Yirmi Altıncı Bölüm

6.6K 528 112
                                    

Uyandım. Kendimi derin bir kuyuyu tırmanarak çıkmış kadar yorgun hissediyordum. Ama yapmam gereken bir iş var. Hava ne kadar sıcak olsa da park dolmadan mektuplarımı toprağın altından çıkarmam lazım.

Uyuşuk bir şekilde yataktan kalktım. İlk iş yüzümü yıkayıp ayılmaya çalışmak olacaktı. Galiba doktorun verdiği ağrı kesici yüzünden bu kadar uykucu olmuştum. Kafamı yumuşak bir yere koysam hemen uyurdum.

Banyonun kapısını yavaşça açtım. Sanki hayatım bir filmdi ve ağır çekim sahnelerindeydim şu an. Çeşmeyi açtım. Elimi suyun altına getirince gözüme bileğimdeki sargılar takıldı. Doğru ya ben intihar etmeye kalkışmıştım. Belki o gün intihar etmeye kalkışmasaydım Ateş ile tanışamayacaktım. Ne demişler her şerde bir hayır vardır.

Yüzümü yıkayıp çıktım banyodan. Acaba havlum neredeydi? Onu boş verip yüzümü tişörtümle kuruladım. Sonra dolabın karşısına geçip kıyafetlerimi inceledim. Aslında pek giyecek bir şeyim olmasa da Ateş ile karşılaşma ihtimalini düşünerek güzel olmalıydı. En azından eşofman ile gitmeyecektim. Terlik yerine de ayakkabı giymek mantıklı olacaktı.

Dolaptan açık mavi kot pantolonumu ve beyaz üstünde "eyvallah" yazan tişörtümü seçtim. Güzel bir seçimdi bence.

Hazırlanmam pek uzun sürmemişti. Ne kadar süslenmek istesemde uzun zamandır evden çıkmayan biri için bu zor bir eylemdi.

Merdivenleri ıslık öttüre öttüre indim. Uzun süre sonra kendimi mutlu hissediyordum. Aşk belkide güzel taraflarını bana göstermeye başlamıştı.

Aynı neşe ile park yolunu arşınladım. Belki gece parka gelmek daha iyi olabilirdi ama daha fazla beklemek istemiyorum. Hem bu sıcakta birilerinin parka geleceğini düşünmüyorum. Ben hariç.

Tahmin ettiğim gibi parkta kimse yoktu. Hemen ağacın dibine koştum. Bir an önce mektuplarıma kavuşmak istiyorum. Yine ellerimi devreye soktum. Yolda elimde bir kürek ile dolaşmak mantıklı gelmemişti. Hem pek derine gömmemiştim mektupları.

Bir süredir kazıyordum ama hâlâ mektuplara ulaşamamıştım. Ben bu kadar derin kazdığımı hatırlamıyorum. Biraz daha kazmaya devam ettim ama mektuplar hâlâ yoktu. İnanamıyorum mektuplarım yoktu. Kim almıştı? Hem kim ne yapsın benim mektuplarımı?

Bütün neşem buhar olup uçmuştu. Gözlerim hemen çeşmeleri açmıştı. Bütün duygularım, umutlarım, hayallerim yok olmuş gibi hissediyorum.

Özür dilerim ölü adamım. Mektuplarına sahip çıkamadım. Çok özür dilerim.

Ölü Adama MektuplarWhere stories live. Discover now