse de umurumda olmazdı.

Şu an farklı bir işim vardı.

Gözlerimi elimden geldiği kadar onun yüzünde tutmaya çalışarak "Yuuri hakkında konuşacaktım." dedim. "Kendini çok fazla zorluyor ve beni dinlemiyor. Ben de Victor'un bir çözüm bulabileceğini düşündüm."

Bakışları anında değişti. Bir an için de olsa, yeşil gözlerinin içinde kibir parçaları gördüm. Haklı değil desem, yalan söylemiş olurdum. Yurio, yaşıtlarına göre, hatta bazı kendinden büyüklere göre çok iyi bir buz patenciydi. Bunu buz pateninden anlamasam bile, geçen seneki finallerde görmüştüm ama Yuuri'yi sürekli ezikliyor olması iyi bir şey değildi. Bu konuda sürekli kendimi tutuyordum çünkü aralarındaki ilişkinin bu şekilde olduğuna ikna olmuştum. Sadece Yuuri'yle değil, Victor'la da bu şekildeydi.

"Bu yarışmada iki tane Yuuri'ye ihtiyaç yok. Bu seneki altın madalyayı da ben kazanacağım."

İçimde oluşan nefret hissini bastırsın diye yüzüme sıkılmış bir ifade takınıp ofladım. Yurio bu konuda çok ciddiydi. Ciddi anlamda Yuuri'yi kendine rakip olarak görüyordu. Rakip olarak görmesi bir şey değildi fakat en nefret ettiğim şey, bir 'şey' uğruna insanlar arasında rekabet, tartışma, kavga, gibi aralarındaki ilişkiyi bozacak türden olaylar yaşanmasıydı. Hani, ne gerek var laf dalaşına girmeye? Ne kazandıracak bu? Onlara tükettiğiniz nefesi, okuldaki çocuklara bir öğretmen olarak tüketseniz çok daha yararlı bir şey olacaktı. Tek yaptıkları, gereksiz yere arkadaşlıklarını bozmak veya diğerleri üzerinde kötü izlenim bırakmak oluyordu.

Bu yüzden futbol takımı tutmuyordum.

"Tamam. Şimdi bana Victor'un odasını gösterecek misin, göstermeyecek misin?"

Başka bir şey söyleseydim onunla dalga geçtiğimi düşünebilirdi. Sadece 'tamam', onun için yeterli bir cevap olurdu.

Bakışları yine normale dönerken yaslandığı kapıdan kalktı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.

"Gel."

Merdivenlerden inmeye başladığında kuyruk gibi peşine takıldım. Arkadan gelmemin avantajı olarak sırt tarafından görebildiğim kadarıyla onu inceleyebiliyordum.

Kitty & Sassy ✿ Yuri Plisetsky x OCHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin