15'Bir adam bul kendine sana aynalar tutmasın

Start from the beginning
                                    

"Düşündüm ama çok kalmayacağım. Yolda ağırlık olsun istemiyorum." Koltuğa yaslanarak cevap verdi. Jimin soyduğu şeftaliyi ağzına itelediğinde kabul etti ve onu yedi. Çok tatlı gelmişti ama Jimin'in bayağı keyifle yedigin görünce gülümseyerek, "Güzelmiş," dedi.

"Okula haber verdin mi?"

"İki haftalık raporum hala onlarda, o yüzden gerek duymadım."

Jimin, "Of, Yoongi." dedi. "Ne sıkıcı sorular soruyorsun sürekli," Hoseok'a döndü ve sesini inceltti. "Çok hoşuma gitti oraya gitmen, istersen hayatının sonuna kadar kalabilirsin." Gözlerini kısana kadar güldü.

Hoseok sinir bozucu, sevimli(?) sesiyle Jimin'e yanıt verdi. "Yok ya, evimi özlerim. Yoongi'i filan özlerim."

"Ay ben bunu parçalarım!" Şeftali soyduğu bıçağı Hoseok'a doğrulttu ve Hoseok hızlı bir bay bay derken evden kaçtı.

Jimin'i sinir etmek istemezdi ama son zamanlardaki yakınlıklarından güç alarak onunla eğlenmek güzeldi. Jimin ona ekler yedirmişti, bu bir aşk itirafı kadar önemli olmalıydı Jimin için.

Dışarıya çıktığında, düşündüğü gibi hava çok sıcaktı. Taehyung merdivenin basamağına oturmuş eliyle kendini yelpazeliyordu. "İşe yarıyor mu bare?" Hoseok onu ayağıyla dürtükledi ve elini tutup kaldırırken sordu.

"Aslında iyi hava, kimse sıcak havalarda uyumaz."

"Yok ya, benim hep sıcak havalarda uykum gelir."

"Hoseok!"

Hoseok elini iki yana kaldırıp teslim oldu. "Şaka yaptım Taehyung," diye savundu kendini hemen.

Yalan sayılmazdı aslında. Taehyung uyumasını söyleseydi hemen göğsüne kafasını koyar ve belki mırıltılar çıkarıp uyurdu. Hem bu oldukça romantik geliyordu kulağa.
İlk gün çok sıcak olduğundan Taehyung onları bir parka götürmeyi düşünmüştü ama parktaki meltemin Hoseok'u mayıştıracağını söyleyip bundan vazgeçti ve sahile götürdü.

Güneş tepede alev alevken Hoseok bankta oturmuş Taehyung gibi eliyle kendini yelpazeliyordu.

"İşe yarıyor mu bare?" Diye sordu Taehyung.

"Kapa çeneni."

Gündüzleri bir sıkıntı yoktu çünkü etraf çok gürültülü oluyordu ve genelde kalabalık mekanları seçtiklerinden Hoseok etrafa bakıp Taehyung'a insanları işaret ediyordu.

Taehyung ise insanların onu görmediğini ve görünmez bir şeye birilerini işaret etmeyi hem kabaca hem de salakça bulduğunu söylemişti. Hoseok onu umursamadı, ne yapsaydı çenesiyle mi işaret etseydi herkesi ya da gizli gizli gözleriyle mi?

Geceleri ise olay çok karmaşık oluyordu. Pekala, Taehyung yanındaydı. Bu konuda bir sıkıntı yoktu ancak geceleri kalabalık olan tek yer barlar oluyordu ve Taehyung bunu kesin bir dille reddetmişti.

Hoseok'un içki içip sızması gibi bir problem doğabilirdi. Bu yüzden geceleri en kalabalık ikinci mekan, gece klüplerinin olduğu sokaklardı. Boş boş yürümek damsız alınmıyormuş gibi hissetmesine neden oluyordu. Gerçi yanında buna uygun birisi vardı ama, ne yazık ki onu kendi dışında kimse göremiyordu.

"Biraz daha yürürsek gerçekten bayılacağım." Hoseok kendini banklardan birine attı ve yorgun vücuduyla oturduğu yere yayıldı. Taehyung'da en ufak bir yorgunlukla belirtisi yoktu. "Gerçekten yorulmuyor musun yoksa yanımda erkek adam havalarına mı bürünüyorsun?"

"Senin cinsiyetin ne?" Taehyung dalga geçercesine mırıldandı ve Hoseok'un yanına oturdu.

Ancak Hoseok onu duymamıştı. Gözlerini kapatıp gerçekten uyumak istiyordu ve kendini zorladığından vücut dengesi bayağı şaşmıştı. "Sinemaya filan gitsek olmaz mı?"

52 hertz | vhopeWhere stories live. Discover now