• 30 •

198 12 0
                                    

İyi okumalar...

🌼

Daisy, olduğu yerde ayakları bir çivi gibi yere çakılmıştı.

Aşık olduğu dalgalı bal rengi saçlar görüş açısına girmişti. Tahmini boşa çıkmamış ve Ashton bütün mükemmelliği ile uçurumun önünde duruyordu.

Kalbi yerinden çıkmak istercesine atarken bir o kadar heyecanlı bir o kadar da korkaktı. Yavaş adımlarla Ashton'a yaklaşmaya başladı. Devrilmiş bir sürü içki şişesi olduğunu daha yeni görmüştü. Elinde de bir tane vardı. Kafasına dikip onu da diğer bitenlerin arasına attığında; yeni bir tane açmak için, sol tarafında bulunan dolu şişelerden aldı.

Daisy tam arkasında durduğunda ona kendisini hissettirmek istercesine omzuna dokundu. Ashton'ın içi bir anlık ürpertiyle titredi. Bu dokunuşu biliyordu. Bu papatyasından başka kimse olamazdı. Kimse ona onun kadar narin dokunamazdı. Gözlerini sımsıkı yumdu ve birayı kafasına dikti.

O şuanda burada olmamalıydı.

Neden gelmişti ki? Onu merak etmiş olmalıydı. Ama buraya geleceğini nereden tahmin etmişti? Düşüncelerini Daisy bozdu.

"Ashton." Yutkundu. Sesizorundaydım"ar kırılgan ve narindi ki! Oldukça masumdu. Kalbi acıdı. Ona sahip olduğu için mutluydu.

Yavaşça gözlerini yanına oturmaya çalışan Daisy'ye çevirdi. Bu çok zordu. Yapacağı şey çok zordu.

Yapmak zorundaydı. Ne olursa olsun yapmak zorundaydı.

"Neredeydin seni ahmak? Ne kadar merak ettim haberin var mı? Neden telefonuna bakmıyorsun? Seni hiçbir yerde bulamadım ne kadar endişelendim biliyor musun? Uçurama gelebilecek olma ihtimalini aklımdan geçirmek bile istemiyordum. Ashton neden bu kadar içtin?"

Ashton'ın içi yanıyordu. Kalbi ayaklarının altında eziliyordu. Asla söylemek istemediği sözleri söyledi.

Ama bunu yapmak zorundaydı.

"Git Daisy."

Daisy'nin algılama yetisini kaybetmiş gibi davranmaya başlamıştı. Duyduklarını idrak etmekte zorlanıyordu. Ashton az önce ona ne demişti?

"Ashton sen ne saçmalıyorsun?" Ashton ağlamamak için dilini ısırdı. Sert yüz ifadesini zor da olsa takınıp papatyasının yüzüne baktı.

"Git dedim Daisy. Anlamıyor musun GİT!" Daisy ürperdi. Karşısındaki aşık olduğu adam olduğunu sanmıyordu. Bu da kimdi böyle? Ne ara bu kadar acımasız olmuştu?
Geçmişte acımasız da olsa kendine karşı neredeyse hiçbir zaman sesini yükseltmemişti. Ne olmuştu? Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Yanaklarından dökülen yaşlara inat konuştu.

"Benden nasıl gitmemi istersin?"

Ashton aşık olduğu kadını soktuğu duruma lanetler etti.

Ama bunu yapmak zorundaydı.

"Git. Git ve geri dönme. Seni bir daha görmek istemiyorum. Çevremde dahi dolaşmayacaksın. ANLADIN MI DAİSY BENNETT!?"

Ona bağırdığı için Ashton kendi ses tellerini yırtmak istedi. Kendinden nefret etti.

Ama bunu yapmak zorundaydı.

"Gerçekten yapacak mısın Ashton?" Gözyaşlarını sildi ve devam etti. "Kalbimi bu denli kırmaya cesaret edip aşkımı yok sayacak mısın?" Güldü, alaycı bir gülüştü. "Aşkını, yok sayacak mısın?"

Ashton ağlamamak için kendini zor tuttu. Nefes almasının tek sebebi papatyasıydı. Ve onun yapraklarını koparmıştı.

Ama bunu yapmak zorundaydı.

"Ben. Sana. Aşık. Değilim." Tıslarcasına söylemişti. Yalan söylemişti.

Ama bunu yapmak zorundaydı.

"Seni hiç sevmedim Daisy, anladın mı? Şimdi git ve bir daha yüzüme görünme. O aptal arkadaşını al ve git. Gelme. 3 yıl önce nereden geldiysen DEFOL GİT!"

Seni hep sevdim Daisy, anladın mı? Hiç gitme ve hep seni göreyim. Arkadaşını da götürme hep kal ve gitme. Gel. 3 yıl önce nereden geldiysen bir daha oraya gitme. Hiçbir zaman gitme.

Daisy tiksinircesine aşık olduğu adama baktı. İğreniyordu.

"Senden iğreniyorum Ashton Fletcher İrwin." Hızla ayağı kalktı ve arkasına bakmadan geldiği gibi gitmeye başladı.

Ashton yanağına doğru süzülen göz yaşlarına engel olamadı. Çakan şimşek ile başlayan yağmur bu berbat günü özetler nitelikteydi. Göz yaşları yağmura karışırken uçuruma baktı ve yapabileceği tek şeyi yaptı.

"LAN OROSPU DÜNYA!" Haykırdı. Sesini tüm okyanusa, dağlara duyurmak istercesine bağırdı.

"SEN HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN SOKUK OROSPU ÇOCUSUN!"

"SENDEN NEFRET EDİYORUM!"

Bira şişelerini uçurumdan attı. Kendini atamadığı uçurumdan boş şişeleri attı.

Son kez mırıldandı.

"Sana böyle bir şey yaşattığım için üzgünüm papatyam." Derin bir iç çekti. Göz yaşlarını yağmurla kapatırken bir fısıltı gibi çıkan sesiyle devam etti.

"Ama bunu yapmak zorundaydım."

🌼

Şimdi bir çoğunuz 'bu ne şimdi?' kafasında olabilir. Ama bilirsiniz ki her ilişki mükemmel değildir. Araları bozuldu evet ama illaki düzelecektir. Yani umarım.

Bu tür ayrılıklar her hikâye için güzel olur. Ayrılıklar sevgiyi bitirmez, aksine sevgiyi yüceltir. Değerini bildirir.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sizleri seviyorum.

God's Gift • İrwinWhere stories live. Discover now