"Ne gerek vardı mektuba?" dedi Charles bitik bir tonda.

"Ne mi gerek vardı?" diye cırladı Goldie. Cidden aptal bir kız gibi davranmak ruhuna ağır geliyordu ancak Charles'ın yüz ifadesi her şeye bedeldi.

"Yok- öyle demek istemedim." dedi Charles çekingen bir tavırla.

"Her neyse," dedi Goldie burnunu çekerek. "Asıl meseleyi söylemedim sana."

Eğer Charles her şeyi Sirius'u üzmek için yaptıysa Sirius'un ilişkilerinden memnun olduğu yalanı onu yıkacağına emindi.

"Neymiş asıl mesele?" dedi bıkkınlıkla Charles.

"Sirius!" dedi heyecanla gözlerini açarak Goldie. El kol hareketleriyle cümlelerini destekliyordu. "Bu sabah beni tebrik etti. Kütüphanede bizi görmüş ve çok yakıştığımızı söyledi. Biliyor musun? Marlene'den hoşlanıyormuş o da, yakın zamanda aralarını yapacağım."

Her ne kadar belli etmese de son cümle Goldie içinde hayal kırıklığı yaratıyordu. Yine de bir süreliğine Marlene'i göz ardı etmeliydi. En azından şu anlık önceliği Sirius'un kendisini affetmesiydi.

"NE?" dedi Charles gözlerini iri iri açarak. "BLACK MCKINNON'DAN MI HOŞLANIYOR?"

Kendini yatağa doğru bırakıp boş bakan gözlerini beyaz çarşafa döndürdü.

Yüzünde tek bir ifade vardı: Kalp kırıklığı.

"Evet, ben de çok mutlu oldum." dedi Goldie fakat Charles onu dinliyormuş gibi görünmüyordu.

"Neyse, ben kahvaltıya gitmedim açlıktan ölüyorum. Hem diğer kızlara da aşkımızı açıklamak için heyecanlıyım. Susan umarım yakında mektubunu gönderir." dedi Goldie sarılmak için Charles'a eğilerek. Charles tam ona kollarını açmıştı ki geri kaçtı.

"Ayh! Seni köpek ısırdı. Sanırım uzun bir süre sarılmamalıyız." dedi burun kıvırarak. Charles iki kaşı havada bakklamıştı ona. "Ayrıca kıyafetlerini bir an önce değiştir. İğrenç derecede ter kokuyorsun. Iyk! Terli biriyle ben bir metreden fazla yakınlaşamam."

Kibirle baktı Charles'a ve saçlarını savurdu. Hayatta insanlarla bu tarz konuşacağını tahmin etmezdi fakat intikam için değerdi

"İyi dinlenmeler sana. Bir an önce ayağa kalksan iyi edersin bu arada. Seni arkadaşlarımla tanıştıracağım. Görüşürüz."

Charles kendisini ardından veda edercesine bir şeyler fısıldamıştı ancak o kadar şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış görünüyordu ki sözcükler dudaklarından doğru düzgün çıkmıyordu.

Goldie, o yüz ifadesini gördükten sonra daha fazlasına ihtiyaç olmadığını hissetti. İşte gerçek intikam, Charles'ın yaptığı her şeyi boşmuş gibi göstermekti.

*

Yaklaşık bir hafta sonra Goldie'nin yaşamı baştan aşağı değişti.

Her sabahın köründe kahvaltıya gidiyor. Öğle yemeğine kadar ortak salona dahi inmeyip ders çalışıyordu. Öğle yemeğini ise son on dakikada yapıyor ve yine akşama kadar yatakhanede kedisiyle beraber sürünüyordu.

Fakat bir hafta sonunda artık canına tak etti. Gece yarısı olduğunda artık Sirius'tan kaçmaktan bıkmıştı.

O aslan ruhlu bir Gryffindor'du. Kaçmak ona göre değildi. Zıplayarak yataktan kalktı ve hızla pijamalarını çıkardı.

Sirius onu dinlemek zorundaydı. Gerekirse Goldie onun yüzünde lanetler patlatmaya hazırdı. Fakat dinlemeliydi. Dinlerse, anlayacağını umuyordu.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now