7. Bölüm •

En başından başla
                                    

Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp diğer tarafa döndüm. Şu an onunla tartışacak durumda değildim. Zaten kardeşimin hayatını kurtaracak iliği bulduğu için ona borçluydum. Sessiz kalıp kafa dinlemek şu an için en iyisiydi.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovalarken sıkılmaya başlamıştım. Bir türlü uykuya dalamıyordum. Gözlerime uyku girmek bilmiyordu. Berzah arkamda oturduğu süre boyunca sanki bana bakıyordu ve gözleri sırtımda bir diken misali rahatsız ediyordu.

Berzahın telefon sesi odayı doldurduğunda tüm dikkatim çalan telefona yönelmişti. Hızla telefonu açmış daha fazla çalmasına müsaade etmemişti.

"Efendim?... Hayır... Verdiğim listeye uyun...İdare edin, bir kaç saat içinde orda olacağım."

Sessizlik oluşunca görüşmesinin bittiğini anlamıştım. Arkama dönüp dönmemek konusunda kararsızdım ama burada böyle atmakta artık sıkıyordu. Daha fazla yatmayıp yerimde oturu pozisyona geçtim.

"Eğer işleriniz varsa gidebilirsiniz. Burda kalmak zorunda değilsiniz."

"Öncelikle artık şu siz-biz olayını kaldır. Burada zorunda olduğum için kalmıyorum. Toparlanınca birlikte hastahaneden çıkacağız."

Sert ses tonunu her ne kadar sakin tutmaya çalışsada, sinirlendiği anlaşılıyordu.

"Daha fazla kalmak istemiyorum burada. Yeterince dinlendim."

"Bi-"

"Dinlendim!"

Sürekli baskın karakteri oynamaya çalışması beni çileden çıkarıyordu. Ne sanıyordu, kardeşime yardım ettiği için onun kölesi olacağımı falan mı?

"İzin verirsen üzerimi değiştireceğim."

Kafasını onaylar anlamda sallayıp odadan çıkarken, bende dolaptaki kıyafetlerimi alıp giyinmeye başladım. Miniğimi çok özlemiştim, bir an önce onu görmek istiyordum. Durumu deliler gibi merak ediyordum. Berzah'ı tanımıyordum ve dediklerine tam anlamıyla güvenemiyordum ama güvenmek istiyordum. Deniz'ime kötü bir şey olma ihtimali bile beni mahvederken, olduğunu görmek beni yerle bir ederdi. Kafamdaki kötü düşüncelerimi bir kenara bırakıp odadan çıktım. Berzah telefonla konuşuyor, koridorda bir gidip bir geliyordu. Her ne konuşuyorsa önemli bir mesele gibi görünüyordu.

Beni farketmesi için hafif bir şekilde öksürmüştüm ve bu konuda başarılı olmuştum. Direkt arkasını dönüp beni farketmişti. Eliyle bir dakika işareti yaparak telefonun diğer ucundaki kişiye bir şeyler daha söyleyip görüşmesini bitirmişti.

"Gidelim mi?"

"Gidelim."

Çıkış işlemlerini yapmaya bile gerek duymamıştı. Akın ile görüşmek istemiştim ama ameliyatta olduğunu söylemişlerdi. Daha sonra onu görmeyi aklımın bir köşesine yazmıştım.

Hastane kapısından çıkarken Berzah beklemediğim bir şekilde yanımda yürümüştü. Hafif baş dönmelerim olmasına rağmen kendimi ayakta tutmayı başarmıştım. Berzah siyah bir arabanın kapısını açıp binmemi beklerken, bir an için yanlış mı yapıyorum diye düşündüm. Aklımda oluşturduğum Berzah bu değildi. Yani benim kafamda canlandırdığım bu değildi. Daha fazla beklemeden ön koltuğa geçtim. Arkamdan kapı kapandıktan hemen sonra sürücü koltuğuna Berzah geçmişti.

Bitmek bilmeyen yol içimdeki sabırsızlığı iyice zorluyordu. Deniz'i göremediğim için sinirlerim iyice gerilmişti hastahanede, üstüne yol eklenince dahada katlanılmaz bir duruma bürünüyordum. Arada kafamı Berzah'a çeviriyordum ama kafasında çözmeye çalıştığı bir şeyler var gibi sadece beynindeki konuşmaya odaklanmıştı. Kısacası sohbetine doyum olmuyordu. Gerçi onunla ne konuşabilirdim onu da bilmiyordum.

Mor SalkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin