5

82.2K 3K 204
                                    

"Ne düşünüyorsun" buğlemin sesiyle elimdeki telefonu indirip ona baktım. Yatağımın üstünde çigdembağdaş kurmuş oturuyordum. Geldiğimden beri aklıma takılan bişey vardı.

"Kime diyorum" buğlem bir kez daha konuşurken karşıma oturup gülümsedi.

"Hiçbirşey"

"Hadi ama der neye taktın yine bilirim senin bu hallerini" buğlemin dediği şey ile konuşmaya başladım.

"Hani beni savaş bıraktı ya eve"

"Ee"

"Ben ona sadece mahallenin adını söylemiştim ama o beni kapıma kadar bıraktı nereden biliyor "

"Allahım ya adamın üstüne kustugun gece bizi eve kadar bıraktırmisti adamları söylemiştir işte"

"Amaa"

"Koskoca şirketlerin sahibi olan adamın psikopat olduğunu mu düşünüyorsun derin saçmalık" buğlem gülerken tek kaşımı kaldırıp konuştum.

"Sapık olduğunu düşünüyordum"

"Tanrım deli misin der ya neyse ara anneni daha söylemedin de şu işi " buğlem kahkaha atarken ayağa kalkıp gitti. Belkide dediği gibi olmuştu. Adamları söylemişti. Kafamı daha fazla takmamaliydim yatakta duran telefonumu elime alıp annemi aradım. İlk çalışta açmıştı.

"Hayırsız" annem beni yine azarlama ya başlarken bikkınca nefesimi bıraktım.

"Hadi ama anne ne hayırsızı günahımı alıyorsun bak"

"Yine aynı sözler kardesinde sana çekmiş Allahım ne hayırsız evlatlarım varmış benim" annem benimle konuşmayı bırakıp kendi kendine konuşurken güldüm. Can dan bahsediyordu. Evet bir erkek kardeşim vardı geçen sene üniversiteyi kazanamamisti bu sene yeniden hazırlanıyordu. Özlemiştim.

"Kardeşime laf yok"

"Koru koru sen o eşşek sıpasını daha çok koru sen " annem biraz daha sinirlenirken dudağımı isirdim. Kadını daha da sinirlendiriyordum.

"Özür dilerim annecim hem ben sana ne diycem "

"Söyle bakalım ne diyeceksin"

"Annecim ben bir şirkette stajyer olarak alindim yani kariyerim için hocaların talimatıyla"

"Nee "

"Patronun var mi bari genç mi yaşlı mi evli mi bekar mi nişanlı mi"

"Annecim adamın kimliğine bakmadim"

"Dalga geçme söyle hadi "

"Ne bileyim ya anne adama alıcı gözüyle mi baktım ben "

"Aferin benim kızıma aferin derslerine çalış uzak dur öyle şeylerden" annem beni uyarmaya devam ederken gülümsedim.

"Neyse annecim görüşürüz hadi"

"Tamam kuzum dikkat et selam söyle buğleme de görüşürüz " annemin telefonunu  kapatırken sırt üstü yatağa yattım. Savaşa cidden alıcı gözüyle bakmamistim. Ama hakkını yememeliydim fazlasıyla yakışıklıydı. Ne diyordum ya ben niye düşünüyordum şu an o gicik patronumu. Dünya rekorunu kırardi o dengesizlik konusunda. Dediğim şeyle gülümsedim. Öyle bir rekor olur muydu ki! Yatağım titrerken yanıp sönen telefonuma baktım. Kim mesaj atardi bu saatte.

"Yarın sakın geç kalma stajer" mesajı tekrar tekrar okurken telefonumu yatağa attım. Nereden bulmuştu bu adam telefonumu. Nasıl bir gizemin içinde kalmıştım. Kafayı yemek üzereydim bu kadar şüpheci olmamaliydim. Telefonumu tekrar elime alırken kayıtlı olmayan numarayı dengesiz patroncuk diye kaydettim. Haketmisti. Patroncuk savaşa nasıl da yakışıyordu. Gülmeye başlarken yastigima sarilip gözlerimi kapattım. Acaba daha neler neler bekliyordu beni.
......................................
Sakın geç kalma derken sabahın 6 sında da gelmemi söylememişti insan gece söylerdi demi! Kendi gibi uyuz olan sekreteri sabahın 5nde beni aramış şirkete çağırmisti. Reva miydi bu bana. Odanın kapısına gelirken dudağımı dişledim. Umarım içeride olmazdı. Kapıyı tiklatip kafamı içeriye doğru uzattım. Geniş olan oda bomboştu. Gülerek içeriye girip yerime oturdum. Kendisi patrondu ya istediği zaman gelirdi tabi beyefendi. Gözlerim bulaniklasirken esnedim. Azıcık uyusam nolurdu ki sanki. Yavaş yavaş uykunun derinliklerine çekilirken kafamı masaya koyup gülümsedim.
............................

"Stajer" Allahım bu adam ne istiyordu benden daha biraz önce onu atmıştım pencereden!

"Ya ne yapışık çıktın atmadım mi ben seni pencereden!"

"Nee ne penceresi"

"Hadi git ya git rüyamdan hergun görmek yetmiyor gibi birde ruyamdasin"

"Uyan artık" savaşın sesi hala gelmeye devam ederken tekrar konuştum. Niye çıkmıyordu hala ruyamdan.

"Ya ciksana ruyamdan hadi hadi çık çık"

"Stajer çabuk hemen kendine gel derhal" yüksek bir şekilde gelen sesle aniden irkilirken gözlerimi açtım.

"Saa savaş bey siz" savaş karşımda kasilan çenesiyle bana bakıyordu. Allah kahretsinki uyumuştum işte. Saçmalamistim da kesin!

"Şey ben uyudum "

"Onu gördüm zaten"

"Kusura bakmayın bir daha olmayacak"

"Umarım bir daha olmaz pek olmayacağına inanmıyorum ama" savaş arkasını dönerken sinirle konuştum.

"Keşke dün mesaj atarken sabahın köründe gelmem gerektiğini de söyleseydiniz"

"Son anda karar verdim çünkü"

"Pardon da herkesin kendine göre bir işi var demi yani her istediğiniz yapılacak diye bir şey yok kuklaniz falan da değilim ben " dediğim şeyle cesaretlenirken savaş hızla yanıma gelip karşıma dikildi. Tüm cesaretim yerde ezilmisti sanki.

"Niye bu kadar sivri dillisin stajyer" savaş ses tonunu normal bir şekilde tutarken tek kaşımı kaldirdım.

"Niye bu kadar acımasızsınız savaş bey" dediğim şey ile gülmeye başlarken kaşlarimi daha çok çattım.

"Soruya soruyla karşılık vermek bunu sevdim"

"Numarami nerden buldunuz "

"Fazla merak iyi değildir derler"

"Benim için iyidir senin için değilse bilemem"

"Size noldu?"

"Ahhh cidden siz beni sinir ediyorsunuz cidden" sinirden tüm vücudum yanarken yerime oturdum. Savaş gülerken yerine geçip bana baktı. Bakışlarımı başka bir yöne çevirirken gülüyordu. Ne istiyordu bu adam benden fazlasıyla gıcık bir patronum vardı. Niye ısrarla yüzüme bakıyordu ki.

"Niye bana bakıyorsunuz"

"Kim" savaş yaptığı şeyi inkar eden çocuklar gibi konuşurken kalbim hızlanmıştı. Niye bu kadar tatlı gözükmüştü gözüme.

"Ne dersem diyeyim inkar edeceksiniz değil mi?"pes eden taraf ben olmuştum.

"Beni yavaş yavaş tanımaya başladın" dediği şey ile gülerken bakişlarimi ona çevirdim. Nasıl bir iletişim kuruyorduk bilmiyordum ama bu kadar mesafeden bile kalbim hizlaniyordu.

"Ne mutlu bana" gözlerimi devirirken bu sefer uyuz olan taraf ben olmuştum. Savaş çapkın bir şekilde gülerken kafasını  salladi. Bende  güldüm.Niye konusuyorduk bilmiyordum ama kendimi değişik bir şekilde rahat hissediyordum. Sanki onu yıllar öncesinden tanıyor gibiydim. Değişik garip bir hissin içindeydim. Garipti çünkü bir kaç gün öncesine kadar onunla aynı ortamda olmak bile nefesimi daraltmaya yetiyordu hatta saatler oncesine kadar diyebilirdim. Ama Savaş Germanoglu gerçekten garip bir adamdı. Fazla gizemliydi. Onunla konuşurken sanki garip bir bulmaca çözüyor gibi hissediyordum. Adam her duyguyu saatler içinde yaşıyordu. Bakişlarimi savaşa çevirirken önünde ki dosyalarla ilgilendiğini gördüm fazla çekici gözüküyordu. Ne diyordum ben!

"Beni mi izliyorsun?" Savasin bakışları beni bulurken öksürüp bakişlarimi başka bir yöne doğru çevirdim.

"Hayır ne izlemesi ya hem ben sizi niye izleyeyim niye yani saçma  "

"Tabii"

"Vallaha da sizi izlemiyorum şey odayı inceliyordum arkanızda ki tablo çok güzel değil mi savaş bey"

"Arkamda olan bir tablo yok stajyer" savaş gülerek bana bakarken kendime küfrettim. Aptal gibi sacmalamistim. Hicbirseyi de yemiyordu sanki yese ölürdü.

"Şey göz yanılması biliyorsunuz bir sürü insanda olan bir şey bu" gülümserken saçımı kaşıdım. Nasıl kivirdiysam artik  savaş gülümseyip kafasını dosyaya indirmişti. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. En azından bunu yemişti. Gözlerimi açtığımda karşılaştığım şey iki çift koyu kahve bakan gözler  olmuştu.

STAJYER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin