• 17 •

275 18 5
                                    

Ya bu hikâyemi okuyun ama cidden çok tatlı hikaye yazıyorum...

İyi okumalar..

------

Yazardan

Ashton, Daisy'ye gitmek üzere evden çıktı. Arabasının anahtarlarını uzun parmaklarıyla cebinden çıkardı. Arabasına bindiğinde tek düşündüğü şey Daisy oldu. Kalbinin hızlı atışına engel olamamıştı. Bu dünyada her şeyden çok seviyordu onu. Yıllarca sevmişti. Dokunmadan, öpmeden. Korkarak bakarken şimdi ise sevgililerdi. Teklif etmemişti ama Daisy'nin böyle bir beklentisi olmadığını, birbirlerine sahip olduklarını ve saçma bir teklif etmesini gerekmediğini biliyordu. Gülümsedi. Ne zaman Daisy aklına gelse yaptığı bir şeydi. Birazdan olacakları düşündüğünde ise bedeninin alev almasına engel olamadı.

15 dakika sonra Daisy'nin önünde arabasıyla durduğunda titremesine engel olamadı. Gözlerini sımsıkı yumdu ve kendine bir söz verdi.

"Sadece papatyam ne isterse onu yapacağım, fazlası olmayacak Ashton Fletcher İrwin."

Derin nefes verip arabasından çıktı. Gergindi. Ama bir o kadar da rahat. Kapısının önünde durdu. Zile yavaşça dokundu. Kapının ardından gelen ayak sesleriyle kalbinin sıkışğını hissetti. Ayak sesleri bile bir insanın kalbini nasıl bu denli etkileyebilirdi?

Nihayet kapı açıldığında Ashton, Daisy'yi baştan aşağıya süzdü.

Siyah, kalçasını zar zor kapatan uzun kollu bir elbise giymişti. Tamam inkar edemezdi. Daisy bu kıyafetin içerisinde olduğundan daha fazla kadın gibi gösteriyordu ve oldukça seksiydi. Hala kapının önünde olduklarını fark ettiğinde Ashton, kimsenin onun böyle görmemesini istediğinden dolayı hızla içeri girip kapıyı kapattı.

Daisy'ye dönüp ona baktı. Makyaj yapmamıştı ama yapsaydı bile bu kadar güzel olmazdı. Pürüzsüz yanaklarına gitti elleri. Uzun ince parmaklarıyla yanağını okşadı, yaklaştı ve ağzından kelimelerin çıkmasına engel olamadı.

"Çok güzelsin Daisy" Daisy dişlerinin tamamını gösterecek bir şekilde sırıtıp Ashton'ın boynuna atladı. Kokusunu özlemişti. İçine çekti. Ferah kokuyordu. Çok ferah.

"Ashton aman tanrım çok güzel kokuyorsun!" Ashton bir kız çocuğu gibi kıkırdadığında Daisy de ona eşlik etti.

Geri çekilip Daisy'nin yüzüne baktı. Ne kadar yakın olduklarını fark etti. Nefesleri birbirlerine deyiyordu. Ve o an en çok istediği şeyi yaptı. Daisy'yi ikinci kez öptü.

Daisy de Ashton'ın öpüşlerine karşılık verdiğinde onun ne için burayı geldiğini hatırlayıp dudaklarını çekti. Ellerinden tutup birbirlerini ezberlemeleri için en rahat yere gittiler. Yatak odasına.

-------

"Daisy hiçbir şey için kendini zorunlu hissetme." Daisy, Ashton'ın bu dediğine sadece gülümseyerek ellerini yanaklarına götürüp okşamaya başladı. Ela gözlerine dikti gözlerini. Ne kadar güzellerdi.

"Senin benim istemediğim hiçbir şey yapmayacağını biliyorum Ash. Sana güveniyorum. Sadece birbirimizi tanıyacağız. Seni zorlayacak bir şey yapmayacağım, güven bana sevgilim."

Ashton yanağını Daisy'nin eline doğru eğdi. Huzurluydu. Hiç olmadığı kadar huzurluydu. Yavaşça yaklaştı ve Daisy'yi öpmeye başladı. Acele etmeden. Beceriksiz bir şekilde karşılık veren Daisy'nin dudaklarındayken gülümsedi. Çok saf ve masumdu. 'Onu bu yüzden sevdim' diye geçirdi içinden.

İkisinin de üstlerinde sadece iç çamaşırları kaldığında zamanın geldiğini anladılar. Ashton yavaşça çekildi ve alnını Daisy'nin alnına yerleştirdi. Tekrarlıyordu; 'Sadece birbirimizi ezberleyeceğiz, papatyamın istemediği hiçbir şey olmayacak.'

"Başlıyoruz ha?" Daisy sorusunu yönelttiğinde Ashton kıkırdadı. Bu evet demekti.

"Sen başla Ash."

Tereddüt etmeden kızın belinden tuttu ve kucağına oturttu. Şimdi daha iyiydi. Bir o kadar uzak, bir o kadar yakın.

Saçlarını okşadı. Yavaşça elleri boynuna doğru indirdi şah damarına iki parmağını yerleştirdi.

"Burası atmayı kestiğinde bile benim Papatyam olarak kalacaksın."

Daisy gülümsedi. Ne de güzel seviyordu. Altın sarısı saçlarına baktı. Yumuşacık saçlarına. Ashton Daisy'yi ezberlemeye devam ediyordu. Belinin kıvrımına indiğinde Daisy nefesini tuttu. Ashton kasıklarına doğru dokunmaya devam etti.

Daha fazla devam edemedi. Eğer devam ederse dayanamayacağını biliyordu.

Daisy bunu anlamıştı. Ashton'a dokunmayı istiyordu fakat onu zorlayamazdı. Bencil olamazdı. Yerdeki tişörtünü alıp üzerine geçirdi.

"Teşekkür ederim papatyam." Ashton'ın ela gözlerindeki muhtaçlığın farkındaydı. Uzanıp dudaklarına küçük ama bir o kadar da etkileyici öpücük kondurdu.

Ashton da sadece yerdeki pantolonunu giyip üstünü giymemeyi tercih etti. Daisy aynadan üzerindeki Ashton'ın tişörtüne baktı. Dizlerinin hemen bir-iki parmak üzerindeydi. Kıkırdadı. Çok komik olmuştu. Altına bir şey giymeyi boş verip Ashton'a baktı.

Pekala. Kesinlikle kasıkları ellenmeyecek gibi değildi.

Gözlerini kasıklarına dikmeye devam ettiğinde Ashton'ın kahkahasını duydu. Yüzüne baktığında muzip bakışlarıyla karşılaştı.

"Neden alt tarafıma baktığını sorabilir miyim?" Ashton kıkırdamaya devam ettiğinde Daisy kızarmaya başladığını hissedip başını eğdi. Gördüğü ayaklarla Ashton'ın yanına geldiğini anladı. Çenesindeki iki büyük parmakla kafası kaldırıldı.

"Benden utanma bebeğim kasıklarıma baktığının farkındayım." Ashton kıkırdayarak bunu söylediğinde Daisy dudağını büzüp konuşmaya başladı.

"Niye alt tarafım felan diyorsun o zaman! Burada utanan benim!" Cırlayarak bunu söylediğinde Ashton kahkahasına engel olamadı.

"Çünkü orası da alt tarafım Papatyam."

Ve Ashton gün boyu Daisy onu yanlış anladığı için dalga geçmiştir.

🌙

Ama çok tatlı! ÇOK ÇOK TATLI.

Aslında bölümü dün yazdım ama yayınlanmamış çok şaşırdım neyse bu notu yazayım dedim. Kendinize iyi bakın!

God's Gift • İrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin