{42}~YÜREK YARASI

Start from the beginning
                                    

"İnanç dağları yerinden oynatır derler efendim. Eğer Bayan Rose'un geleceğine inanıyorsanız, inancınızdan vazgeçmeyin."

Lara konuşmaya devam ettiğinde Erik'in kahvesi çoktan bitmişti. Lara'ya gülümsedi. Onu işe aldığı ve kovmadığı için doğru bir karar verdiğini düşündü.

Tam cevap vereceği zaman duyulan zil sesiyle ikisi de susmuştu. Lara kapıyı açmaya gitti. Lara kapıyı açtığında gelen kişiyle gülümsemişti. Çaktırmadan uzatılan paket ve üzerindeki not kâğıdıyla Lara bir an kaşlarını çatsa da sorgulamayıp paketi arkasına sakladı. Erik Elindeki boş fincanı önündeki masaya bıraktığında görüş alanına giren kızıl saçlarla duraksadı.

Gülüşü solmuştu.

Yürek yarası bir kere daha kanadı.

🍃

Boston
South end, Worcester

Bürosuna dört mil uzaklıkta bulunan evine ulaştıklarında adam endişeliydi. Kendini çaresiz hissediyordu.

"Beklenmedik gelişmeler oldu efendim."

"Neyden bahsediyorsun?"

"Önce krizleri tuttu. Daha sonra da kusmaya başladı. Şu anda odasında."

Evdeki hizmetli kadının söylediği sözler neredeyse beş dakikadır aklından çıkmıyordu.

Arabadan inip telaşlı adımlarla evine doğru yürüdü. Daha kapıya ulaşamadan kapı hızla açılmış, o da aynı hızla içeri girmişti. Yılları birlikte tükettiği bacakları holü geçip merdivenlere doğru yürüdü. Merdiveni tırmanıp koridordaki ilk kapıyı açtığında yatakta oturan bedene yöneldi.

Ama ağladığını görmesiyle duraksamıştı. Kendine gelip yatağa, sevdiği kadının yanına oturdu. Ellerini kaldırdığında hafifçe titremişti. Kadının sıcak göz yaşlarına dokunmak ona acı veriyordu.

Kadının gözyaşlarını sildi.

"Hayatım, neden ağlıyorsun?"

Mavi gözler hızla gözlerine tutundu. Kadın ağlamayı bırakmış, karşısında ki adama bakıyordu kaşları çatık. Eğdiği başını kaldırıp biraz da geri çekilerek adamın yanaklarındaki ellerinden kurtuldu. Adamın elleri boşluğa düştü. Yatakta biraz geriye kayınca adamdan uzaklaşmıştı.

"Hayatım." Diye tekrar etti adam. Dizleri üzerindeki elleri tedirginlik ve üzüntüden titriyordu. "Beni hatırlamadın mı?"

Kadının keskin mavi gözleri adamı delip geçmişti adeta. Korkuyla biraz daha geriye çekildi. "Hayatım," dedi adam. Yine ve yeniden. Artık tüm her şeyden yorulmuş gibiydi. "Neyin var söyle bana."

"Sen...sen de kimsin? Rhesee nerede?"

Adam gözlerini kapattı. Böyle anlara dayanamıyor, kalbi soluksuzca atıyordu. İri elinin etle sarılı kemikli parmakları kendi alnına doğru yaklaştı. Alnını ovdu ve sonra elini saçlarından geçirdi. Adamın beyazlamış saçları geriye doğru yatmıştı.

"Rhesee yok." Dedi adam. Ne kadar yok demeye devam etsede bir gün bu işkencenin biteceğini biliyordu.

O günden korkuyordu.

"Ben varım. Bak buradayım sevgilim. Haydi hatırla beni."

Adam elini şifonyere uzatıp rastgele yerleştirilmiş çerçevelerden birini aldı. Kadının dizlerinin üzerine bıraktı. Sonra çekmeceden yuvarlak bir el aynası buldu. Kadın aynada kendini gördü. Mavi gözleri parıltısını söndürmüş, canlılığını yitirmiş ve saçlarının bir çoğu beyazlamıştı. Kadın güzel, biraz da korkmuştu.

İTAATKAR #Wattys2018Where stories live. Discover now