3. Bölüm •

3.1K 224 15
                                    

hatırlatma...

Gözlerimden dökülen yaşlar içimde tutamaya çalıştığım çığlıkların haykırışıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimden dökülen yaşlar içimde tutamaya çalıştığım çığlıkların haykırışıydı.

Deniz'in kafasına öpüp kafamı kaldırdığımda, odanın koridora bakan camında takım elbiseli bir adamın bizi izlediğini farkettim. Gözleri Deniz den sonra beni bulduğunda gözlerimiz çakışmıştı. İçimdeki tedirginlik ile Deniz'e daha fazla yaklaşıp daha sıkı sarıldım. Bunu o da farketmişti. Hemen ardından camın önünden gitmişti.

devam...

Deniz'i yatağına uzatıp üzerini örttüm. Arkamı dönüp odadan çıkıcakken küçük bir el benim elimi yakalamıştı.

"Nereye gidiyorsun abla?"

"Gelicem birtanem. Üzerimi değiştirip hemen geliyorum."

Kafasını yavaşça sallayıp elimi bıraktı. Odadan çıkarken arkamdan kapıyı sessiz bir şekilde kapattım. Kaldığım odaya gidip, üzerimdeki kıyafetlerden bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Kaldığım odaya giderken Akın'ın bizi camdan izleyen adam ile konuştuğunu gördüm. Akın, arkası bana dönük olduğu için beni farketmemişti. Neler konuştuklarını merak ediyor muydum? Emin değildim. Belkide sadece sıradan bir hasta yakınıdır, öylesine bize bakmıştır diye düşündüm. Ve bu çok mantıklı bir düşünceydi. Dinleyen moduma girmeden hızla oradan uzaklaştım.

Sonunda odaya vardığımda dolaptan kıyafetlerimi hızla almıştım. Odanın banyosunda giyinip yeniden odadan çıkmıştım. Deniz'i uzun süre yalnız bırakmak istemiyordum. Zaten yeteri kadar ayrı kalmıştım. Ama ilk önce Akın'ın yanına gitmem gerekiyordu.

Akın'ın odasına gelince kapısını tıklatıp kafamı içeri uzattım.

"Merha... Özür dilerim ben sonra gelirim." Odasında sabah gördüğüm o adam vardı. Hemen çıkmak zorunda kalmıştım. Çok hararetli bir konuşma içersindelerdi. Uzun sürecek gibi duruyordu. Kapıda beklemek yerine Deniz'in odasına yürüdüm.

Odaya girdiğimde Deniz sanki benim gelmemi bekliyormuş gibi yüzü aydınlanmış, büyük bir tebessüm yüzünde belirmişti.

"Ablacııımm?"

"Efendim miniğim."

"Şey... Immm.."

Çekinerek konuşması daha çok merak etmeme sebep olmuştu. Rahat bir şekilde konuşması içi yanına gidip elini tuttum.

"Söyle miniğim. Neden çekiniyorsun?"

"Ablacım, benim canım kek çekti. Televizyonda çocuğun annesi ona mis gibi kokan sıcacık kek yaptı. Sende bana yapar mısın?"

Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Bu söylediğiyle ne kadar yalnız olduğumuzu, kimsesiz kaldığımızı yeniden anladım. Kalbimdeki acı o kadar yakıcıydı ki, tarif edemiyordum. Benimde tıpkı Deniz gibi aileme ihtiyacım vardı, onları çok özlüyordum ama şu an birbirimizden başka kimsemiz yoktu.

Mor SalkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin