UK~1

191 17 6
                                    

Merhabalar! Bu benim yeni hikayem! Sizlerle yeni bir serüvene katılmaktan mutluyum!

Hikaye boyunca yazım hataları, mantık hataları olursa bana belirtmenizi isterim çünkü bu hikaye 2017 de yazıldı bu yüzden bazı şeyler gözümden kaçmış ola bilir. 

Hikayeye bir şans vermenizi ve başladığınız tarihi buraya bırakmanızı rica ediyorum. Emin olun okuduğunuza zerre pişman olmayacaksınız.

Konu tamamen bana ait. Ne bir filmden ne bir kitaptan alıntı değildir. Bu yüzden bu konuda yazılan yeni bir kitap olursa hiç gocunmadan şikayet edeceğim. 


Yazılmaya başladı 3.08.2017 saat 19:31

tekrar yazıldı- 31.07.18

*****

Herkes hayata hastanede başlar. Gözünü ilk açtığı anı kimse hatırlamasada çoğu insanın hayatının hastanede başladığını biliriz. Tabii bir dağ başında köylü bir ebe tarafından doğulmadıysanız. Her neyse nerede kalmıştık.. Hah. Her insan hayata hastanede göz açar diyorduk. Ilk kez bu böyledir. Birde şey var. Sıfırdan başlayanlar. Hayata minik bir bebek gibi tekrardan başlayanlar. Bak ben onlardanım ve ne büyük tesadüftür ki,hayata ikinci kez hastanede göz açmıştım.
Tabii siz beni merak ettiniz. Ama üzgünüm diğer kitaplardaki gibi hiç öyle Ben nokta, x yaşındayım,bir şeyler okuyorum ve hayatım çok sıradan diyemeyeceğim. Çünkü bir ismim yok. Bir ailem yok. Anlatacağım iyi yada kötü bir anım yok. Geçmişim yok,hatıram yok...Kısacası size anlata bileceğim bir ben yokum. Ama siz yinede ısrarcı olup bir şeyler sormak isterseniz. Tamam. Ben Adsız. 16 yaşındayım ve... demiştim anlata bileceğim bir şey yok diye.Hayatım tepe taklak olmuştu ve ben sadece iki yıldır yaşıyor gibiydim. Iki yıldır var oluyordum dünyada.

"Adsız.. neredesin bak kahvaltı hazır." Başak ablanın sesiyle 1 aydır tekrar tekrar yazıp sildiğim blog yazımı kaydetmeden bilgisayarı kapattım.

"Geldim." Diye seslenip saçlarımı tarayarak odadan çıkıp salona yöneldim. Salona girince her sabah olan eşsiz kahvaltı kokusu burnuma doldu. Doğrusu Başak abla bu kahvaltı işini iyi beceriyordu. Şu diğer yemeklerin aksine.. Şey benim böyle söylediğimi duymasın çok bozulur.

"Ah, tatlım son günlerde geç kalkıyorsun. Uykunda problem yok değil mi?" Diye sevecen tavırla sordu. Elindeki çaydanlığı izlerken başımı iki yana salladım. Aslında vardı. Gece uykum gelmediğinden dolayı bir haftadır baya geç yatıyordum. Ama Başak abla bunu öğrenirse endişelenirdi. Buna gerek yoktu. Çünkü this is sparta. Evet! Anlamsız! Neyse boşverin beni ben bile bazen anlamıyorum.

"Hayır Başak abla. Iyiyim. Eee, bugün evdemisin?" Evde olmasını istiyordum. Çünkü bayadır vakit geçirmiyorduk beraber. Ah,yine kıskanç kadınlara dönüşmüştüm. Kendine gel kızım.

"Aslında minik bir işim var. Birde.. tatlım ben senle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Ama sonuna kadar dinle.. tamam mı?" Bu ses tonunu anlamıştım. Gene aynî konu başlıyordu. Haydi cenaze namazına..

"Hayır Başak abla. Isim istemiyorum. Bana bir iyilik yap ve ailem bulunana kadar lütfen bana isim takma. Hem Adsız da güzel bence. Ha?" Kahvaltımı ederken bir yandan sesimi düzgün tutarak konuşmaya başladım. Başak ablanın bu konudan hoşlanmadığını sessizliğinden anlamıştım. Çünkü Başak abla hiçte öyle sessiz bir kadın değildi. Herkesin hayatında bir kaos yaratırdı. Kiminin rüyası olmuştu,kiminin kabusu.. Şu her limanda bir sevgili olayı varya.. Başak abla asla o sevgililerden biri olmazdı. Olacak bir kadın değildi. Olsa olsa o, limanın ta kendisi olurdu.

Uçurumdaki KelebekWhere stories live. Discover now