Bölüm 24: Karanlığımın sesli dostu

17 7 69
                                    

"Kısa bir bakış, uzun arsız bakıştan daha hoş gelir,

Belki kısa bir ömür, uzun boş hayattan daha güzeldir..."

İyi okumalar...

------

Şarkı dolanıyor dilime notaları eksik ve ya yanlış, kulaklarımı rahatsız etmeden mırıldanıyorum.

Gitme vaktini feryatlara imza niyetine atan,
Hayali bitmiş ömrüne toprak dokundu.

"Artık umudunu da kaybettiğine göre beni karanlığıma terkedip gidebilirsin. Onun gibi, herkes gibi."

Nakaratlar dilimde düğüm düğüm oluyor, yarım yamalak bir kaç nota da unutuluyor. Fikirlerim ihtişamla, sıraya girmeden doluşuyor zihnime. Yeni bir besteye mi ihtiyaç var, yoksa eski notalarda kendimi bulmaya mı?

Zor geliyor, Sabah, söylenecek onca söz varken seni terkedip gitmek zor geliyor. Umutların da gitti, onlar gibi gitmek bana uymuyor. Yenilmek istemesem de hep dizlerimin üstüne düşmem seni o karanlıktan kurtaramayacağıma işaretti. Ama kabullenemedim, o yüzden beraber düşüyoruz.

"Neden açık söylemiyorsun, kim o? Seni karanlığa bırakıp giden kişi kim? Bu kadar kapalı konuştuğun için seni çekip çıkaramıyorum belki de."

"Senin için bir farkı var mı? Neden boş verip yoluna devam etmiyorsun?"

Kırık dökük olup ayaklar altında kalacağım gün yetişti, kendimi kurtarmaya yetişemedim.

"Benim için hep bir fark oldu, sadece anlatamadım."

"Bak bana."

"Pardon, bakamıyorsun değil mi? Çünkü sen yazdığım sözleri görüyorsun, acımı değil. Anlamazsın demiyorum, anlarsın da ben anlatamıyorum içimde küf tutmuş yetim sözleri."

"Geç kaldın demek için erken değil mi diye soruyorsun, biliyorum. Söylesene, Yolcu, kim zamanında olması gereken yerdeydi ki? Ya erken geldik, ya geç kaldık. Zamansız Yolcu'yuz senin gibi."

Keşke dedim ilk defa, keşke bilseydim bu sözlerin arkasında yatan gerçekleri. O zamansız geçen trenin zamanında inen yolcusu olurdum belki.

"Ben gitmiyorum ama sen bir azdan gidecekmişsin gibi konuşuyorsun."

"Gidiyorum, Yolcu, seni yormaya bile hakkım yok. Kırdıysam, üzdüysem affet. Senin kalbin o kadar güzel ki, onu benim siyah sözlerimle karartma. Dinleme artık, sustur gece çığlık atan bilinmezlikleri."

"Korkuyorum karanlıkta kaybolmandan, ışığa gözlerini tekrar kapatmandan."

"Bir gün yazacağım sana, o öyle bir gün olacak ki ya hayalimin gerçekliğinde mutluluktan sözlerim okunmayacak, ya da hüznün pençesinden kurtulamamış heba sözler anımsanacak."

Gitme demek o kadar ağır geliyor ki, neden gittiğini bilememek daha da erteliyor bölük satırlarımı.

"Her şey için teşekkür ederim, bu ismin hafızama kazındı, Yolcu- karanlığımın sesli dostu, kendine iyi bak."

Yazamadım, öylece bakakaldım. Yürümem gereken yolun tüm ışıkları kapatılmıştı. Dur diyordu, gitme artık, gerek yok.

Deniz kıyısında ilk defa yalın ayakla dolaşmak gibiydi karanlıkla tanışmak. Kabaran dalgalardan kaçtım önce, soğuktu, korktum belki de üşüteceğinden. Cesaret meltemi ile gözlerimi kapatıp ilerledim siyah dalgalara doğru. Yenilen ben oldum, soğuktu çünkü. Içimi üşütmedi, ruhumu dondurdu.

Değişen RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin