4

80.1K 3.3K 112
                                    

"Savaş bey buyrun istediğiniz dosyalar" kız kıkırdarken kafamı tuttuğum elimi indirip onu süzdüm. Minicik elbisesiyle birlikte  sıkı giydiği beyaz gömleğiyle adeta kendini savaşa gösteriyordu. Bakişlarimi savaşa cevirdigimde bana baktığını farketmiştim. Hızla tuttuğum nefesimi bırakırken bakişlarimi başka bir yöne çevirdim. Her yerde gözü vardı sanki adamın.

"Çıkabilirsin" soğuk tuttuğu ses tonuyla konuşurken kız dışarıya çıktı. Kaç saattir boş boş oturuyordum bu nasıl stajerlikti anlamiyordum. Hızla ayağa kalkarken kapıya doğru yürüdüm.

"Nereye?" Aniden gelen sesle arkamı dönerken patronuma baktım. Başını koltuğa yaslarken beni izliyordu.

"Su almaya su almaya gidicem," su falan yalandi sadece buradan kurtulmak istiyordum. İşaret parmağıyla bir yeri gösterirken ona baktım. İsrarla işaret ediyordu. Bakişlarimi yüzünden çekip işaret ettiği yere çevirdim. Masada duran su bardagim hala doluydu.

"Şey yani su olduğunu biliyorum da limon evet evet limon alicam ben şey limonsuz içmiyorum da" zorlukla gülümserken kendimi tebrik ettim bir sürü yalan uydurmuştum saniyeler içinde. Kafasını olumlu bir şekilde sallarken hızla dışarı çıktım. Gözlerimi kapatırken gülümsedim oh be nihayet nefes almıştım. Sürekli beni izliyordu sanki. Yada ben boş yapıyordum işte. Masada oturan sekreter kız bana bakarken zorlukla gülümsedim. Tekrar içeriye girmem gerekti. Kapiyi tiklatip tekrar içeriye girdim. Bakişlarimi hiç yüzüne cevirmezken hızla yerime oturdum.

"Bulamadın galiba?" Savaş yüzümü süzerken gülümsedim.

"Neyi?" Ben zorlukla siritirken savaş tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Limon almaya gitmemiş miydin" dediği şey ile yalanım aklıma gelmişti.

"Haa evet limon aldım içtim orda ben " yalanımi yutmamış gibi yüzümü süzerken odayı zil sesi doldurmuştu. Savaş ayağa kalkarken hızla dışarıya çıktı. Zaferle gülümsedim.  Masanın üzerinde titreyen telefonumu elime aldım Berkcan arıyordu .

"Kizz derin çabuk söyle o yakışıklı patronun yanında mi, ne giymiş insan bir fotoğrafını çekip atar bana sen nasıl arkadassin" Berkcan hızlı hızlı konuşurken bıkkınlikla nefesimi bıraktım.

"Sapık misin Berkcan sanane patronumdan"

"Banane mi bana bak yoksa kıskandın mi patronunu benden"

"Ohaaaaa " beklenmeyen bir şekilde bağırırken savaş burada olmadığı için şükrettim.

"Aman derin şaka yapıyorum şaka yalnız sende ki şanstan istiyorum yani herkese nasip olmaz böyle patron" Berkcan boş boş konuşurken sinirleniyordum.

"Çok istiyorsan sen gel stajyer ol Berkcan"

"Olur valla " Berkcan pis pis gülerken bende güldüm. Kapının açılmasıyla değerli patronum içeriye girmişti. İlk günden göze batmak istemiyordum.

"Neyse Berkcan kapatıyorum şimdi görüşürüz" Berkcan telefonu kapatırken savaşa baktım. Kasilan çenesiyle bana bakıyordu. Acaba telefonla konuştum diye mi sinirlenmiş ti.

"İş saatlerinde telefonla konuşmak yasak stajyer" sert ses tonuyla konuşurken uyumlu bir şekilde kafamı salladım.

"Telefonla konuşmak dedim normal bir şekilde konuşmak demedim" sanki karşısında aptal vardı.

"Peki savaş bey"

"Buraya gel" işaret ettiği koltuğa bakarken kaşlarimi çattım. Azıcık kibar olsa ölürdü sanki hödük! O benim patronumdu sakin ol kızım sinirlenme o senin patronun işini yap sinirlenme. İşaret ettiği koltuğa oturup yüzüne baktım.

STAJYER (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now