forty-four

429 27 12
                                    

bölüm kırk dört.

"Seni kıskandırdım mı?"

Alaska.

"Beni bu kadar hoş bir yere getirmene gerek yoktu, biliyorsun." İçeceğimden bir yudum alırken Blake'e doğru konuştum.

"Sadece standartlarını yerine getirmek istedim." dediğinde kaşlarımı çattım. "Eminim Justin'le olduğundan beri böyle ilgi çekici yerlere alışmışsındır." diye ekledi yüzümdeki karışıklığı görünce.

Sıkıntılı bir şekilde nefes verdim. "Aslında, öyle bir şey yok," dedim. "Ünlü biriyle arkadaş olduğum için kişiliğimi değiştirmem gerekmiyor. O normal, tıpkı bizim gibi."

"O ben oluyorum." Yan tarafımızdan birinin konuştuğunu duyduğumda başımı çevirdim ve kollarının arasındaki Selena'yla Justin'i gördüm.

Ne diyeceğimi bilemedim hatta bir şey demelimiydim onu bile bilmiyordum. Sanırım aramalarımı ve mesajlarımı umursamayarak benimle hiçbir şey yapmak istemediğini açıkça belirtmişti.

"Seni burada görmek büyük bir tesadüf, değil mi?" dedi bana doğru.

"Evet." dedikten sonra rahatsızca boğazımı temizledim.

"...beraber," Gözü yanıma kaldığında cümlesi yarım kaldı. "Bill?"

"Blake." Blake onu düzeltirken gözlerimi devirdim.

Justin'in ismini çok iyi hatırladığına emindim ama onu sadece rahatsız etmek istemişti.

"O zaman, iyi akşamlar." Hafifçe gülümsemeyerek önüme döndüm.

"Bu garipti," dedi Blake, onlar bizim arkamızdaki kendi masalarına gittikten sonra. "Siz arkadaş değil miydiniz?"

"Öyleyiz," Boğazımı temizledim. "Makarna nasıl?" diyerek konuyu değiştirmek için tabağını işaret ettim.

Bir saat sonra.

"Bu harikaydı," Yemeğimin geri kalanını da çiğnedikten sonra şarabımı yudumladım.

"Evet," dedi. "Buraya daha sık gelmeliyim."

"Telefonda buranın en sevdiğin restorant olduğunu söylememiş miydin?" diyerek kıkırdadım.

"Yalan söyledim," derken utandı. "Daha önce hiç böyle pahalı bir restorana gitmedim. Sadece, seni etkilemek istedim."

"Beni McDonalds'la da etkileyebilirdin. Çalıştığın yerde." Kahkaha atarak kollarımı masaya koydum.

"Bunu bir daha ki sefere deneyeceğim," diyerek gülüşüme katıldı.

"Hey, çabucak lavaboyu kullanıp geliyorum, tamam mı?" diyerek yerimden kalktım. Bardağını masaya koyarken başını salladı. 

Tuvaletlere doğru yürüdüm ve kadınlar için olan kapıyı açıp içeriye girdikten sonra çabucak işimi bitirdim. Aynaya baktım ve çantamdan rujumu çıkararak dudaklarıma biraz daha ruj ilave ettim.

Daha sonra görünüşüme daha iyi bakabilmek için bir adım geri gittim. Biraz dekolteli beyaz kırpma tişörtümle beyaz salaş pantolonumu eşleştirmiştim. Saçlarımı başımın üzerinde at kuyruğu yapmıştım ve saçımı her zaman açık bırakmama rağmen, çok beğenmiştim.

Kapıya yürümeden önce kendime son bir defa baktım ve kapıyı henüz ben açamadan önce arkadan birinin açmasıyla bir adım geriledim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kapıya yürümeden önce kendime son bir defa baktım ve kapıyı henüz ben açamadan önce arkadan birinin açmasıyla bir adım geriledim.

Justin içeriye girdiğinde buranın kadınlar için olduğunu hatırlayarak kaşlarımı çattım.

"Justin, burası-" Ben cümlemi bitiremeden Justin kolumu tutup beni duvarla arasında sıkıştırdı.

Gözlerimi genişlettim, o böyle değildi. Onu ilk defa böyle görüyordum.

"Ne yapıyor-" Ben sözümü bitiremeden dudaklarını benimkilerin üzerine koydu. Kalbim durdu ve aniden gerildim. Onun dokunuşuna alışarak rahatlamadan önce birkaç saniye bekledim. Bu sefer, Selena'yı umursamayarak onu geri öptüm.

Bir yandan kötü hissediyordum çünkü ben böyle değildim ve başkasına ait olan bir erkeği öpmezdim ama direnemiyordum.

Ellerimi boynuna koyarak onu daha fazla yaklaştırdığımda belimi kavradı. Öpücükleri sert ve kabaydı, daha sonra aşağılara inerken her yere öpücüklerini bıraktı.

Bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ama ben yapamadan Justin konuştu.

"Şimdi Blake'i görmeyi bırakabilirsin."

"Ne?" diye sorduğumda belimdeki tutuşu sıklaştı.

"Beni kıskandırdın, şimdi durabilirsin." diyerek nefes aldı.

"Seni kıskandırdım mı?" Dudaklarıma bir gülücük yayıldı.

Dudaklarıma son bir öpücük bırakmadan önce iç çekti ve benden geriye çekildi.

"Bekle," dedim gitmek istediğinde. Önüne doğru bir adım attım ve baş parmağımla yüzüne yayılan rujumu temizledim.

Gözlerini benimkilerle buluştururken dudakları bir sırıtmaya büründü ama bir şey demeden arkasını dönüp gitti.

Neden tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarıya üfledikten sonra önümdeki aynaya baktım. Rujumun dudağımın kenarına yayıldığını görünce bir ıslak mendil alarak onu temizledim.

Az önce bunu yaptığıma inanamıyordum. Çok iyiydi ve bunun için çok uzun süredir bekliyordum ama yine de doğru hissettirmiyordu.

Bir gün bana Selena'ya aşık olduğunu söylüyor diğer gün beni öpüp karşı koyamadığını söylüyordu. Onu anlamıyordum.

angelic ♡ jb [türkçe]Where stories live. Discover now